tek gözlü canavarın hükmü bitmeyen asırlar gibiydi
kanatlarının gözleri onun gözleriydi
diyarlarda süzülen kanatlar onun kanatlarıydıbekliyordu sonunu simsiyah tüyler, simsiyah gözler
bekliyordu sonunu simsiyah kuyruklar, simsiyah kanatlardünya ağacının yeni yeşeren dalları, yeni yeşeren ruhları
zamanlarının gelmesini bekliyorlardı;
kilitli kafeslerinden kurtulmak,
kanatlarını özgürlüğe açmak içinhimayesinde çalışırlardı onlar; sırları açığa çıkarırlardı,
zincire vurulmuş kanatlarıyla uçarak
vazifelerine uyarlardı; uymak zorundalardı
yoksa ebedi ateşin kıvılcımları tutuştururdu ruhlarınıgeçip giderken yollardan, dağlardan, tepelerden, ovalardan;
kurtarıcılarının arayışı için uçuyorlardı
sonsuz diyarların uçsuz bucaksız güzellikleri etmiyordu,
etmiyordu yardım kuzgunlarınagöründü bir gün iki nefer ağaçların arasından,
yüreğini dünyaya kapamış iki yabancı ruh;
boz ayı ve altın kurtkendi çizgisini koruyan boz ayı ve daima kendi türünü arayan altın kurt
yürekleriyle merhametlerini dünyaya açtıkları zaman gelmiş geçmişti bile
kuzgunlarla yolları kesişmişti
zincirlerini kırıp, özgürlüğün kapılarını açmışlardı onlara çoktan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
souls' requiem
Poesiagömdüm vicdan azabımı toprakla birlikte, değildi benim noksanlığım amansız kaderim