Lanet Olası İsim

354 33 1
                                    

Dün bütün günümü Su'yu düşünerek geçirmiştim. Tek amacım vardı oda en kısa zaman da onu bulmaktı. Karnımdaki yara ve morluklardan dolayı hareket etme yeteneğim oldukça kısıtlıydı. Bu yüzden en kısa yoldan iyileşmeye bakıyordum.

Karşı duvarda asılı olan saate baktım 5'e 5 vardı. Gece uyuyamamanın verdiği bitkinlikle yüzümü yıkamak için yataktan doğruldum. Odadan çıkarken banyonun hangi kapı olabileceğini düşünmem gerekiyordu. Çünkü karşımda 4 kapı vardı. Biri Bilege'nin odası olmalıydı. Herhangi bir yanlış anlaşılmaya neden olmamak için yüzümü yıkama işini sonraya erteleyerek yatağa geri döndüm.

Gözlerimde uykusuzluktan oluşan batma hissinin gitmesi için uyumaya çalıştım. Hem karnımdaki ağrıdan hemde kollarımda hafif oluşan yanıklardan dolayı uyumam zordu.

Ağrılarımı unutarak kapının çıkardığı sese odaklandım. Evde bizden başka kimse yoksa ses çıkaran Bilge olmalıydı.
Az sonra yaklaşan sesten dolayı ustası olduğum uyuma numarasını yaptım. Kapı yavaştan açılırken nefes alışverişimi düzenledim. Tıpkı uyuyormuş gibi

Anlımda ve boynumda hissettiğim elle irkildim. Hızla gözlerimi açmamla oda korkmuş olmalı ki bir adım geriledi.

"Ne yapıyorsun?" sesim olduğundan sert çıkmıştı. Sert çıktığım için pişman olsamda daha yeni yeni sakin kalmaya çabaladığım için kendime hak verdim.

"Ateşin var mı yok mu onu kontrol ediyorum." dedi. Sert çıkışımı umursamadığı verdiği soğuk cevaptan belli oluyordu.

"Neden bakma gereği duydun?"

"Uyurken genelde ateşin hep yüksekti. Düşürmek de baya zor oluyordu. "

Genelde insanlar kim ile kavga ettin,yada akşam akşam dağ başında ne işin var gibi sorular sorardı. Hatta bazıları başına iş almamak için yardım bile etmezdi. Ama bizim aramızda buna benzer hiçbir diyalog geçmemişti. Hatta adımı bile biliyor bana Su konusunda yardım edeceğinden bahsediyordu. Kimdi bu kız?

Her seferinde kalmaya zorlandığım yataktan kafamdaki soruların cevaplarını almak uğruna hızla doğruldum. Ani doğrulmam onu şaşırtmış olmalı ki gözleri hafiften açılmıştı. Eminim şaşırdığında gözlerinin irileştiğini bilmiyordur bile

"Sorularım var... " Cevap vermeden kafasıyla onayladığında devam ettim.

"Adımı nerede biliyorsun?"

"Kapını önünde bulduğumda yarı baygındın o arada ben sordum sende söyledin. "

" Peki, Su onu nasıl öğrendin kesin onuda ben söylemişimdir. Hem sen o gün Tehlike Odasındaydın kimsin sen" alayla çıkan sesim o günü hatırlayınca tıslama şeklinde çıkmıştı. Kız olmasaydı canımın acıması umrumda bile olmaz kavga etmeye başlardık. Çünkü o gün bana yardım etmemiş şimdi de gelmiş bu işte birlikte olduğumuzu söylüyordu.

Küçükken yan komşumuzun kızı motorumu kırdığı için saçını çekmiştim. O zaman annem kızlara el kaldırmanın kötü olduğunu söylemişti. Hiçbirşey yapmamamın sebebi annemin o zamanki konuşmasıydı.

"Bunu bilmene gerek yok sadece yanında olup sana yardım edeceğimi bilmen yeterli" sesindeki umursamazlık can sıkıcıydı.

Göz devirerek karşımda ki saate baktım. 6'yı çeyrek geçiyordu. Yavaşça yataktan kalktım.

"Banyo ne tarafta"

Kapıdan çıkarken onu takip ettim sondaki sağ kapıydı. İçeri girip soğuk suyu açarak yüzümü yıkadım. Soğuk beni kendime getiriyordu. Aynadaki yansımama baktım. Yüzüm içler acısıydı. Sol gözüm mosmor yüzümün birkaç yerinde kabuk tutmuş yaralar hafif kızarıklık kollarımında eksik yanı yoktu. Tişörtümü kaldırarak dehşet şekilde acıyan karnıma baktım. Kasıklarımın biraz üstünde bıçak yarası vardı. Sargılı olduğundan büyüklüğü anlaşılmıyordu. Geri kalan tarafları mor ve sarının dans etmesi gibi farklı tonlardaydı. Daha fazla bakmanın gereği yoktu. Kollarımı da hafif suyla yıkadıktan sonra süzülüp parmak uçlarımdan damlamalarına izin verdim.
Havluyla hafif kuruladıktan sonra bana ayrılan odaya girdim. Bu sefer yatağa gitmek yerine camın önünde bulunan koltuğa yöneldim. Oturduğum pozisyonla dışarısı çok net gözüküyordu. Hafif rüzgar esintisi havanın güzel olduğunun kanıtı gibiydi.

"Acıkmışsındır. " koltukta düz oturarak getirdiği kahvaltılıklara baktım. Aç olmam gerekiyordu. Çünkü doğru düzgün hiçbirşey yememiştim. Fakat aç hissetmiyordum. Yorgunluktan ve özlemden başka hiçbirşey hissetmiyordum. Suyu çok fazla özlemiştim. Bir haftada olsa sabahları gözümü açtığımda yeni uyandığını belli eden kısık gözleriyle bana bakmasını 'günaydın' ile gelen sabah öpücüğünü özlemiştim. Şimdiden...

Karşıma oturarak tüm odayı kokusuyla saran kahvesini eline aldı. Birkaç yudum içtikten sonra kahvaltılıklara yöneldi. Başımı geriye yaslayarak Bilgeyi incelemeye başladım. Neden bunu yaptığımı bilmiyordum. Ama dikkat çeken bir güzelliği vardı. Oldukça olgun göstersede yaşını tahmin etmek zordu. Benden küçük yada büyük olabilirdi. Hatta aynı yaşta olma ihtimalide vardı.

Suyun aksine siyah saçları vardı. Düzgün bir fiziğinin olması kendisine baktığını belli ediyordu.

Birşeyler yemediğimi fark etmiş olmalı ki "Birşeyler ye!" gözlerimi kısarak baktım. Bana emir mi veriyordu? Hiç umursamadan yerini öğrendiğim banyoya girdim. Ellerimi ve yüzümü soğuk su ile yıkadım. Artık şu yorgunluk hissinin Biran evvel geçmesini istiyordum. Çünkü berbat bir histi...

Suyun ferahlatıcı hissinin gitmemesi için kollarımı havluyla yarım yamalak kuruladıktan sonra odaya yöneldim.

Başımın dönmesi ile son anda kapının koluna tutunarak destek aldım. Ağır hareketle kapının kolunu aşağı indirirken baş dönme hissinin ne kadar kötü bir hal olduğunu düşündüm. Sanki Dünya halay çekiyormuş gibi yerinde durmuyordu.

Bilge'nin yardımıyla yatağa oturdum. Baş ağrısı kendini yeterince belli ediyordu. Bide bu neler oluyor böyle...

"Artık birşeyler yemelisin Gece zaten yaralısın"

"istemiyorum. " gözlerimi kapadım. Belki uyursam bu ağrılarda geçerdi. Kendimi uyumaya zorlasam da sanki beynimi karıncalar istila etmiş gibiydi. Bilge'den ağrı kesici almak için odadan çıktım. Sesin geldiği yere yöneldiğim de bir erkeğin konuşmasını duydum.

" o iyi mi?" kimden bahsediyor?

" evet, Asrın o iyi git artık yakalanmak mı istiyorsun. " endişeli sesi kiminle konuştuğunu daha çok merak etmeme sebep oluyordu.

" Tamam gidiyorum. Kendine dikkat et ona iyi bak bir sıkıntı olursa ararsın, "

" Tamam" kısa bir sessizliğin ardından kapı kapanma sesi duyuldu. Hemen kendimi banyoya attım. Bu konuşmada neydi böyle? Asrın kimse nefret edilecek bir adı vardı. O Lanet olası çocuğun adı da Asrındı.

Yangını o çıkarttığı halde korkudan suçu benim üstüme atan benim o eve gitmeme neden olan çocuk
En önemlisi ve hayatım boyunca unutamayacağım annemin ölmesine sebep olan 8 yaşında annesiz kalmama neden olan çocuk... Asrın Uysal

Bölüm nasıldı beğenenler lütfen yorumda belirtin :) :) iyi tatiller

SU PERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin