BÖLÜM -14-

720 57 14
                                    

Hepinize selam arveleslerim :) Giderek sona yaklaşıyoruz :( Bu aralar sosyal medyaya biraz uzağım, farkındayım. Fakat içsel olarak kendimi yeterli hissetmiyorum. Buna bir neden arasam da bulamıyorum. Sizden gizlemeyi de istemiyorum ama durum bu. Sizi seven Mahinev.



Ertesi sabah uyandığımda Ressam, hissetmenin etrafımdaki diğer her şeyden daha ağır olduğunu yüzüme yeterince vurmamış gibi yine tüm hücrelerime nüfuz etmenin ve beni davetkarca açtığı o kapıdan içeri girmeyi değerlendirmenin bir yolunu bulmuştu.

Sevgisizliğe alışmanın en kötü yanı günün birinde sevgi gördüğünüzde ne yapacağınızı bilememeniz ve aptalca bir şey yapıp kendinizi küçük düşürmenizdir. Mideniz bulanır, saç dipleriniz terler, gözlerinizin kökü sızlar, bedeninizi kasarsınız, eliniz ayağınız birbirine dolanır... Sevgiden rahatsızlık duyarsınız, karşı tarafın sizi yağmaladığını düşünürsünüz.

Uyanmıştım ama belki de bu gerçek bir uyanıştı. Benden bir suç ortağı olmamı istemeyen türde bir ilgiydi bu, benden fedakârlık istemiyordu benden yalnızca iyi olmamı ve güvende olmamı istiyordu ama yıllardır bunun için savaş veren birisiydim, dizginleri kolayca bırakmak verdiğim savaşta geri çekildiğim anlamına gelirdi.

Belki de o geri çekilmemi değil, dizginleri onunla paylaşmamı umuyordu. Ona güvenmemi, sonsuza dek her koşulda güvenmemi.

Dağıttığım her şey düzenlenmişti. Yerdeki şarap şişesi kalkmış, tuvalin jelatini toplanmış, sandalyeler düzeltilmiş, fırçalar yıkanıp yerlerine yerleştirilmiş, boyalar eski yerlerine konmuş, tezgahın üzerinde bıraktığım konserve kutusu kaldırılmış ve dün akşam almadığıma emin olduğum bir koku odaya sıkılmıştı.

Başımı geriye atıp omuzlarımı ileri geri oynatarak kaslarımı gevşettiğimde hem şaşkındım hem de değildim. Alışmadığım bir şeydi bu, kendimi çırılçıplak hissetmiştim bu özen karşısında. Bir yandan da aptallığım yüzünden kendime kızıyordum çünkü kendimi oraya bakmamaya zorlasam da görebiliyordum Klara Miliç masanın üzerinde, kahvaltılıkların yanında duruyordu. Dumanı tüten çay, burnuma gelen menemen kokusu karnıma kramplar girmesine neden oluyor ama açlığın değil yalnızca birkaç dakika öncesine kadar burada olduğunu bilmemden ötürü olduğunu ayırt edebiliyordum.

Onu göremediğim için üzülüyordum.

Ayağa kalkıp ahşap masanın başında durdum. Bana burada hazırladığı kahvaltının aynısını hazırlamıştı; zeytinlerle bir ağız, top peynirlerle göz, turşu dilimleriyle kaş yapmıştı. Hindi füme dilimlerini ise saç olarak kullanmıştı. Tek fark bu geçen sefer zeytinlerle yaptığı ağız bir parantezin kollarının yukarı doğru işaret ettiği bir gülen yüzken bugün yaptığı ağız üzgündü.

Alt dudağımı dişlerimin arasına kıstırıp çiğnedim ve mesajımı alıp almadığını kontrol etmek için kitabın ön kapağını kaldırdım. Mesajımı almıştı altında, "Elini tutmadığım her an kaybolmandan korkuyorum." yazıyordu. "Ve sana teşekkür etmek istiyorum, hiç bu kadar çok su tabancam olmamıştı. Hepsini çocukluğumdan özür dilemek amacıyla çocuklara hediye etmeye karar verdim, zaman alacak ama çocuklar sayende sevinecek. Bir tanesini de sana hediye etmek istedim, yastığının altına koydum. Uykunda savunmasızsın, canavarın seni yemesine izin verme Öksüz."

Kanımdaki Yabancı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin