Anlaşılan soruyu biraz yüksek sesli sormuş olacak ki bardaki birkaç kişi onlara dönerken Harrison bir anda kahkaha atmaya başladı. Karina başta neden güldüğünü anlamasa da sonrasında insanların dikkatini dağıtmak için yaptığını anlayarak çattığı kaşlarını düzeltti. "Ben şaka yapmıyorum Harrison." diye mırıldanırken kollarını göğsünde bağladı.
Karina bir cevap beklercesine Kevin'a döndüğünde onun da en az kendisi kadar sinirli olduğunu gördü. En azından birileri onunla aynı fikirdeydi. Harrison sessizleştiği sırada Kevin dişlerinin arasından "Böyle bir şey konuşmamıştık." dedi. "Cedric daha sonrasında bizi arayıp küçük bir değişiklik yaptığını söyledi."
"Yani? Neden Bayan Karina'yı böyle bir şeyin içine bulaştırıyorsunuz?"
Isa ve Harrison birbirlerine kaçamak bakışlar attılar ve ikisi de bakışlarını Kevin'dan kaçırdı. Kevin onlara fazlasıyla sinirlenmişti anlaşılan.
Üçü bu konuyu tartıştıkları sırada Karina da hırsız olma konusunu düşünüyordu.
Eğer kabul ederse ne olacaktı? Bu işinden olması anlamına gelirdi ve bunu göze alıp alamayacağından emin değildi. Bu çok büyük bir fedakarlık anlamına geliyordu. Ve Karina asla böyle bir fedakarlık yapabileceğini düşünmüyordu. "Bunu neden daha önce söylemediniz bana?"
Isa omuz silkti."Çünkü karşı çıkacağından emindik."
"Buna karşı çıkmayacak insan mı var?"
Kevin'ın sinirlenmesi Isa ve Harrison'ın sessizleşmesini sağlamıştı.
İkisi de suçlu olduğunun farkında olarak Karina'ya bakarken Karina sessizliğini korudu.
Morte için bir şeyler yapmak isteyen ve karşısına bir fırsatın çıkmasını bekleyen kişi o değil miydi? Fakat şu an işler değişmişti. Bu kabul edemeyeceği kadar riskli bir işti ve sonunda elbette ki yakalanacağı kesindi. Ya o zaman ne olacaktı? Gidebileceği hiçbir yer, hiçbir kimsesi yoktu. Bu koca dünyada sadece kendisine sahipti.
Isa ve Harrison'a dönerek "Ben üzgünüm." dedi. "Size yardımcı olmak isterdim ancak eğer yakalanırsak işime son verilir ve gidebileceğim başka hiçbir yer yok."
Harrison Karina'nın sözlerini duyunca somurtarak arkasına yaslandı.
Isa da Harrison kadar hayal kırıklığına uğramış olmasına rağmen Karina'nın vicdan azabı duymasını önlemek için gülümsemeye çalıştı. Ne kadar başarılı olduğu ise tartışılırdı doğrusu.
Karina başka ne diyeceğini bilemediği için ayağa kalktı ve "Ben gideyim. Sizi de rahatsız etmeyeyim daha fazla." dedi.
Arkasını dönüp ilerlemek üzereyken onunla beraber ayağa kalkmış olan Kevin'a dönüp "Teşekkürler ama ben gidebilirim Kevin." dedi.
Üçünü orada bırakıp kapıya ilerlerken üç çift gözün de ona baktığını hissedebiliyordu. Yine de geri dönmek yerine ardına bakmadan yürümeye devam etti.
◇ ◆ ◇ ◆ ◇ ◆ ◇
Sabah işe gitmek için evden erken bir saatte çıkmış olmasına rağmen trafik yüzünden işe gecikmişti. Koşar adımlarla odasının bulunduğu binaya girdiği sırada cephede günün çoktan başladığını göz ucuyla görmüştü. Geciken oydu yani.
Sabahları genellikle ilk olarak odasına giderdi ancak bu sefer Marty'nin kaldığı odaya ilerledi. Odanın önüne geldiğinde içeriden o günün nöbetçi hemşiresini çıkarken gördü.
Göz göze geldiklerinde hemşire "Bay Quentin uyudu. Kontrollerini de tamamladım. Bay Anthony'ye vermeye gidiyordum şimdi." dedi.
Karina nefes nefese kalmış olmasına rağmen gülümsedi ve "Teşekkürler." dedi. Hemşire elindeki kağıtları Karina'ya verdikten sonra koridordaki başka bir odaya ilerledi.
![](https://img.wattpad.com/cover/271512848-288-k343487.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Ölüler
Ciencia Ficción{Bilim Kurgu, Romantik} Karina hatırlamadığı bir geçmişe sahipti. Ne ailesini ne de küçüklüğünün geçtiği ülkeyi hatırlıyordu. Ailesi savaştan kaçması için onu düşman ülke olan Tamsha'ya yolladığında tek bildiği onların varlığıydı. Zaten daha sonrası...