Bunu yapmaması gerekiyordu.
Marty Tamsha'daki sınırlı sayılı arkadaşlarından birisiydi ve onun partisini mahvetmesi yapması gereken son şeydi. Yine de partide giyeceği beyaz elbiseyi ve kıyafetlerini valizine yerleştirirken karşı çıkmamıştı. Sessizce ve olacakları kabullenmiş bir hâlde hazırlanmıştı. Yola çıkmadan önce de sadece Yoko ile Karina'nın yapacaklarının üstünden geçerken bu durumdan bahsetmişti.
Yoko ise sadece "Marty arkadaşın olsa bile ona zarar gelmeyecek, emin olabilirsin." diyerek onu sakinleştirmişti.
Karina da mecburen duruma daha fazla ses çıkaramamıştı. Eğer Marty'ye olacaklardan bahsetseydi bu onlara bir engel olurdu, diğerlerini durdurmaya çalışırsa da Sam'i ellerinden kaçıracaklardı. Sonuç olarak ise, sessiz kalmak en iyisiydi.
O da öyle yaptı. Mokasel'e giden hızlı trene bindikleri sırada Riley'nin arkasında durmuş görevlinin ikisinin biletlerine bakmasını beklerken sessizce gardaki insanları izliyordu. Tam o sırada tanıdık bir yüz gördüğünü sandı.
Eric'in yüzünü. Kaşındaki yaraya kadar her şeyi ile Eric'e benzeyen bu adam Karina'nın silahı ateşlediği adamın ta kendisi gibi duruyordu.
Fakat Karina tam Riley'ye seslenmek üzereyken adam kalabalıkta yok oldu. Karina'yı da şok içinde orada bıraktı.
Riley omzuna dokununca kendine gelerek bakışlarını ona çevirdi. Karina'nın nereye bakmaya çalıştığını anlarcasına etrafa bakarken Karina da kendini Eric'in öldüğüne ikna etmeye uğraşıyordu. Mermiyi sıktıktan hemen sonra yere düştüğünü hem Karina hem Riley hem de Haruto görmüştü. Kanının her yeri kapladığına kendi gözleri ile şahit olmuştu. Buna rağmen onun canlı olduğunu düşünmesi, delilikten başka bir şey değildi.
"İyi misin?"
Riley'nin sorusunu başını sallayarak onaylarken "Galiba." diye mırıldandı.
Onunla yalnız kalmaktan hâlâ rahatsızdı ancak elinden başka bir şeyin gelmediği de gerçekti. Diğerleri -Haruto dışındakiler- onun olayın neresinde olduğunu bile bilmiyordu.
Karina bakışlarını zorla da olsa gardan ayırıp da trene binen Riley'ye çevirdi. O da onun peşinden trene binmek üzereyken başka bir şey daha oldu. Biletleri kontrol eden, yaşça çok da büyük olmayan görevli Karina'yı durdurdu.
Karina adamın omzundaki eline bakarken ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu. Tam o sırada adam kısık bir sesle "Halk sizin tarafınızda Bayan Karina." dedi.
Karina adamın dudaklarından çıkan kendi adını duyduğu anda vücudunu bir ürperti sararken gözlerini anlamadığını gösterircesine kırpıştırdı. "Nasıl yani?"
Adam etraftaki kimsenin onları dinlemediğinden emin olduktan sonra "Tamsha'dan bir başhemşire geldiği duyuldu Bayan Karina." dedi.
Karina'nın gözleri şaşkınlıkla irileşirken ne diyeceğini bilemiyordu. Halkın onun varlığından haberdar olması mı yoksa bu adamın çok rahat bir hâlde bundan bahsetmesi mi daha şaşırtıcıydı emin değildi.
Belki halk destek almak için üst rütbeden olan birisine ihtiyaç duymuştu ve bir anda da Karina bunun için ortaya çıkmış gibi belirivermişti. Tamsha'da Morte için toplayan bir ajandı belki de halkın gözünde.
Kendini ikna etmeye çalışması adamın yüzüne boş boş bakmaya devam etmesine engel değildi. Bu yüzden adam ondan bir cevap beklercesine bakarken Riley yardımına koştu. "Çok teşekkürler, Karina eminim ki bundan çok memnundur."
Karina neler döndüğünü anlamamış olsa da Riley'nin dediklerinin ardından başını hızlı hızlı salladı. Adam da memnun bir şekilde gülümsedikten sonra elini kaldırıp şapkasına dokunarak Karina'ya selam verdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Ölüler
Ciencia Ficción{Bilim Kurgu, Romantik} Karina hatırlamadığı bir geçmişe sahipti. Ne ailesini ne de küçüklüğünün geçtiği ülkeyi hatırlıyordu. Ailesi savaştan kaçması için onu düşman ülke olan Tamsha'ya yolladığında tek bildiği onların varlığıydı. Zaten daha sonrası...