-ENDİŞE-

10 5 40
                                        


Bu bölümde adı geçen Bora, Melike, Pars ve Peri bilinmesemdahaiyi
Adlı kişinin  kitabındandır.
Orada da Zahir,Mahinur, Kağan, Selim ve Emre karakterlerimin adı geçecektir.

İyi okumalar🌙

...

Zahir'in ameliyat olmasının sonra ilk defa geliyorduk, hoş Ankara'da da çok zaman geçirememiştik. Toplasak Ankara'da üç hafta falan geçirmiştik ve  yine İstanbuldaydık.

Zahir arabayı deniz kenarında sürmeye başlayınca şoför koltuğunun yanına bastı ve bir anda tüm camlar açıldı. Kocaman gülümsedim, kafamı camdan biraz çıkarıp denize bakmaya başladım. Nilgün hanım arkada homurdanmaya başlamıştı. Zaten yol boyunca arkada oturduğu için bir sürü bahane bulmuştu. İstemiyorsan çık git arabadan demek vardı da neyse.

İstanbul Ankara'ya göre biraz daha sıcaktı. Saçlarım rüzgarda savrulup yüzümü örtmeye başlayınca daha çok güldüm. Arkadan Selim ve Emre de benim gibi kafalarını camdan çıkarmış eğleniyorlardı. Nilgün hanımda yazık bize garip garip bakıyordu.

En son Zahir üşüteceksin dediği için kafamı yine arabanın içine sokmuştum. Biraz surat astığım için Zahir oflayıp benim olduğum tarafın camını tekrar açtı.

"Asma şu suratını. Açtım"

Ben tam kafamı camdan uzatacakken arabayı aniden durdurdu ve beni kendine döndürüp Kağan'ın arkadan uzattığı şapkayı tak diye kafama taktı. Aa! Bir de ipleriyle çenemin altına sabitledi. Daha fazla surat asarak Zahir'e baktım.

"Gerçekten mi?" Daha inandırıcı olsun diye kaşlarımı kaldırarak sormuştum ama o birden kahkaha atınca başarısız olduğumu gördüm.

Aslında o kadar da başarısız sayılmazdım. Güldürmüştüm onu. Ve bu benim için en büyük başarıydı.

Gülümseyip ona katıldım.

Arabadaki dörtlü bize anlamsız bakışlar atsa da bizim keyfimiz yerindeydi.  Zahir'in kahkahası tebessüme dönüşünce arabayı tekrar çalıştırdı ve ben yol boyunca kafamı camdan çıkardım.

"Deli ayol bu! Kız manyak, nişanda hasta olda göreyim ben seni! Daha halay çekecüüz"

"Evet!"

"Tamam tamam" kafamı içeri sokup camı kapattım. Kafam üşümüştü.

"Koskocaman kız, yaptığı hareketlerle bak"

Nilgün hanımı duysam da umursamadım ve onun sesini duymamak için eğilip radyoyu açtım. Ama anlaşılan Emre, Selim ve Kağan o kadar umursamaz değillerdi.

"Nilgün hanım kocaman kızsınız öne binmek için neden bu kadar çabaladınız anlamadık. Değil mi?" Emre ve Kağan hemen kafa sallayınca dudaklarımı birbirine bastırdım.

Nilgün hanım böyle bir atağı beklememiş olacak ki şaşırarak Selime döndü.

"N-ne alakası var canım? Zahir bey beni duyamaz diye şey yaptım."

Bu sefer Emre atılıp"O zaman çok şey yapmayın. Neyse yaza yine görüşeceğiz zaten"

"Neden?"

Emre kızın koluna vurup güldü. Nilgün hanım kendini geri çekip kaşlarını kaldırarak, kendi kendine gülen Selim'le baktı.

"Kız niye olacak? Zahir'imizi biricik kızımız Mahinurla evlendiriyoruz da o yüzden, bir çeyrek alırsın artık" ardından Kağan'a eğilip fısıltı olduğunu zannettiği bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

-AZLEM- Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin