Hani bazen nefes alırsınız ama beyninize oksijenin girmediğini hissedersiniz ya işte şuan tam olarakta bu durumdaydım.
Asrın'ın seslenmelerine cevap veremiyordum.
Haraket edemiyordum. Olduğum yerde kitlenmiştim bildiğiniz kitlenmek...Ne demek Su yok!
Düşünceler yine beynimi istila ederken yapabildiğim tek şey birisinin beni çekiştirmesine izin vermekti.
Çekiştireni bile fark edememiştim Bilge gücünün yettiği şekilde beni çekiştiriyordu. Biran durmasıyla tökezledim.
"Gece kendine gel! "ardından gelen sert bir tokat...
Ayaklarımı haraket ettirmeyi başardığım da geldiğim koridordan hızla çıktım. Karanlık olağanca asaletiyle karşımdaydı. Kendimi zorlukla arka koltuğa attığımda sesli bir nefes verdim. 18 yaşındaydım fakat 70 li amcalar gibi her yerim ağrıyordu. Gözlerimi kapatarak kafamın içindeki sesleri susturmaya çalıştım.
"Su öldü! "
Hayır, hayır Allah'ım ne olur ona birşey olmasın. Yalvarırım...
" İyi misin? "dedi. Asrın
Sanki iyi olmadığım dışarıdan belli olmuyordu. Kafamı iki yana salladım. Değildim Su yanımda olmadan da iyi olmayacaktım.
Eve geldiğimizde ilk Asrın'ın inmesini bekledim. Bilge bizimle birlikte gelmemişti. Arabadan inerken bacaklarım beni daha fazla taşıyamamasından dolayı tam düşecekken Asrın'ın tutmasıyla yeri öpmekten son anda kurtuldum.
Bir eli omzunun üstünden kolumu tutarken diğer eliyle de belimden destek veriyordu. Şuan Ondan yardım almak istediğim en son şeydi fakat bırakmasıylada da yere yapışacağımı biliyordum. O yüzden hiç ses çıkarmadan beni yatağa taşımasına izin verdim.
Uyumak istiyordum ve olanları unutmak. Fakat olmuyordu. Kafamın içinde ki kemirgenler izin vermiyordu. Düşüncelerim sanki kulaklarımda yankılanıyordu.
"Su öldü! "
Ayakkabılarım çıkartılıp üstüme battaniye örtüldüğünde ses çıkaramadım. Yorgundum. Fazla yorgun...
Uyumak istiyordum. Sadece uyumak ama düşünceler buna izin vermiyordu. Küçük bir çocuk gibi ağlamak istiyordum. Saatlerce ağlamak herşeyin gözyaşımla akıp gideceğini düşünmek istiyordum.
Aklımda ki kemirgenler buna izin vermiyordu işte.
Yanlız düşüncelerim de sadece ağır basanı yankılanıyordu."Su öldü! "
Hayır diyordu. Kalbim yaşadığını hissediyordum. Ama neden yoktu. Neden orada değildi. Neden neden neden..
" Gece... "
Cevap vermedim. Konuşmak istemiyordum. Sabah uyandığımda Su'yu kavuşacağımı düşünüyordum. Peki ya şimdi Öldüğünü...
" Ağrın var mı? "
Kafamı salladım. Gözlerimi açmamıştım. Açarsam biriken gözyaşları tane tane akardı.
Elimle kalbimi işaret ettim.
Acıyordu. Çok acıyordu. Ölüm düşüncesi bu kadar acıtırken... Ya Ölüm acısı ne kadar acıtacaktı.
Kolumda hissettiğim uyuşuklukla koluma baktım. İğne..
Daha birşey demeden
"Sadece rahat uyuman için" dedi.
Göz kapaklarım yavaş yavaş ağırlaşırlen
"O ölmüşmüdür?"
"Hayır kardeşim, o yaşıyordur. " dedi.
En son hatırladığımda buydu zaten....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU PERİSİ
Teen Fiction"Gece'nin karanlığını aydınlatan bir peri.." ### " Sen kimsin?" diye ilk soruyu soran o olmuştu. Aslında ne kadar küçük gözüksede akılca büyük birine benziyordu. Daha cevap vermeden " seni içeri girerken gördüm. Sende mi kötü abilerdensin?" diye so...