uyandığım her gün, gözlerimi açtığım her gün bir ceza gibiydi
sürdürdüğüm bu varlığım bir tek yangınım gibiydi içimde suya muhtaç
ne ırmak, ne göl, ne bir deniz vardı söndürecek
öldürücü çöllerin lavlar kadar sıcak kumlarında yanıyorum gibiydiçektim ellerimi kemandan
açtım gözlerimi kamaşmasından
doldurdu kulaklarımı insanların ellerini çırpışı
doldurdu gözlerimi sahneye atılan güller ve ihtişamlarışeytan kadar günahkardım onun gözlerinde
tek günahım yaşamaktı belki de
suçlamalarının verdiği ağır yükü taşıyordum sırtımda
yaralarımın derinliğini görüyordum bu kanlardagün ışığının ihtişamlı renkleri kadar mutluydum
her şeyi gören gözün ellerini seziyordum sırtımda
arkamdaki herkesin güven ışığıyla adeta
aydınlanıyordum
hem ellerim hem de gözlerim kalmıyordu karanlıktaellerimden zorla aldığı kaderim,
onu yok etmeliydim
apartmanın tepesinden görünüyordu insanlar birer karıncabasamaklarını zorla tırmanarak kazandığım bu kaderim,
onu tamamlamalıydım
gökyüzünden düşen acı dolu yürek, görünüyordu adeta bir karınca
ŞİMDİ OKUDUĞUN
souls' requiem
Poésiegömdüm vicdan azabımı toprakla birlikte, değildi benim noksanlığım amansız kaderim