Neye inanmalıyım hiç bilmezdim. Hep her şeyde bi gerçeklik arardım. O kadar şatafatlı bir hayatın içinde hep gerçekleri arardım. Her şeyi sorgulardım.
Ailemi.
Arkadaşlarımı.
Hayatımı.
Varoluş sebebimi bile.
Hep sorgulamakla geçti hayatım ama o.
Onu sorgulamadım.
Ne yaparsa yapsın ona güvendim. Ama şuan, heyecandan delirmek üzereyim.
Hala tek kelime etmeden onun yüzüne bakıyordum, o sırada elleriyle yüzümü iki yandan tutup tekrar kapandı dudaklarına, öpüşünde benden bir karşılık beklemiyordu. Ama o şevheti, o tutkuyu alabilmiştim.
Dudaklarını çekip tekrardan gözlerimin içine baktı ve gülimsedi.
"Beni affettin mi?" hala tek derdi bu muydu gerçekten? Az önce beni öpmüştü!
Burak, beni öpmüştü.
Beni öpmüştü.
Heyecandan bayılacağım galiba, küçük bir çocuk gibi gözüküyordu şuan; o kadar masum, kırgın, bir o kadar da sever gibi...
"Lütfen bir şey söyle bana, beni affetmen için canımı vermem gerekiyorsa veririm. Ama sana yaptıklarım için beni bağışla, şuan Onur'un adamı olduğunu öğrendim. Onun adamı olmadığını biliyorum ama gerçekten onun için çalışıyorsan bile hala beni affetmeni istiyorum."
"Burak, seni affeder miyim bilmiyorum bende hem fiziksel hemde ruhsal olarak çok fazla iz bıraktın ama."
"Ama, ama ne."
"Bilmiyorum gerçekten şuan da hiç bir şey bilmiyorum. Lütfen beni bırak gitmem gerek."
Bu sefer gözlerin de gerçek bir kırgınlık ifadesi yer aldı.Neden bana kırılıyordu?
Umutsuz gözlerle bana bakmaya devam etti ve bir adım geri çıktı. "Tamam git ama düşün olur mu? Beni affetmeyi düşün."
Bu neden sürekli beni affet diyordu ki? İşin içinde bilmediğim daha çok şey var. Umarım sonunda yine benim canım acımaz.
"Gizem," adım yalvarır gibi çıkmıştı ağzından. "Ben hep buradayım, bunu unutma olur mu? Sen sadece görmesini bilmiyorsun yoksa inan bana görmeye başalarsan çok güzel şeyler bekliyor seni."
Gerçekten hiçbir şey anlamıyordum. Görmüyor muyum? Hayır sadece görmek istemiyorum. 'Tamam' der gibi başımı aşağı yukarı sallayıp oradan ayrıldım.
O merdivenleri çıkmak bile benim için eziyetti. Dışarı çıkıp biraz hava aldım, daha sonra ise çantamı alıp eve gitmek üzere yola koyuldum.
Eve gidene kadar sürekli düşündüm. Neden, beni öpmüştü.
Yoksa bana aşık mıydı? Yok canım daha neler o kim, bana aşık olmak kim. Saçmalama, peki ben, ben aşık mıydım ona? Seviyor muydum?
Aslında ona karşı hislerim çok değişikti. Yani seviyor muyum yoksa sevmiyor muyum bilmiyordum. Çünkü bana yaptıklarını asla unutmam, unutamam ama yalvardı bana 'beni affet' diyerek. Ya başka bir iş var ya da gerçekten bana abayı yakmış.Bunları düşünürken eve geldiğimi bile fark etmemiştim. Hemen eve girdim, annem yine evde yoktu. Çok çalışıyordu bu beni üzmüyor değildi anneme gerçekten çok üzülüyordum.
Peki babam, ona ne oldu neredeyse 2 haftadır onu görmüyordum. Anneme sorduğumda ise iş için yurt dışında olduğunu söylüyordu. Konuşmak istiyordum müsait olmadığını söylüyordu. Babamı gerçekten çok özlemiştim.
Kısa bir duş aldım, pijamalarımı giyip yatağıma geçtim. Telefondan müzik açıp kafamı rahatlatmaya çalıştım.
2 saat sonra uyanmıştım. Başımda inanılmaz bir ağrı vardı. İlaç içmek için mutfağa gittim. Tam ilacı içip çıkmıştım ki masanın üzerinde bir not gördüm. Hemen alıp okudum.
Ona güvenme güzel kız yoksa canın yanmaya devam edecek. Eğer sana yardım etmemi istiyorsan beni bulursun. Sana her zaman yardım etmeye hazırım.
Devam edecek...
Ayy git gide büyüyoruz. Yorumlar ve oylar az ama olsun beğenerek okuyorsanız o yeter bana.
Eee siz nasılnısız ben yokken. Ben iyiyim.
Bölümleri en kısa sürede atmaya çalışıyorum ama okuldan fırsat bulamıyorum. Ama ne olursa olsun en kısa sürede bölüm atmaya çalışacağım.
Ayy neyse çok tuttum sizi beğenmediğiniz bir yer varsa lüften söyleyin iyi okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKTAN KORKMA
Teen FictionKaranlık beni içine hapsediyordu. Karanlık bana zarar veriyordu. Karanlık oydu ve hiç acımıyordu. Ben aydınlıktım o karanlık ya o beni yok edecekti ya da ben onu ama sonunda ikimizde kaybedecektik...