Saçları parmak uçlarımın arasından kayıp gidiyor, güzel kokusunu içime çekiyorum.Hyunjin'le aramızda hiç bir engel olmaması bile beni şaşırtıyor.Bizim birbimize ait oluşumuz bile garipsememe neden oluyor.
Düzenli bir ilişkimiz olabilir mi? Bilmiyorum sadece suanı düşünmek istiyorum.
"Güzelim" diyişiyle uzaklaştım tüm düşüncelerimden.Gozlerini sisirmis dudakları aralanmış bana bir şey demek için benden izin bekliyordu?Romantik Hyun gerçek değil arkadaslar.
"Efendim Hyun'um" dedim kısık sesimle.Dizlerini kaldırdı koltukta dikeldi."Bugün 3 aralık biliyor musun?" dedi bildiğimi bildiği halde.
Kafamı evet anlamında bir yukarı bir aşağı salladım, cevabıma karşılık tebbesum etti ve elleri sweetinin eteklerini indi, ne yapmaya çalıştığını merakla izleyen ben sweetinin yukarı çıkışı ile gözlerime hakim olamadım.
Ellerindeki sweetle ellerini bana uzattı, " Al bakalım şunu güzellik bugün herkes birbirine sweet veriyor" diyip anlıma küçük bir buse kondurdu.
Dizlerimi başımı çekerek burun çektim, "AGLATIYORSUN BENİ YAPMA ŞUNU" dedim.İc çektim bu çocuk beni ölüme götürecekti.Hala dik dik tebbesum ederek gözlerime bakıyordu.Dudaklarini yememek için kendimi zor tutuyordum.
"Ağlama mal mısın amk" dedi kaşlarını çatarak.Hemen romantikliği gidiyordu bu çocuğun bozuk mu benim çocuk?
Gözlerimi devirip dolu gözlerimle gülümsedim, çıplak vücudunu benim vücuduma yasladı koltuğa uzandık.
"Hyunjin titanic izleyelim" gözlerini kaçırdı, evet ne olmuş onunla beraber 10. Kez yani 20. Kez olsun titanic izlediysek?
"Felix bu kaçıncı Tanrı aşkına her izlediğinde ağlıyorsun, olmaz izleyemeyiz" dedi sert bir ses tonuyla.
"Hyunjin bak daha ilk haftadan kavga etmeyelim, he sinirlendirme beni döverim seni şımarma" üstümden ittim ve koltuktan kalktım, kolumdan tutmaya çalışsada tek hamlede geri ittim.
Ne yani seven insan sevdiği ile 20 kez Titanic izlemez mi?İzler tabiki.
Mutfağa doğru koşarak ilerledim peşimden koşan minnik baba gibi olan Hyunjin butun aile sorunlarımı unutturuyordu.Ne babam olmasın ne annem Hyunjin olsun yeterdi, o benim için hem anne hem babaydi o benim hem sevgilim hem ailemdi, o benim hem dostum hem hayat arkadaşımdı, kısaca o benim herşeyimdi.
"FELİXX KACMA VALLAHİ İZLİCEZ" mutfak dergâhına arkamı dönüp yaslandım, belimi kavrayıp kendine çekti.
"Felix seni yerim" gözlerimi şaşırmış ifadesini taktım, beni mi yersin desem yerdi bu yüzden kollarından kurtulup solana kosusturmaya basladim,peşimden bı kediyi kovalar gibi kovalamaya başladı.
Hani bazı arkadaşlar vardır bı kedi görünce kovalamaya başlarlar ağızlarından "gel seni yicem, ham ham ham, oyy şuna bak" gibi şeyler çıkar.İste tam o anı yasiyorduk.
Hyunjin abuk subuk sesler çıkarıyordu, ben ise ondan kaçıyordum.Butun evi enayi gibi turladiktan sonra yorulup diz çoktum.Hyunjinde bunu fırsat bilip bacağımdan kaldırıp kucağına almıştı.
"Amk mal mısın indir DUŞCEM" kıkırdadı, kafasına bir şaplak attım.Aciyla geri çekildi.
Salona kadar beni kucağında kosusturdu.Salona gelince beni koltuga fırlattım korkuyla bağırdım."bağırma lan" dedi.
Eli altındaki pantolona kaydı.Dusundugum şey miydi?Hayir beni benden izinsiz elleyemezdi.Pantolununu tek hamlede indirince birden gözlerimi kapadım."Felix altımda pjama var dedim" siktir yanlış anlamıştım, çok rezil bir insandım.Utandığımı görünce daha çok güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daylight /hyunlix/
Fanfiction"Karanlık karanlığı gideremez: bunu sadece ışık yapabilir.Nefret nefreti ortadan kaldıramaz: bunu sadece aşk yapabilir."