Seni Uykucu Abi

222 25 2
                                    

Öpücük, öpücük, öpücük

"Abi... " öpücük
"artık... " öpücük
"uyan... " öpücük

Yanağımdaki hafif baskı ve duyduklarım günler sonra ilk kez kendimi rahat hissetmemi sağlıyordu.
Kısık gözlerimin arasından tepemde dikilmiş koca gülümsemesiyle bana bakan Su ya baktım. Gördüklerime inanmıyormuşcasına gözlerimi kırpıştırdım.

"Seni uykucu abi "

Sesi hayal olamayacak kadar neşeli geliyordu.

Ben tepki vermeyince kaşlarını çattı. Dudağındaki ufacık yarayla bana bakan Su gerçekti.

Oluşan kocaman gülümsemeyle karnımın üzerinde kaşlarını çatmış Güzeller güzeli Su Perim'e sarıldım. Ani hareketimden biraz korksada sıkıca sarılmıştı. Çok çabuk uzayan ama yine de kısa olan saçlarına defalarca öpücük kondurdum. İlk günkü gibi şeftali aromalı kokmuyordu.

"Günaydın Gece Abi"

"Günaydın Peri'm "

İkimizde mutlu görünüyorduk en ufak yorgunluğum kalmamıştı. Hatta saatlerce Su ile koşup oynayabileceğim enerjiye sahip gibiydim.

" Nasılsın? " dedim. Ama içten içe kötü olduğunu bilmek kötüydü fazla kötü... Küçücük yaşında neler görmüştü.

İyi olduğunu göstermek ister gibi kıkırdadı. "Bomba gibi "

"Sen nasılsın? " kül rengi gözleri beklentiyle bana bakıyordu.

İyi değildim. Taki o gelene kadar...
Sabah uyandığımdan beridir yüzümde olan gülümseme daha da genişledi.

" Sen buradasın ya ben de bomba gibiyim " dedim. Onun kullandığı tabiri kullanarak

Tıklatılan kapı dikkatimizi kapıya vermemizi sağladı. Gece yavaşça kapıyı açarak sadece kafasını uzatarak baktı. İkimizde de olan gülümsemeyi görmesi afallamasına neden oldu.

" Uyandırmak için gelmiştim, ama gördüğüm üzere erkencisiniz. Yüzünüzü yıkayında kahvaltıya gelin"
Annem hep mutluluğun bulaşıcı olduğunu söylerdi. Doğru bir söz olduğu Asrın'ın suratında da oluşan rahatlamışlık ve yukarı kıvrılan dudaklarından kanıtlanmış oldu.

Kucağımdan inerek yan tarafa geçti. Kapıya yürürken bana da gelmem için bakışlar attı. Acıktığı 'kahvaltı' kelimesini duyduğunda gözlerinde ki parlamadan anlamıştım.

Ayaklarımı yataktan sallandırarak oturdum. Kasılan karnım yarayı hatırlatıyordu, Su az önce karnımın üzerinde oturuyordu fakat bunu dikkat edemeyecek kadar mutlu ve şaşıkındım.

Odanın kapısını aralayarak mutfağın olduğu kapıya yöneldim. Asrın birşeyler anlatıyordu. Su ve Bilge de kıkırdıyorlardı. Kapıda dikilmiş gülen suratları izlerken belli belirsiz dudaklarım yukarı kıvrılmıştı. Beni ilk farkeden Su olmuştu.

"Abi gelsene " dedi yanındaki boş sandalyeyi göstererek hızlıca gösterdiği yere oturarak tabağıma bir kaç kahvaltılık birşeyler aldım. Artık rahat bir kahvaltı yapabilirdim.

Kahvaltı boyunca Asrın birşeyler anlatmıştı. Ama onu dinlemediğimi bildiğini biliyordum. Sabırla önündeki zeytini çatalın batırmaya çalışan Perimi izliyordum. En sonun batıramayacağını anlamış olmalı ki çatalı bırakarak eliyle azına attı. Ağzımdan kaçan kahkahaya engel olamamıştım. Bilge ve Asrın'ın şaşkın suratlarına bakıp kahkaha atma isteğim arttı ama dudaklarımı birbirine bastırarak bunu engelledim. Su da beni güldürdüğü için mutlu olmuş bir ifadeyle yemeğine geri döndü.

Herkes kahvaltısını bitirdiğinde Bilge sofrayı toplarken Su da kendi çapında yardım ediyordu. İşlerinin bitmesi uzun süreceğe benzediği için odama girip yatağa uzandım.

Başka bir şehire yerleşmemiz gerekiyordu. Adamların bizi aramayı bırakmayacağını biliyordum. İkimizi de tehlikeye atamazdım. Hiç istemesem de Asrın dan biraz borç alır küçük bir ev tutardım. Çalışmaya başlayınca da öderdim. Üniversitesi sınavına hazırlanır güzel bir üniversite tutturdum. Meslek sahibi oldum mu işler yoluna girerdi. Bu konuyu en kısa zaman da Asrınla konuşmalıydım.

Sofrayı toplama işleri bittiğinde Su güzel gülümsemesiyle odaya girmişti. Kıyafetleride farklıydı. Turuncunun en parlak tonunda bir elbise giymişti. Kısa saçlarıda küçük tokalarla tutturulmuştu.

"Güzel bir Peri gördüm sanki " dedim. Yattığım yerden doğrulurken koşa koşa boynuma atlaması karnımın kasılmasına neden olmuştu. Yüzümü görmediği için buruşturduğum yüzümüde görmemişti ve yaralı olduğumu anlamamıştı.

Gün içerisinde çok fazla haraket etmeden oynayabileceğimiz bütün oyunları oynamıştık. Yorgunluktan uyuya kaldığında yatağa yatırdım. Asrın ile konuşmam için fırsatım olmuştu. Mutfaktan sesler gelmiyordu. Odasında olmalıydı. Direk odasına girerken gördüğüm manzarayla hızla kapıyı geri kapattım. İlk böyle bir ana şahit oluyordum. Bu biraz utanmama neden olmuştu. Kafamı kaşıyarak soğuk bir su içmek için mutfağa gittim. Oldukça konforlu olan sandalyeye oturdum.

Asrın mutfağa girdiğinde yüzüne bakmadım. Onlar yapmıştı. Ben utanıyordum.

"Birşey mi oldu? "

Yüz ifademi oldukça sert tutmaya çalışarak yüzüne baktım.

" içeri giren Su da olabilirdi. "dedim en duygudan yoksun sesimle

Mahçup bir sesle "Şey... Yani o uyuyordu. Düşünemedim." dedi.

"Her neyse bidahakine dikkatli olun. Başka bir konu hakkında konuşmalıyız. "

Karşımdaki sandalyeye otururken onunda gerildiğini anladım.

" En kısa zaman da bu şehri terk etmemiz gerekiyor. Ve şey... Bana biraz borç verebilir misin diye soracaktım. " bunu söylemenin bu kadar zor olabileceğini tahmin etmemiştim.

Kahkaha atmaya başlarken kaşlarımı çattım. Bunun neresi komikti. Attığı kahkaha hala devam ederken elimde daha tam bitirmediğim suyu yüzüne serptiğimde kahkahası durmuş irileşmiş gözlerle bana bakıyordu.

"Yeter artık " dedim omuzlarımı silkerek.

Yüzünü tişörtünün eteklerine sildi.

" Adam zengin bir de borç istiyor. "

" Ne? " çatık kaşlarımı sanki mümkünmüş gibi daha da çattım. Ne saçmalıyorsa

" Zenginsin abicim zengin "

" Ne saçmaladığından bahsedecek misin yoksa zor mu kullanayım. "

" 18 yaşını doldurduğun için annenin ve babanın şirketteki bütün hisseleri sana kaldı. Bir mahkeme ile bütün hisseleri kendi hesabına aktarabilirsin bide baban... O vefat etti. "

" Ha? "

" Başın sağolsun "

Mutfaktan çıkıp giderek beni yanlız bıraktı. Şu son dakikalarda öğrendiğim bilgileri sindirmeye çalıştım.

'Babam ölmüştü.'

'Zengindim.'

Herkese selamlar...
Hayalet okuyucular sizlerede selamlar (:

SU PERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin