Doğan: Bugün çok güzeldi.
Doğan: Umarım en yakın zamanda tekrarlarız.
Doğan: Fotoğrafımızdan gözlerimi alamıyorum.
Siz: Zibilyon tane hediyen için öncelikle teşekkür ederim
Siz: Ama bir daha bu kadar şey alırsan seninle konuşmam Doğan
Siz: 70 TANE KİTAP ALMIŞSIN YA
Doğan: Seni mutlu etti mi bu?
Siz: Tabi ki etti ama çok fazla
Doğan: Senin dudakların iki yana kıvrıldıysa miktarı önemli değil Hira
Siz: Ben sana sadece 4 tane kitap aldım Doğan, sen mutlu oldun mu?
Doğan: Fazlasıyla
Siz: Bak, demek ki neymiş abartmaya gerek yokmuş.
Doğan: Acaba bende mi seni her an göreceğim bir ekran alsam
Siz: Ne alaka?
Doğan: Sana gönderdiğimden beri alet bir kere kapanmamış, o alaka dsfdsfhj
Siz: Seni merak ediyor olamaz mıyım?
Doğan: Ol tabi güzelim, bu beni fazlasıyla mutlu eder.
Siz: Hem üzerindeki hırkayı çok beğendim, markasını söylesene bana
Konuyu daha hızlı ve daha saçma değiştiremezdim evet...
Doğan: Annem dikti bunu, hazır değil.
Doğan: İstersen söyleyeyim sana da diksin.
Tebessümüm mesajla burkulurken derin bir nefes aldım. Konu her aileden açıldığında bu şekilde olmam çok büyük bir haksızlıktı.
Herkesin ailesi benim sahip olamadığım kişiler gibi değildi. Ama bu bende asla kabuk tutmayan bir yaraydı, her defasında kanıyordu.
Siz: Yok yok sağ ol.
Siz: Teşekkür ederim.
Siz: Ben artık uyusam iyi olur, çok yoruldum.
Doğan: Güzelim saat daha dokuz, bir şey mi oldu?
Bakışlarım yanımda duran ekrana döndü. Kaşları çatılmış ve ne olduğunu anlamak ister gibi bakıyordu.
Siz: Bir şey yok, sadece yürüyünce yoruldum
Siz: Uykum geldi
Doğan: Tamamdır güzelim
Doğan: İyi geceler o zaman
Doğan: Benim işim var, uyumam iki saati bulur
Siz: Kolay gelsin, iyi geceler.
Telefonu kenara koyup yatak odama geçtim. Bu kadar güçsüz olduğum için kendimi bir ucube gibi hissediyordum.
"Aş artık be! İstenmedin, siktir olup gittiler anlasana! Bebek gibi kim aile dese ağlamaya başlıyorsun!"
Yaşlarım bir anda yanaklarımdan süzülmeye başladığından yüzümü yastığa gömdüm. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
Hayatımın her anında o kadar ihtiyaç duymuştum ki varlıklarına, bu yaşıma gelsem de hala o boşluğu dolduramıyordum. Elimde değildi işte, yapamıyordum.
Hala yanımda duran ekrana bakışlarım döndüğünde Doğan değil beyaz üzerinde 'seni seviyorum' yazan bir kağıt gözüküyordu. Parmaklarımı hafifçe üzerinde gezdirdim. Bana iyi geliyordu, onunla konuşurken sadece gülmek geliyordu içimden.
Ağlamanın vermiş olduğu mayışıklık beni iyice uykuya doğru iterken gözlerim kapanmaya başlamıştı. Her ne kadar uyusam da bütün gece resmen zihnim uyumamış ve beni inanılmaz bir ağrı ile uyandırmıştı.
Hapımı içip tekrar yatmak için yorganımı örtündüğüm sırada kapı çaldığından oflayarak ayaklandım.
"Bir rahat bırakın sabah sabah ya!"
Kapının ardından ses gelmezken kulpunu tutup açtım.
Yüzündeki kocaman gülümseme anında kaybolan Doğan bir anda içeriye adımladı.
"Ne oldu Hira? İyi misin sen? Yüzün kireç gibi duruyor."
Uykunun verdiği sersemlik ile başımı iki yana salladım.
"İyiyim, sadece yorgunluk Doğan."
Kolumu tutup beni koltuğa yönlendirdi. Yüzünü eğmiş hala yüzümü kontrol ediyordu.
"Bir eczaneye gidelim mi? Ya da doktora? İyi gözükmüyorsun sen?"
Yanıma oturduğunda sağ kolunu kaldırıp başımı göğsüne yasladım.
"Doktora gitmek falan istemiyorum."
Gözlerimi sıkıca yumdum.
"Babam hiç yapmadı, sen biraz daha uyumam için saçlarımla oynar mısın Doğan?"
🖱🖱🖱
Ve asıl Yanlış D' gümbür gümbür geliyor....
Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?
Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.
Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalııııın 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış D'/ Texting
HumorD': 'Sen kalbime denk gelen küçücük şey Ben kendini aşk sanan bir adam' Hira: Artık bakıyorum söz sana uyduğu anda yazıyorsun D': Gecenin üçünde al artık koynuna beni karam diyecek halim yoktu. Hira: Kıvırma D kıvırma, neler dinledim gece. İşine g...