"Zahir yine ben kazandım! Bak!"Zahir küçük kıza bakıp gülümsedi. O ilk ve tek oyun arkadaşıydı. onunla da oynayan birileri vardır, Zahir onu kaybetmemek için oyunlarda yeniliyordu ve küçük kız her gülümsediğinde küçük çocuğun yüzüne uzun zamandır uğramamış bir tebessüm konuyurdu.
...
🌙
Hayatta bazı anlar vardır.
Keşke dersiniz, keşke şu an bu anı hafızama kaydedebilsem, bazen de, keşke şu anı hafızamdan silebilsem, silebilsem de bu kadar acı çekmesem, deriz.
Ve ben şu an keşke bu anı hafızamdan silebilsem diyorum. Bu o kadar acı verici ki. Karşımdaki araba cayır cayır yanarken yüreğime benzetiyorum onu.
Zahir'i orda öylece bırakmak yüreğimin alev alıp yanmasına neden olurken, benim tek yapabildiğim yere yumruklarımı geçirip adını haykırmak oluyor. Bu bile sıkıyor canımı, orada olan ben olsaydım Zahir'in böyle durmayacağını bilmek beni içinden çıkamayacağım bir zifiri karanlığa sürüklüyordu. Onu ne kadar tanıyordum bilmiyorum ama ben bu halde olsam bırakmayacağını biliyordum.Ayağa kalkıp ne yaptığımı bilmeden tüm gücümle arabaya doğru koşmaya başladım. Rüzgar tenimi bir bıçak gibi kesip beni yolumdan döndürmeye çalışsa da, elimdeki çağlayan kanın kokusu etrafa dağılsa da vazgeçmedim. Zahir'in yanıp kül olduğunu bilsem de onu orada bırakmayacaktım.
"Mahinur hanım, durun!" Selim arkamdan bağıra çağıra beni uyarırken durmadım bile. Aklımı kaçırmış, adeta alev topuna dönmüş araca doğru koşuyordum. Tabii belimden tutulup yan taraftaki ormana doğru fırlatılmasaydım.
Kolum ve bacağıma ağrılar girince yüzümü buruşturdum. Başımın altında sert bir şey hissedince kafamı kaldırmak isteyip doğruldum fakat bu sefer de alnımı çarptım. Her yerim ağrıyordu.
"Nereye koştuğunu sanıyorsun sen?"
Dişlerinin arasından konuşan kişiye bakmak istedim ama dolan gözlerim buna izin vermedi. Nefesi yüzüme çarpan adama bakmak istedim, gerçekten burada olup olmadığını bilmek istedim. Ellerimi uzatıp sadece yüzüme yakın olduğunu hissettiğim adamın yanaklarına koydum ellerimi. Bu anı neden daha önce de yaşamış gibi hissediyordum?
"Zahir?" İsmi dudaklarımdan bir dua gibi çıkıp, yüreğimdeki yangınları söndürdüğünde içimde tutmadığım bir sevinçle yanaklarındaki ellerimi boynuna dolayıp onu biraz daha üstüme çektim.
Ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşlarım Zahir'in omzuna aktığında ellerimin altındaki kazağına daha sıkı sarılıp hıçkırıklarımı bastırdım.
"Öldün sandım!"
Zahir yerdeki topraktan güç alıp beni de kendisiyle beraber ayağa kaldırdı. Korkuyla yere inmeye çalıştım.
"Yaralandın mı? İndir beni"
Zahir bana bakıp kafasını olumsuz anlamda sakladığında ona inanmadım.
"İndir beni, sana inanmıyorum"
Kucağında debelenmeye başladığımda beni daha sıkı tuttu.
"İyiyim diyorum, öncelik sensin, ilk önce senin bacağına bakalım."
Selim ve diğerleri hızla yanımıza gelip Zahir'e bakmaya başladılar.
"Zahir, iyi misin kardeşim?" Selim'in korku dolu ifadesi ile birlikte Zahir, gülümseyip Selim'in omzunu pat patladı.
"İyiyim, ama diğerlerini kurtaramadım."
Zahir'in titrediğini hissedince bir çırpıda indim kucağından, kötüydü, ben kucağından iner inmez yere devrildi. Kendini tutuyordu. Yere çöküp kafasının altına elimi koyup uyumasına engel olmaya çalıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/246089196-288-k104544.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-AZLEM-
AcciónBen en büyük hatayı onu unuttuğumda yaptım. nasıl unutabilirdim ki? Nasıl da unutmuştum? Oysa o beni hiç aklından çıkarmamış, yıllar geçse de üstünden beni hiç unutmamış. Ben değişip ruhumu bir uçurumdan attığımda da beni hiç unutmamış. Peki ben? O...