19 [hayallerimin tek sahibi]

1K 140 26
                                    

"doyum hyung'un ona çok iyi geldiğini söyledi ayrıca sürekli yanımda bıcır bıcır konuşmaya çalışıyor." chan kafede bir süre oturduktan sonra felix'i yurduna bırakmış ve eve geçmişti.

"baba, konuşurken o kadar tatlı oluyorki elini yüzünü ısırmak istiyorum." chan felix'i babalarına anlatırken yerinde dahi duramazken ikili oğullarına sadece gülümsüyorlardı.

"felix adına çok mutlu oldum. en kısa zamanda randevusunu ayarlayalım." jimin kolu omuzlarında olan eşinin elini tutarak kafasını ona döndürdü. "yujin'in avustralya'ya gitmeden önceki son doktoru, lee geonu'dan alalım. kendisi hem çok ilgili hem de deneyimli bir doktordu, felix'e iyi geleceğine eminim."

chan babasının dediklerine katılıyordu fakat bir sorun vardı. lee geonu'dan randevu almak hiçte kolay değildi, bu yüzden her akşam alabilmek için büyük çaba sarfetmeleri gerekecekti. "almayı becerebilir miyiz sizce?" chan babalarına karşı umutsuz bir şekilde konuşmuştu.

"onu bana bırak sen, ben halledeceğim." byeonghee babasının söylediğiyle chan'ın kaşları havaya kalktı.

"nasıl halledeceksin, canım babam."

"yakınım ya ben onunla." jimin omuzlarında olan kolu tutarak kendisinde ayırdı ve kaşlarını çatarak byeonghee'ye baktı. "ne demek yakınsın? ben neden bilmiyorum bunu?"

"aşkım öyle değil."

"ne öyle değil byeonghee ya, açık konuş benimle" byeonghee jimin'in gereksiz olduğunu düşündüğü yükselmesiyle kaşlarını çatmıştı.

"ne oluyor jimin? senin bin tane kız-erkek ayırmaksızın arkadaşın var benim olamaz mı?"

"bay geonu ile arkadaş olacak kadar bir yakınlığınız yoktu byeonghee, şaşırdım sadece ve bir şey olduğu yok."

chan tartışan babalarına endişeyle bakıyordu. byeonghee ve jimin ayda yılda bir kavga ederlerdi ama ettiklerinde de tam ederlerdi.

"sadece kafanı biraz çalıştırsan nerden tanıdığımı zaten anlamış olurdun, jimin. benim yapmak üzere olduğum ama birisi için vazgeçtiğim bir hayalim vardı belki sende hatırlamak istersin." byeonghee'nin söyledikleriyle jimin'i ağzı pişmanlıkla bir şey söylemek ister gibi açılıp, gözünden yaş akarken chan ne yapacağını bilememişti.

"lütfen, yapmayın böyle."

"oğlum, odana çıkar mısın babanla konuşmamız gereken şeyler var." aslında tam şu an byeonghee'nin kapıyı çekip evden çıkması gerekiyordu ama eşine o kadar çok aşıktı ki gözünden akan o tek damla yaş bile içinin gitmesine yetmişti. chan endişeli bakışlarını ikili arasında gezdirmiş sonra hiçbir şey demeden odasına çıkmıştı.

"jimin..." eşinin boğazıdan kaçan hıçkırıkla durdu. "ö-özür dilerim."

byeonghe elini eşinin yanaklarına koyup gözyalşarını sildi. "dileme her şeyim benim."

"benim yüzümden mesleğini bile yapamıyorsun."

"hiçbir şey senin yüzünden değil, kendi isteğimle vazgeçtim."

"ben chan'ın olması için ısrar etmeseydim, hiçbir şey böyle olmayacaktı."

"jiminim, chan benim için şu an hayallerimden bile daha önemli. o avusturalya'dayken ne halde olduğumu en iyi sen biliyorsun, seçimlerimden hiçbir zaman pişman olmadım canım benim. iyi ki varsınız siz, siz olmadan hayallerimi gerçekleştirsem ne olurdu gerçekleştirmesem ne oldurdu?" jimin ağlak suratıyla hiçbir şey demeden kollarını eşinin boynuna sardı. "şu an hayallerimin tek sahibi sizsiniz, güzeller güzeli eşim ve oğlum. siz olmadan hiçbir hayalimin anlamı yok."

street | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin