2k olmaya çok yaklaştık destekleriniz için ne kadar teşekkür etsem az sizleri çok seviyorum. Kendinize çok iyi bakın. Yıldıza basıp oy da yapalım mı?
Model - Antidepresan Gülümsemesi
Yaşanan her şey yaşandığı vakit boyunca dayanılmaz bir acıyı hissetmemize sebebiyet verir. İyileştirir derler. Acıdan acıya değişir. Bence acılar ikiye ayrılır. Nasıl adlandırmam gerekiyor bilmiyorum ama ayrılır işte. Bazıları insanın içine işler. Kısa sürer ama öyle bir mıhlanır ki içine o acıyı ölsen unutamazsın. Sonunda selamet vardır.
Özlem gibi mesela...
Özlediğin kişiyi beklemek sana akıl almaz bir acı verir. Ama kavuştuğun an içini saran o koskoca alevi bir damla su yatıştırır. O damla belki bir gülüş, belki de sımsıkı bir sarılma. Sonunda biter ve gider. Ama sen o özlem acısını bir kere yaşamışsın unutabilir misin?
İnsan nasıl unutur hasret çektiğini?
Aslına bakılırsa tatlı bir acıdır bu beklediğine, çektiğine değer. Bir annenin oğlunu vatani görevine uğurlaması örnektir mesela buna. Geleceğini bilerek beklemek acısını bir nebze olsun azaltır belki. Özler elbet, ciğeri delinir, canı çıkar özleminden. Ama bu acı oğlunun kapıda belireceği ana kadardır.
Dahasını anlatmaya cesaretim de anlatacak kelimelerim de yok sanırım. İşte bu ikiye ayrılan acının ilk kolu. Diğerini anlatabilir miyim bilmiyorum. Anlatmak ister miyim?
Hiç sanmıyorum...
Umarım ikinci koluna tekrar girmek zorunda kalmazdım. Kalırsam ne yaşardım ne hissederdim bilmiyorum. İlki kadar yara alır mıydım? Kestiremiyorum. Umarım uzun bir süre daha bilmek zorunda kalmam.
---------
Barlas'la lahmacun buluşmamız üzerinden iki hafta kadar geçmişti. Geçen bu iki haftalık süreçte iki kere daha buluşmuştuk. Buluşmalarımız kısa kısa oluyordu ama sonuç olarak oluyordu. Benim için önemli olan buydu.
Geçmişimin üzerine bembeyaz bir sayfa mı açmak yoksa kapılarına zincirler vurup ateşe mi vermek istiyordum henüz karar veremedim.
Geçmişimin beni ben yaptığını düşünüyorum o yüzden bir yerde dursun ihtiyacım olduğunda dönüp bakayım, aynı hatayı yapmayayım istiyorum. Bir yandan da tamamen yanıp kül olsun istiyorum ki hayatıma yeniden başlayabileyim.
Eski olan eskide, şimdi olan yanımda kalsın istiyorum.
Barlas'a verdiğim bir kahve sözü vardı. Onu bugün tutacaktım ablamın da ısrarlarının etkisiyle bu akşam onu bizim eve kahve içmeye çağıracaktım. Şu son birkaç gündür pek keyfi de yoktu. Nedenini sorduğumda işle ilgili olduğunu söylemişti sadece. Anlatmak isteseydi anlatırdı üzerine gidip onu bunaltmak istemedim.
Her neyse...
Mesaj mı atsaydım yoksa arasa mıydım? Emin olamadım bir türlü. Sürekli mesajlaşıyorduk zaten bir kere arasam ne olabilirdi ki sanki? Bence hiçbir şey olmazdı. Yatağımın üzerinden bir hışımla kalktıktan sonra komodinimin üzerindeki telefonumu aldığım gibi aşağı balkona indim. Ablam pazara gitmişti. O evde yokken hemen arayıp davet edecektim. Ablam her an bana destek çıkıyor ve yardımcı oluyordu ama ben böyle şeyleri ona anlatırken utanıyordum. Sadece ona da değil kendi kendime bile bazı şeyleri itiraf etmem kolay olmuyordu. Varlığından ya da hissettiğimden emin olduğum şeyleri kendime söylerken çok zorlanıyordum. O yük omuzlarımda zıplıyordu tam anlamıyla. Ama bir şekilde kendime itiraf ettiğimde her şey harika oluyordu. Günüm o gün harika geçiyordu mesela. Balkonun kapısını açtığımda hafif bir rüzgar yüzümü sevdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLUK
Teen Fiction''Bir kuş kafesinin kapısını zorluyordu. Çıkmak için çırpınıyordu. Özgürlüğüne kavuşmak belki de şuan düşlediği tek şeydi. Kafesin yanına gelince kuşun beyaz bir güvercin olduğunu gördüm. Çırpınıyor, kendini kafesin kapısına vuruyordu. Eğildim, k...