Bir önceki bölümü kaçırmayın, double update yaptım 🖐
--
Bize verilen kışlık montlara sarılmış, avluda vakit geçiriyorduk. Kapalı salon küçük olduğundan orada koşamıyorduk, dolayısıyla dış avluda koşum gerçekleşiyordu. Aslında başka zamana erteleyebileceğimi söylemiştim ama öğrencilerim epey istekli olduğundan gardiyandan rica etmiştik, onlar da kabul etmişti.
Ondan fazla öğrencim karla kaplı bu avluda ikişer sıra hâlinde tempolu koşarken, arkalarda kalan Louis, tüm zorluklara ve geri kalmışlığına rağmen koşmaya devam ediyordu.
Kaşları çatık, nefesleri düzenli ama tüm bu kış ayına rağmen terlemiş hâlde işini yerine getirmek için çabalıyordu. Aslında biliyordum, istediği şey sadece koşmak değil, benimle durmaktı. Ancak bir sorun vardı: şubat ayını yarılamıştık ve benim dava sürecim çoktan başlamış, hatta iyiye gidiyor hâldeydi.
Louis bunu biliyordu. Davam hakkında konuşmak istediğimde yanımdan ayrılan tek kişi olurdu. Koğuşun benimle en ilgisiz insanı bile anlattıklarımı dinlerken, o dinlemek istemiyordu.
Sorun benim mutluluğumu istememesi değildi; buradan gidecek olmamdan ölesiye korkuyor ve üzülüyordu.
Ertesi günlerde de farklı bir şeyler olmadı. Louis daima benim yanımda duruyor, dövüş tekniklerini kapmak için çabalıyor, yemekhanede âdeta vücudumun yan tarafına yapışarak yemek yiyor, normalde korkmasına rağmen masa altından sıkıca elimi kavrıyor, her boş zamanımızda sevişmeyi kabul ediyor ve her buluştuğumuzda yüzüme öpücükler konduruyordu.
Vücudunda beliren hafif kaslardan dudaklarımla geçerek kendi izimi ona bırakmayı seviyordum. Buradan çıktığımda o izlerin hissi silinmeden kavuşacağımızı söylüyordum. Bana çoğunlukla tebessüm etmekle yetiniyordu.
Bir gün şöyle dedi: "Ben de seninle, sen hapishaneden çıkana dek daha fazla sevişeceğim, tadımı unutma ve her zaman beni bekle."
Sevişmemizin ona duyduğum sadakatte en ufak bir katkısı yoktu, ama yaşanmışlıklar ona bazı yaralar bıraktığından aramızdaki ilişkiye karşı algısı farklı olabilirdi. Sadece seviştiğim için onu yanımdan ayırmayabileceğimi düşünüyordu, ben de ona karşılık verdim:
"Sevişmek mi?" Alayla güldüm. "Oysa göbeğini öperken, asla okumayacağım kitapları bana heves içinde anlattığında kırışan burnunu keyifle izlerken, benden her utandığında kızaran yanaklarını öperken, üzerimde uykuya daldığında baş parmağımla kirpiklerini okşarken, sohbetimizdeki uyumu severken tek düşünebildiğim ne kadar şanslı olduğumdu. Haklısın Tomlinson, seni asla unutmayacak ve bir sonraki yaşamımızda da birlikte olabilmek için seni sabırla bekleyeceğim."
O gün yanakları yine kızardı, ben de yanaklarından öptüm. Gerçekten şanslı ve Louis'nin dediği gibi -belki de- iyi bir adamdım. Çünkü...
Davanın ertelendiği 3. mahkeme gününde hâkim tokmağını masaya geçirdi ve şöyle dedi: "Karar!... Davalı Harry Styles'ın toplanan delillerce suçsuz bulunduğu: bir yıla yakın süren hapis süresince kaybettiği maddi ve manevi hakkının, tazminat istemi sebebiyle Mike Morin tarafından ödenmesinin kesinleştiği: hapis süresinin de bertaraf edildiği kararına varılmıştır!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fighter's Feelings | Larry ✔️
FanficBir gün, başınıza gelmemesini umduğunuz şeyler yaşamaktan kaçınamayabilirsiniz. O zaman, kendinizi hiç istemediğiniz uç bir noktada bulurdunuz. Ben, lisanslı dövüşçü, Harry Styles. Yanlış bir hamle yapmamın bedelini hapse düşerek ödemem gerekiyor. D...