Kayıp Ruh | 12. Bölüm

33 4 9
                                    

Karina üzerindeki kıyafetlerden kurtulmak için hiç zaman kaybetmemiş, Olivier'ın şahsi yardımcısı olan Bay Neil'ın ona getirdiği kıyafetleri geçirmişti üzerine. Kıyafetlerin asıl sahibi kimdi ya da kim için alınmıştı gibi sorular Karina'nın umurunda değildi. O an tek umursadığı olabildiğince, katil olan kendinden uzaklaşmaktı.

Karina'nın gözünden akan yaşlar yüzünden akıp giderken üzerindeki pembe elbiseyi ıslatıyordu. Orada, Olivier'ın onun için hazırlattığı odanın banyosunda durmuş aynada kendini izlerken elleri kanla kaplıymış gibi bakışlarını ellerinden ayıramıyordu.

Belki orada kalsaydı, kaçmasaydı bir hemşire gibi Eric'e ilk müdahaleyi yapar ve ölmesine engel olabilirdi. Ama o an hissettiği panikle tek yapabildiği kaçmaktı. Kaçmak ve gerçekten olabildiğince ulaşmak.

Saçları karışmış, ağlamaktan gözleri kızarmış olan Karina o değildi. Katil olan Karina'ydı.

Birini öldürmenin zor olmayacağını söyleyenler ne yaşıyordu? Tetiği çekmek en zor kısım diyenler de en az onlar kadar delilerdi.. Tabii ki de en zor kısım tetiği çekmek falan değildi. En kolayı tetiği çekmekti. Asıl zor olan sonrasında omuzlarına yüklenen yüktü. Karina'yı asıl zora sokan buydu.

Dizleri titremeye başladığında yanında duran duvardan destek alarak ayakta durmaya çalışsa da nafileydi. Ne daha fazla ayakta durabildi ne de kendini daha fazla görmeye katlanabildi.

Kafasını kendini görmemek için eğerken yere çöktü ve yüzüne düşen saçları geriye attı.

Eric'in yerde yatan bedeni.

Aklına gelen anları silmek istercesine gözlerini kapattı. Ardından da Haruto'nun suçlayıcı tondaki sesinden kurtulmak için kulaklarını kapattı.

Haruto'nun buz gibi soğuk olan sesi ve suçlayıcı bakışları.

Karina'nın nefesi kesilirken gözlerini tekrar açtı.

En kötüsü oydu.

Onun bakışları altında ezilmemek ve suçlu hissetmemek mümkün değildi.

Gerekirse hiç düşünmeden canını feda edebileceği adamın ona böyle bakmasıydı onu en çok yaralayan.

Ya diğerleri de Haruto gibi yapar da ondan uzaklaşırlarsa? Onu yeniden hayata döndürdüğünü söylediği insanlar da onu bırakırsa ne olacaktı? Ailesini kaybettiği gibi onları da kaybetmeye dayanamazdı. Bu sefer de onlar elinden gidemezdi, gitmemeliydi.

Karina korkuyordu, hem de daha önce hiç olmadığı kadar çok. Kaybetme korkusunu ilk defa bu kadar kuvvetli hissediyordu ve bundan nefret ediyordu. Bir daha bunu yaşamak, korkmak istemiyordu. Asla.

"Karina?"

Kapının tıklatılması ve ardından Olivier'ın ona seslenmesi ile Karina başını hızla kaldırıp üzerinde ay ve güneş sembolleri olan kapıya baktı. Sertçe yutkunurken "Efendim?" diye seslendi.

"İyi olduğuna emin misin?"

Bakışlarını banyonun yere kadar uzanan camına çevirdiğinde dışarıyı görmüş oldu. Onlar saraya gelirken başlamış olan yağmur bahçedeki yeşil bitkileri, aynı zamanda camı da ıslatmıştı.

Yağmur ona tek bir şeyi hatırlatırdı Tamsha'dayken. Ölü Soyu'nu. Şimdi de aynıydı. Ama bir şey daha eklenmişti.

Artık dışarıda yağmur yağarken bugünü de hatırlayacaktı. Birinin katili olduğu günü.

Karina titrek bir nefes alırken "Hayır." diye mırıldandı. "Hiç iyi değilim."

Olivier kapıyı açıp içeri başını uzatırken banyonun ortasında yere çökmüş Karina'yı görünce kaşlarını çattı. "Neden orada oturuyorsun?"

Yaşayan ÖlülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin