Deren'i sakinleştirmek epey uzun sürmüştü ama sonunda mezarlığa gitmek için yola çıkabilmiştik. Deren'in uzun zamandır yapmaya cesaret edemediği şey için onu biraz cesaretlendirmiştim ve işte şuan yoldaydık. Hiç birşey söylemiyor, sadece başını eğip dizindeki ellerine bakıyordu. Çok zor bir durum olduğunu bildiğim için tepki göstermiyordum.
Mezarlığa vardığımızda Deren'e baktım. Yüzü eğikti ve çenesinden bir damla yaş yere düştüğünü görmüştüm. Ellerimle eğik yüzünü kaldırdım ve bana bakmasını sağladım. O masmavi gözleri yine yaşlarla dolmuştu.
"Deren," diye fısıldadım sessizce. "Ben buradayım, seni tam burada bekliyor olacağım biliyorsun değil mi? Hadi git şimdi ve onunla yüzleş."
Yavaşca kafasını sallayıp ilerlemeye başladı. Ellerimin arasından kayıp giden yüzü bende bir boşluk hissi yaratmıştı.
Arkasından baktım ve taşında Erkin Akkurt yazılı bir mezarın yanına çöküşünü izledim. Hıçkırıklarını buradan bile duyuyordum ve bu canımı yakıyordu. Onun o güzel gözlerinden dökülen her bir damla göz yaşı kalbime akıyordu sanki.
Yarım saat bir süre zarfı geçmişti ve yağmur hafiften çiselemeye başlamıştı. Bu yarım saat içinde Deren'in de hali kalmamıştı zaten.
Yavaşca Deren'in yanına doğru ilerledim. Avuçlarına aldığı nemli toprakları bir kavonoza koyuyordu. Sessizce fısıltısını duydum. "Bir daha gelecek cesareti bulabilir miyim bilmiyorum... Ama hep içimdesin bunu.. biliyorsun değil mi? O yüzden bana darılma olur mu?"
Arkasında durup elimi omzuna koyarak yanına çömeldim. "Deren yağmur hızlanıyor, gitmenin vakti geldi biliyorsun değil mi?"
Usulca kafasını salladı ve mezar taşını okşayıp ayağa kalktı. Yüzüme baktı, yüzüme öyle bir baktı ki içimde fırtınalar koptu. Tutup canıma sokasım ve hiç ordan çıkarmayasım geldi.
Bir hıçkırık ile beraber kollarını boynuma doladı. Boşta kalan ellerimi ince beline sardım ve kollarımda küçücük kalan Güzel Kadın'a sarıldım. Yağmur çok hızlanmıştı ve bardaktan boşalırcasına üzerimize yağıyordu. Hasta olmaması için eve gitmemiz gerekliydi ama Deren'i nasıl sakinleştirip eve götürebileceğimi bilmiyordum. Ben kara kara düşünürken Deren boynuma gömdüğü yüzünü kaldırıp bana baktı.
"Beni buradan götürür müsün Çağkan, n'olur gidelim buradan."
"Tabii güzelim, sen iyisin değil mi?"Tekrar başını salladı ve biz mezarlıktan çıkıp yürümeye başladık. Taksi bulmamız gerekliydi zira eve gidene kadar ikimizin de pestili çıkacakmış gibi gözüküyordu.
Boş bir taksi bulduğumuz da kapıyı açtım ve Deren'in geçmesini bekledim. Ardından bende oturup adresi şöföre söyledim ve sessiz yolculuğumuz başlamış oldu.
Deren başını omzuma koyup koluma sarıldı. Yavaşca başımı başının üzerine koyarak huzurla gözlerimi kapattım. Bu kadın bana neler yapıyordu böyle?
Taksi yavaşca durduğunda eve geldiğimizi anladım ve yerimde doğruldum. Omzumda uyuyan Güzel Kadın'a baktım. Onu uyandırmak istemiyordum bu yüzden taksicinin vereceği tepkiyi umursamayıp ücreti ödedim ve Deren'i kucağıma aldım. Apartmanın girişindeyken kucağımda keyfi yerinde bir şekilde uyuyan kadının o güzel yüzüne baktım. Simsiyah o güzelim saçları aşağı doğru sarkıyordu ve bu durum her telini öpme isteği uyandırıyordu bende. Güzel dudakları ise ağlamaktan şişmişti.
Merdivenleri çıkarken uyanmaması için elim gelecek en yavaş şekilde ilerliyordum. Kapıda asılı olan çiçeğin arkasında ki anahtarı binbir zorukla aldım fakat kucağımda uyuyan bir melek varken kapıyı açmak daha zor olacak gibiydi.
En az beş deneme içinde kapıyı açamamıştım ve bir küfür mırıldanıp sabır dileyerek anahtarı deliğe tekrar soktum. Ve bu sefer başarmıştım!
Yatak odasına yönelip Deren'i yatağa yatırdım ve rahatsız olmasın diye en uzak köşeye uzandım. Kafam çok karışıktı. Deren'e karşı bu şekilde içimde birşeylerin olması çok saçmaydı. Sonuçta onu kaç gündür tanıyordum ki? Her ne olursa olsun ondan gelecek herşeye razıydım yinede. Çünkü böylesine yoğun bir duyguyu ilk defa tatmıştım. Kim bilir belki de aşk dedikleri buydu..
--
Yavaşca gözlerimi açtığımda kulağımın dibinde sıcak bir nefes ve belimde ince bir kol vardı. Haraket etmeyerek sadece bekledim. Bir kaç dakika sonra Deren'in fısıltılı sesini duydum.
"Çağkan.."
"Sen hep benimle.. kal."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL KADIN.
RomansaSabah aniden kalkarak yan tarafıma baktım fakat yoktu. Kafamı pencereye çevirdim ve bakakaldım, hayali bir parmağın bıraktığı yazıya pencere camının buğusuna "HOŞÇAKAL"...