Hellüü, ayrıntıları kaçırmamak için Harry ve Myron'ın arasında geçenleri atlamamanızı öneririm
Güzel yorumlarınız için de çok teşekkür ederim, çoğunlukla tek tek cevap veremiyorum ama hepinizi okuyor ve sevgiyle kucaklıyorum, iyi ki varsınız... Yorumlarınızı gördükçe daha bir heves ve istekle yazıyorum
Ve Louis'nin bu vaziyet-ül şemaline aşık olduğumu artık biliyorsunuz, çok güzel değil mi😻
Hava alma saati geldiğinde, koğuş alanı çoğunlukla boş olurdu.
Mahkûmlar bu kapalı dört duvar arasında kalmaktansa, elbette açık alandaki dört duvar arasında kalmayı ve mavi gökyüzüne bakabilmeyi daha uygun bulurdu. Yalnızca Myron ve onun yaşıtındakiler bazen dinlenmeyi tercih edebilirdi.
Boris ve Otis sigara içmek için avluya çıkmıştı. Hava alma saatlerini hiç kaçırmazlardı, çünkü bu basık ortamdaki en büyük keyiflerinin sigara içmek olduğunu söylüyorlardı ve bazen bahislerden kazandıkları sigaraları art arda içerlerdi. Hapishanedeki en masum kötülük belki de sigaraydı.
Ben ise, hava alma saatinde koğuştaki hücremde, yüz beşinci şınavımı çekerken saç diplerimden akan birkaç damla terin yerde bıraktığı ize bakıyordum. Yukarıdan aşağıya inmeye çalıştıkça sırt ve karın kaslarımın acıdığını hissedebiliyordum. Altı aydan daha uzun süren dava süreci sebebiyle dövüşü ve antrenmanları askıya aldığım için vücudum eskisi kadar formda değildi. Yüzüncü şınavımda yeni yeni kalp atışlarım hızlanırken şimdi bedenimde büyük bir yozlaşmışlık vardı.
Yüz ellinci şınavda durup birkaç soğuma hareketi yaptım ve orta masalardan birine oturup kendime klasik, sütlü çay doldurdum. Formda kalmak için pek etkili bir yöntem olmasa da alabildiğim farklı besinlerden biri olduğu için ses çıkarma hakkını kendimde bulamıyordum.
Bu hafta benim için anlamadığım derecede hızlı geçmişti, çünkü hiç beklemediğim iyi bir arkadaş grubuyla vakit geçirecek kadar şanslıydım aslında. Ancak yine de, hapiste olduğum gerçeğini hâlâ idrak etmekte güçlük çekiyor, dışarıdayken asla buraya düşmem diye düşündüğüm bir durumu yaşıyor olmanın huzursuzluğuyla kavruluyordum. Biri öldüğünde ilk birkaç gün veya hafta, o kişinin ölmediğini hissederek yaşayabilirdik. İşte ben de bu durumdaydım. Buradaydım ama hâlâ idrak edemiyordum; şaka gibi geliyordu. Çok huzursuzdum.
Omzumda hissettiğim elle başımı kaldırdım. Myron sıcak gülüşüyle gözlerini kırpıp karşıma oturdu. "Dalgın görünüyorsun."
"Bunu hep yaşıyor olduğumu sanıyorum." dedim.
"Bir boksöre göre fazla dalgınlık iyi değildir diye düşünüyorum."
İstemeden gülüp, "Evet," diye mırıldandım. "İyi değildir. Ama artık bir önemi kalmadı."
"Sen hâlâ bir boksörsün, evlat. Sadece, buradan ayrıldığında eskisi kadar masum olmayacaksın."
Bakışlarımı bardağıma eğip ağız kısmıyla oynarken, "Liseye dönüp toy bir delikanlı olmayı tercih ederdim," diye mırıldandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fighter's Feelings | Larry ✔️
FanficBir gün, başınıza gelmemesini umduğunuz şeyler yaşamaktan kaçınamayabilirsiniz. O zaman, kendinizi hiç istemediğiniz uç bir noktada bulurdunuz. Ben, lisanslı dövüşçü, Harry Styles. Yanlış bir hamle yapmamın bedelini hapse düşerek ödemem gerekiyor. D...