25. bölüm

191 14 41
                                    

Bakkala gittiğimizde Ahmet'in ilk söylediği şey.
" Ne kadar küçük"
"Hasan amca duymasın seni, bozulur."
"Ah tamam."
" Hem bakkal bu sonuçta,öyle market falan değil ki."
"Haklısın,eee nerde senin bu Hasan amcan."
"Hasan amca."
Diye seslendim arka odadan yanımıza geldi.
"Aa Helin kızım hoşgeldin."
"Hoş buldum amcacım,bu benim arkadaşım Ahmet ."
"Sen de hoş geldin oğlum."
"Teşekkür ederim efendim."
"Eee ne istersiniz?"
Ahmet ne isteyeceğine bakıp duruyordu ,ne alacağını bilmiyordu,hemen olaya ben el attım.
"İki dondurma,iki mısır cips ama içinden hediyeler çıkandan,ımmm bide kaynana dili."
Ben kaynana dili diyince Ahmet şaşkınlık içinde bana baktı.
"Kaynana dili mi?"
"Evet çok lezzetli beğeneceğine eminim,bak bizim bakkalın değerini bil,burada satılan abur cuburlar hiç bir yerde yok."
"Belli zaten ilk defa duydum kaynana dilini,ve hediyeli cips yemek için sabırsızlanıyorum."

Abur cuburlarımızı alıdık,son anda bir sakız da alıp.
"Helal et Hasan amca."
"Helal olsun."
Ahmet ile dışarı çıktıktan sonra ona hu sakız meselemi anlatmak istedim.
"Ben küçüklükten beridir her bakkala gelişimde Hasan amcadan bedava sakız alırım o bedava aldığım sakız bana ayrı bir tat verir."
"Hmmm anladım güzel bir anı."
"Aynen öyle. Eee öncelikle kaynana dilinden başlayalım istersen çok merak etmiştin."
"Evet çok iyi olur."
Birlikte kaynana dillerimizi açık yemeye başladık.
"Mmmm çok lezzetliymiş jelibon gibi ama üzerinde ki şeker çok yakışmış."
"Evet hatta ben küçükken önce şekerini emerdim sonra yerdim."
Kaynana dillerimiz bittikten sonra Ahmet eve gidelim'mi? Dedi.
Eve gittiğimizde annem bize çay falan demledi Mısır cipsleimiz ile birlikte yemeye koyulduk.
Dondurmalarımızı yolda gelmiştik zaten.
Onları da yedikten sonra Ahmet'e dönerek.
"Şehire mi girsek?"
"Olur."
Birlikte babamın arabasına bindik, arabayı ben kullanıyordum.
Birlikte Mardin'in çarşısına gittik, arabayı müsait bir yerde park ettim.

Birlikte çarşıyı gezmeye başladık,çok güzel bir yerde yaşıyorum doğrusu.
Ahmet ile birlikte yöresel kıyafetler satan bir dükkana gittik.
"Ne dersin Helin yöresel kıyafetler giyelim'mi?"
"Neden olmasın."
O erkeklere özel bir kıyafet aldı,ben ise kızlara özel.
İkimizde deneme kabinlerine girip kıyafetlerimizi giyip çıktık.
"Vay canına Helin çok güzel görünüyorsun."
"Sen de çok şıksın Ahmet."
Bir sürü fotoğraf çekindik birlikte,çok eğlendik halay bile çektik.
Sonra tekrar kabinlere dönerek kendi kıyafetlerimizi giyinip dükkandan çıktık.
Meydanda gezmeye devam ediyorduk ki yolda Melih ve karısını kol kola gezer iken gördük karşı karşıya geldik.
Birbirimizin gözlerinin içine baktık,Melih'in karısı ve Ahmet de bize bakıyorlardı Melih'in karısı orta boylu, siyah saçlı ,siyah gözlü,Allah için güzel bir kız .
Neyse ben de pardon diyip yoluma devam ettim.
Ama Melih'in karısı elimden tutup ikimize.
"Siz tanışıyor musunuz?"diye sordu.
"Hayır."
"Beni kandırmayın hastane de de şüphelendim,şimdi de iki dakika bakıştıktan sonra yolunuza devam ettiniz ben çocuk değilim anlarım."
Melih "o benim eski sevgilim o kadar, onu unuttum gitti karıcım, her halde kendisi benim ile uzun süre sonra karşılaşınca baka kaldı."
"Öylemi Melih unuttun mu beni."
"Tabiki unuttum düş yakamadan karşıma çıkma."
"Daha düne kadar seni seviyorum diyordun ne oldu?"
"Aaa saçmalığa bak sen kendin bana öyle diyordun beni rahatsız etme benim bir kızım ve karım var."
"Hanım efendi kocanıza sahip çıkın çıkmasın yoluma."
"Sizde benim kocamın karşısına çıkmayın."
Diyerek Melih'in elinden tutup uzaklaştılar.
Ahmet"Bu neydi şimdi hiçbir şey anlamadım,Melih seni sevdiğimden bahs ederken şimdi nasıl olur da öyle konuşur."
"Hiçbir şey anlamadım,neyse umurumda da da değil zaten.

Ahmet'e her ne kadar öyle desem de içim cız etmişti Melih'in söylediklerine karısının dedikleri çok ta umurumda değildi ama Melih beni çok kırdı.

ASKERİM...Sarıl Bana (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin