Multimedia = Bilge
****
Göz kapaklarımı yavaş yavaş araladım. Ama gözüme gelen yoğun ışıktan dolayı tekrar kapatmak zorunda kaldım.
Nerede olduğuma anlamak için yine aynı yavaşlıkta gözlerimi araladım. Bu sefer yoğun ışığın yerine loş bir ışık vardı. Gözlerimi tamamen araladığımda beni süzen benim yaşıtlarım da bir kız dikkatle bana bakıyordu. Işıktan rahatsız olduğumu anlamıştı sanırım
Yattığım yerden hafif doğrulmaya çalıştım, fakat karın bölgemde hissettiğim keskin acıyla yüzümü buruşturdum. Bana bakan kız hızla yanıma geldi. Aynı zamanda elim sızıyı hissettiğim bölgeye gitmişti.
"kendini nasıl hissediyorsun " diye sordu hiç tanımadığım kız
" su" diyebildim. Konuşmak için su içmeye ihtiyacım vardı. Kızın desteğiyle içtiğim sudan sonra konuşmaya hazırdım.
"Ağrın var mı?" sesinde merak yoktu aksine o kadar soğuk bir şekilde sormuştu ki bu 'sen nereden çıktın' demenin başka bir yoluydu galiba
"Biraz" dedim. Güçlü olduğum yalanını söyleyemezdim. Yalan söylemeyi hiç sevmezdim zaten ilk yalanımı sırf Su korkmasın diye söylemiştim.
Kız kafasını anladığı belirten bir şekilde salladı."Aç mısın?" diye bıkkınlıkla sordu.Ses vermeyince ne zaman oturduğunu bile farketmediğim koltuktan kalkerken kısa bir bakış attı. Aklım tamamen Sudaydı. Kız tam kapıdan çıkacakken hızla "Sen kimsin?..." dedim.sorusunu hiçe sayarak "ne zamandır buradayım" diyebildim zorlukla ,Sanki aramızda daha önce hiç bilinmeyen soru sormaca oyunu oynuyorduk.
Olduğu yerde dönüp bedenini bana döndürdü,
"3 gündür uyuyorsun karnında kocaman bir bıçak yarası var. Vücudunun çoğu yerinde de hatırı sayılır pek çok morluk buraya nasıl geldin bilmiyorum kapının önüne yığılmıştın." dedi. Tam kapıdan çıkmak üzereydi ki omzunun üstünden bir bakış attı. " Adım Bilge" diyerek kapıyı kapatarak odadan çıktı.Demek ki ışığı yanan dağ evi burasıydı.
Karnımdaki bıçak yarası ne kadar ağrısada yatakta doğrulmaya çalıştım.Vücudum da acıya direnen savaşçılarım izne ayrılmış gibi her yerim ağrıyordu. Sırtımı yatak başlığına dayayarak oturdum. En son iki adam tarafından depoya götürülmüştüm. Sonrasını hatırlamak için kafamı duvara yaslayarak gözlerimi kapadım...
°°°
Bilincim yarı açık hissettiğim şey soğuktu...
Oturttulduğum sandalye eski olduğunu belirten sesler çıkarıyordu.
Kırılması an meselesiydi.Adım sesleri duyduğum da gözlerimi araladım. Adım sesleri yaklaşıyordu. Ellerimi hareket ettirmeye çalıştığımda arkadan bağlı olduklarını farkettim. Ellerinde sopayla giren adamlara baktım.
Cidden sopayla döverek mi korkutacaklardı !
İçlerinden biri gelerek çenemi tutarak ona bakmamı sağladı. Son bir kaç saattir gördüğüm kişilerden sadece birisini tanıyordum. Onuda nerede gördüğümü tam hatırlayamasamda gördüğüme emindim. Bunlarda kesin özel eğitmenlerdi.
Hızla gelen tokatla başım sağa yattı. Ağzıma dolan kanı gitmesi için tükürdüm. Tokat beni kendime getirmişti. Her ne kadar kulağımdaki uğultu gitmesede şuanda iyiydim.
Etrafıma kısa bakışlar attığımda depo olduğunu anlamak zor değildi. Soğuk ve duvarları örümcek ağlarıyla kaplı bir depoydu.
İçeri sopayla giren iki adam kapıya yakın bir yerde hatırı sayılacak büyüklükte sopalarla bekliyorlardı. Depoda bulunan pencereden günün son ışıkları bulunduğumuz yeri aydınlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU PERİSİ
Teen Fiction"Gece'nin karanlığını aydınlatan bir peri.." ### " Sen kimsin?" diye ilk soruyu soran o olmuştu. Aslında ne kadar küçük gözüksede akılca büyük birine benziyordu. Daha cevap vermeden " seni içeri girerken gördüm. Sende mi kötü abilerdensin?" diye so...