Lee Minho'dan
Sabah dünyanın en güzel kokusuyla gözlerimi araladım. Başımı biraz kaldırdığımda dudakları hafifçe aralanmış uyuyan Vien'i gördüm, fazlasıyla güzeldi.Eskiden bir güzellik algım olmadığını düşünürdüm, şimdilerde fikrim tamamen değişti. Benim güzellik algım Vien'di. Onun gözleri, dudakları, burnu...
Sayabileceğim, görebildiğim her noktası oluşturuyordu güzellik algımı.
Yavaşça yüzüne gelen saçlarını geriye attım, yerinde kıpırdanıp daha da sırnaştı bana.
Sanırım ona ev sahipliği yapma sırası bendeydi. Yavaşça doğrulup onun başını kendi göğsüme yasladım, uykusu çok ağırdı ama bu işime yarıyordu.
Yanımıza kıvrılmış uyuyan Soonie'ye bakıp gülümsedim. Göğsümde uyuyan Vien, yanına kıvrılmış Soonie, yan odada uyuyan Chan ve baştan aşağı yaralardan oluşan ben...
Sanırım şu an gerçek bir ailenin içindeyim, en azından ilk kez öyle hissediyorum.
Odadaki saate bakınca okul saatinin çoktan geçtiğini gördüm. Bu halde okula gitmek istemeyeceğimi tahmin etmişlerdi, etmeseler de gitmezdim zaten. Yine de benimle kalmaları çok iyi hissettirmişti.
Göğsümde huzurla uyuyan Vien, hayatıma nasıl girdiğini ne zaman girdiğini anlayamadığım kantindeki garip kız.
Okuldaki arkadaşlarıma da güveniyorum evet ama Chan dışında birine bu denli güvenmek, bir kadınla yakın olmak çok iyi hissettirmişti bana.
Bugüne kadar bana yaklaşmak isteyen çoğu kişiden -özellikle kadınlardan- uzak durdum. Güvenmiyordum çünkü, güvenmek de istemiyordum. Bir gün güvenimi kıracaklarını biliyordum çünkü.
Annem -hâlâ annem mi onu da bilmiyorum- yüzünden kadınlara karşı bir duvarım olduğunun farkındayım zaten, ama Vien bana ilk gülümsediği andan beri içim huzurla doluyor sanki. Bu kadar çabuk yakınlaşmamız ne kadar iyi bu da meçhul gerçi.
"Umarım sana olan güvenimi boşa çıkartmazsın Vien." yavaşça fısıldadıktan sonra başına ufak bir öpücük bıraktım.
Soonie gibi başını göğsüme sürttükten sonra yavaşça gözlerini araladığında güldüm, "Günaydın." başını kaldırıp kısık gözleriyle bana baktı, hafifçe gülümsedi. "Günaydın Minho."
Aniden gülümsemesi solup ikimize ve konumumuza baktı, aceleyle konuşmaya başladı, "Ya ben deli yatarım diyordum ama bu kadarını ben de beklemiyordum,çok özür dilerim gerçekten. Çok rahatsız ettim mi seni? Hâlâ davar gibi yatıyorum ya" deyip doğrulduğunda onu tutup geri göğsüme yatırdım.
"Hiç rahatsız etmiyorsun beni. Ayrıca uyuduğun gibiydin ben uyandığımda, kımıldamamıştın bile. Rahat et diye ben seni göğsüme yatırdım." cümlemin bitişiyle o güzel gülümsemesi tekrar gelmişti.
Yoon Vien güzeldi, hem de fazlasıyla güzeldi.
"Tamam o zaman, birazcık daha uyuyabilirim." Bana tekrar sokulduğunda gülümsedim, parmağıyla göğsüme küçük daireler çizmeye başladı.
Biraz oyalandıktan sonra konuşmaya başladı, "Teşekkür ederim Minho, arkadaş edinmemi sağladığın için, yanımda olduğun için, bir şeye ihtiyacım olduğunda sorabileceğim insanlarla beni tanıştırdığın için. Genel, hayatıma girdiğin için teşekkür ederim."
Kurduğu cümleler gülümsememi sağladı. Vien son bir ayda gerçekten arkadaş ve sosyallik konusunda çok fazla adım atabilmişti. Hatta Felix ve Jisung ile benim olmadığımdan daha da yakındı, e bir de Chan vardı tabii.