Bölüm 14: Yanındayım
Elimdeki dosyayı masasına bıraktığımda bakışları ellerimde kısa süre gezindi ve daha sonrasında sessizce konuştu. "Çıkabilirsin."
Artık iki haftadır ona ulaşamamamın siniriyle sertçe nefesimi bıraktım. "Çıkmak istemiyorum."
Gözlerini bilgisayarından ayırmadan başını salladı. "Sen bilirsin."
Başımı yukarıya kaldırıp sabırla tekrar soluklandım. İstediğim cevap bu değildi. Sinirlenmesini istiyordum, sinirlendiği zaman kontrolu kaybedip ona ne kadar yaklaştığımın farkına varamıyordu bile. Fakat böyle soğuk halde tartışırken tüm duvarları kalınlaştırıyor, ulaşmam için olan yolları kapatıyordu.
Bu iki haftada da olduğu gibi... Çok üstüne geldiğim gün sinirle bağırıp çağırırken ona yaklaşabilmiştim. Artık öyle tuhaf hissediyordum ki şu aralar, ona yaklaşabilmek bile bana iyi geliyordu. Geceleri odasında soluğu almama anlam bile veremiyordum.
"Emir?"
Bakışları öyle hızlı bana değip tekrar ekrana dönmüştü ki bana baktığından bile emin olamadım. "Efendim?"
"Ne zaman eve gideceğiz?"
Kısa bir an bakışlarını ekrandan çekip düşündü ve tekrar soğuk soğuk konuştu. "Aşağıdaki güvenliğe söyle de seni bıraksınlar. Ben bu gece gelemeyeceğim."
Sağ ayağımı sertçe yere vurdum ve artık sabrımın bittiğini hissettim. "Zaten 3 gündür eve çok geç geliyorsun! Sabahın 5'inde eve geliyorsun 8'inde evden çıkıyorsun!" Sakince soluklanmayı denedim ve sesimi alçattım. "Neden birlikte gitmiyoruz?"
Bakışlarını sonunda net bir şekilde gördüğümde nefesim kesildi. Omuzlarını düşürüp geriye yaslandı. "Arabadan atlamayacağın ne malum?"
Omuzlarımı indirdim yorgunlukla. "Özür dilerim. O anda aklım başımda değildi. Sende biliyorsun! Ama bak burdayım işte." Yavaşça hareketlenip masanın etrafında dolandım. Eliyle durmamı işaret ettiğinde onun yaklaşmama iki adım kala duraksadım. "Yanındayım."
Tükendiğimi hissediyordum. Amaçsız bir gemi gibi sağa sola savruluyordum. Tutanacak dalım oydu ve ona da ulaşamıyordum.
"Görüyorum ama hissedemiyorum Pınar. Aradaki farkı eminim ki anlayabiliyorsundur. Sana elimi uzatsam elimde kalacağını düşünüyor olmak beni ne kadar yoruyor haberin var mı? Sana her baktığımda suyun içinde süzülüşünü görüyorum. Bu ne kadar ağır bir şey haberin var mı?"
Ayağa kalkıp aramızdaki iki adımı kapattı ve sözlerini sürdürdü. "Ben sana güvenemiyorum ki. Çocuk oyuncağı değil ki bu, senin hayatından bahsediyoruz. Nasıl güveneyim sana?"
Gözlerini bu kadar yakından görmek cesaretlendirmişti beni. Elimi kaldırıp sağ yanağını koydum ve hafifçe baş parmağımla okşadım. "Tamam o zaman. Bende hissettiririm sana. Güvenirsin sende hissedince. Olmaz mı?"
Gözlerini kapatıp derince soluklanmasıyla cesaretim harlandı. Benden uzaklaşmayıp dokunuşumu hissetmeye çalışıyordu. Diğer elimi de sol yanağına yerleştirdim. "Böyle hep dibinde olurum. Yok olduğumu düşünecek vakit bile bulamazsın."
Yanaklarındaki ellerimi saçlarına çıkardım. Tekrar derince aldığı soluğuyla gülümsedim halsizce. "Hep yanında olacağım, hep... Elini her uzattığında beni hissedeceksin."
Dudakları aralandığında konuşmasına izin vermedim. "Hatta elini bile uzatmana gerek kalmacak."
Gözlerini açtığında umutla gülümsedim. Gözleri yüzümde dolandı. Sonra birden başını eğerek dudaklarımı örttü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEMASSIZ DOKUNUŞ |+18
Romance+18 içerir, sansür kullanmak istemiyorum. Nasıl olabiliyordu? Dokunulmazlığı vardı ve bende bu bile istek uyandırıyordu. Elindeki çatalı ve bıçağı kavraması sıkılaşırken küp şekilde kestiği et parçasını dudaklarına götürdü. Daha önceki 7 eşit parç...