Neden yanlızsın diye soruyorum kendime. Cevap bulamıyorum. Sanırım neden sevilmediğimi bilmiyorum. Eski anılarımı özlüyorum, çocukluğumu özlüyorum. Mutlu olduğum zamanları. Annem ve babamı kaybetmemle herşeyim elimden alınmıştı sanki. Lanet bir trafik kazasında onları daha çocukken kaybetmiştim. Babaannemin yanında kalmaya başladığımda yokluklarını fazla hissetmesemde içimde her zaman bir boşluk olmuştu. Ve şimdi Güzel kadın bu boşluğu doldurmaya çalışıyordu. Aslında onun yaptığı hiç bir şey olmamasına rağmen garip bir şekilde ona hiç kimseye karşı hissetmediğim hisler beslemeye başlamıştım.
Çok tuhaf. Gerçekten çok tuhaf bu hislerim. Anlamını bile bilmediği şeyleri insan nasıl hissedebilir ki? Hissediyorum. Onu zamansızca özlüyor, yanımda olduğu zamanlar sanki başka biri oluyordum. Çok şeyler yaşadığı o, deniz kadar sonsuz gözlerinden anlaşılıyor du, belkide bende onun gibi biri olduğum için anlayabiliyordum. Yanlız biri..
--
Evime vardığımda güneş doğmak üzereydi. Ne kadar uyumaya çalışsam da uyuyamıyordum. Aklımda onlarca soru varken nasıl uyuyabilirim ki zaten. Yatakta dönmeyi bırakarak mutfağa doğru ilerledim. Acı bir kahve yapıp balkona geçtim. Güneşin doğuşunu izliyor, kahvemi yudumluyordum.
Son yudumuda aldığımda artık uyumam gerektiğini göz kapaklarım ağırarak belli ediyordu. Kahve fincanını balkon masasına bırakarak yatak odama gelip kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
--
Uyandığımda saat gece yarısı olmuştu. Ilık bir duş alarak kendime gelmeye çalıştım. Çünkü gerçekten başım dayanılmaz bir şekilde zonkluyordu ve yutkunmakta zorlanıyordum. Aslında dün yağmurun altında saatlerce dolaşarak bunu göze almıştım fakat hasta olmam diyerek geçiştirmiştim.
Tekrar yatağıma uzandığım da uyumaya çalıştım fakat uyuyamıyordum. Bir kere uyanınca lanet olsun ki tekrar uyuyamıyordum. Yatakta oturur pozisyon alarak bir süre sebepsizce bekledim. En sonunda tekrar uyumaya yeltendigimde sonuç başarılı olmuştu.
Sabah uyandığımda neredeyse heryerim ağrıyordu. Kıpıdayamayacak şekildeydim. Boğazımdaki yumru yutkunmamı zorluyor, canım yanıyordu.
Zorlukla yataktan kalkıp mutfağa doğru ilerledim. Ihlamuru kaynatmak için ocağa koyup mutfak sandalyelerimin birine yavaşça oturup , başımı geriye yaslayarak gözlerimi kapattım.
Bir süre sonra Ihlamuru ocağın üstünden alarak bir kupa bardağa doldurdum. Yavaş adımlarla odama doğru ilerleyerek yatağımda oturur pozisyon aldım. Ihlamurdan bir yudum aldığımda acı tat boğazımı yaktığında yüzümü buruşturarak zorlukla ikinci yudumu aldım. Ardından üçüncü dördüncü ve beşinci. .
Saatler geçmek bilmiyor, geçtikçe de boğazımdaki acı ve şişlik geçmiyordu. Bunun böyle olmayacağını anlayarak zorlukla da olsa yatağımdan kalkarak üzerime montumu geçirdim ve eczanenin yolunu tuttum.
Kısa olsa bile benim için zor olan yolu yürümüş, eczaneye varmıştım. Yavaşça içeri girerek gerekli ilaçları aldım. Tam çıkmak için kapıyı açtığımda karşımda Deren'i görmeyi beklemiyordum. Görüşürüz derken tamda bunu kastediyordum işte. Burası küçük bir yer ve biz istemesek bile karşılaşmamak imkânsızdı.
Güzel Kadın ' ın beni gördüğüne şaşırmış bır yüz ifadesi vardı yüzünde. En sonunda sessizliği bozarak "Burada ne yapıyorsun?" Diye sorduğunda elimdeki ilaç poşetini gözünün önünde iki yana sallayarak "Sence?" Diye alaylı bir cevap verdim.
"O anlamda sormadığımı biliyorsun. " Diye sorduğunda "Gördüğün gibi hastayım. Halimden belli olmuyor mu?" Diyerek sorumu mavi gözlerine bakarak ona ilettim.
Bir süre sessizce düşündü ve aklına bir fikir gelmiş gibi gözlerini irice açtı ve gülümseyerek "Sana ben bakacağım." Diye konuştu.
--
Saat on ikiye çeyrek vardı ve ben şuan Deren'i dinleyerek yatağa yatmış, üstümdeki tişörtü ise çıkarmıştım. Sıkıntıyla nefesimi dışarıya verdiğimde yanı başıma duran Güzel Kadın sinirli bakışlarına elinde tuttuğu dereceden kaldırıp bana baktı.
"Söylenme. Hem hastasın işte. Bunu bir teşekkür olarak da kabul edebilirsin. O gün bayıldığımda beni alıp buraya getirmeseydin hâlim ne olurdu bilemiyorum." Diye konuştuğunda aklımda soru işaretleri belirmişti.
"Bir şey soracağım." Dediğimde tekrar kaşlarını çatmış bir şekilde bana çevirdi yüzünü. "Sahi, o gün neden o kadar ağlıyordun?"
Derin bir nefes alarak oturduğu 0 sandalyeye daha da yaslandı. "Ölüm çok garip birşey değil mi?"diye sorduğunda affallamıştım. Çünkü ölümün ne olduğunu gayet iyi biliyordum.
"O benim tek dayanağımdı." Diye sözlerine devam etti. "O benim olmayan ailemdi."
"Sana anlatacağım. Rahatlamaya ihtiyacım var." Dediğinde tamam anlamında başımı sallayarak sözlerine devam etmesini bekledim.
"Benim hiç ailem olmadı. Kendimi bildim bileli yetimhanedeydim. Bir kadın vardı orada, ağladığımda sürekli döverek karanlık bir odaya kapatırdı beni." Diyerek biraz duraksadı. Bakışları bir noktaya takılıydı.
"Yine, o karanlık odadaydım. Soğuk zemin yüzünden hasta olmama yetecek bir süre orada bekletildim. Sonra soğuğa ve uykunun beni çekmesine dayanamayarak gözlerimi kapatmıştım ki , kapı birden gürültüyle açıldı. Yine o kadın geldi diye korkmuştum. Gözlerim yarı açık , yarı kapalıyken kim geldiğini görememiştim. Sonra, biri beni kucağına aldı. Sadece buraya kadar hatırlıyorum. Uyandığımda ben bir yataktaydım ve yanımda ki koltuğa oturmuş 14-15 yaşlarında bir çocuk vardı. Ben ise, o zamanlar 12 yaşlarındaydım. İşte, o zamandan sonra tek dostumdu o benim. 18 yaşına geldiğinde yetimhaneden ayrılmak zorunda kaldı ama hep ziyaretime geldi. On sekizime bastığımda onun evinde kalmaya başladım. Bana hep bir ağabey gibiydi. Her zaman yanımda olmuştu. Zaten herkeste bizi kardeş bilirdi. Son zamanlarda çok sık bayılıyordu ve ben bunu yorgunluğa bağlıyordum. Sonra bir gün akciğer kanseri olduğunu öğrendim fakat herşey için çok geçti. Tedavi uygulansa bile kurtulamayacagı kesindi. Bu sürelerde birbirimize daha çok bağlandık. Sonra , yine bir gün ben ona süpriz yapmak amacıyla en sevdiği tatlıyı , en yakın pastaneden almaya gittim. "
Bakışlarını bana çevirdi Güzel Kadın. Derin bir nefes "Ama geldiğimde, o ölmüştü." Diye sözlerini sonlandırdı.
Gerçekten kötü bir yaşam öyküsü vardı. Uzandığım yatakta doğrularak oturur pozisyonu aldım.
Bir süre yine boş bir yere bakmaya devam etmişti. "Deren?" Diye seslendiğimde hıçkırık sesiyle aniden kollarını bana doladı.
Bir an affalasamda kollarımı ince beline bağladım. Huzurla gözlerimi kapattım ve mükkemmel kokusunu içime çektim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL KADIN.
RomansaSabah aniden kalkarak yan tarafıma baktım fakat yoktu. Kafamı pencereye çevirdim ve bakakaldım, hayali bir parmağın bıraktığı yazıya pencere camının buğusuna "HOŞÇAKAL"...