kekeme ve işitme kaybı olan felix'in jisung'dan başka arkadaşı yoktur ve okulda sık sık zorbalığa uğrar.
chan bir akşam evine kestirme yoldan gitmek için ara sokakları kullandığında çöp konteynerinin kenarında felix'i kötü bir halde bulur.
14.bölümün bildirimi gelmediyse ilk ona koşunnnn!!!
-
"ilk ne yapmak istersin?"
chan felix'e karşı ellerini kaldırmış ve sevdiği çocuğun cevabını beklemeye başlamıştı. şu an okullarının önündeydiler ve felix hala ne yapmak istediğine karar verememişti.
"hmmm..." felix sonunda aklına gelen şeyle heyecanla chan'ın koluna asıldı. "lu-lu-luna pa-parka gi-gide-li-lim!"
felix, chan'a beklentiyle bakarken chan kafasını sallamış ve "siz nasıl isterseniz efendim, buyrun." diyerek elini öne doğru uzatmıştı. birlikte gülüşe gülüşe otobüse binmek için durağa doğru yürümeye başladılar.
chan bugün bir şeylerin artık olmasını istiyordu. felix'e onu sevdiğini, onunla arkadaş değil sevgili olmak istediğini söylemek istiyordu. fakat nasıl yapacağına dair en ufak bir fikri yoktu.
"burası çok güzel!" felix'in el hareketleri bile heyecanını büyük ölçüde belli ediyordu. "ilk şuna binelim mi, chan? lütfen!" diyerek büyük salıncağı gösterdi felix.
chan, "hadi gidelim." demekle yetinerek felix'in elini tuttu ve binmek istediği ilk alete doğru iletlediler.
***
"felix sana bir şey söyleyeceğim ama bana işaret diliyle karşılık verme. cevabını sesini duyarak öğrenmek istiyorum."
ikili ellerinde dondurmalarla lunaparkın tam göbeğinde dikiliyordu ve felix chan'ın kendisine ne söyleyeceğinin farkındaydı. chan yavaşça felix'in elini tuttuğunda, küçük olanın kalbi patlayabilirmiş gibi olduğundan daha hızlı atmaya başlamıştı.
"sadece dudaklarıma bak."
chan eğilerek kendi yüzünü felix'in yüzü ile aynı hizaya getirdi. yüzleri birbirlerine çok yakındı ve ikiside yaşadıkları heyecanla nefes alırken zorlanıyorlardı.
"seni seviyorum."
işaret dili kullanmadı.
"seni çok seviyorum, felix. sevgilim olur musun?" kelimelerin hepsini tane tane söylemişti.
felix chan'ın dudaklarını okuduğunda, gözleri orada takılı kaldı. gözlerini chan'ın gözlerine çıkaramıyordu. tam karşısında dolgun dudaklarıyla duran beden yüzünden gözlerinin yönünü değiştiremiyordu. ani bir hareketle karşısında duran dudakların kenarına küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi.
