Bölüm 7

194 19 17
                                    

Neden kimse yorum yapmıyor? Herkes düz düz okuyor. Yorumlar, beğeniler bu şekilde az olursa yazmayı bırakmak zorunda kalacağım. Kimse emeklerimi görmüyor :(

ŞİMDİKİ ZAMAN

Tüm yaşadıklarım gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti. Ne yani, beni mi kandırmıştı konuştuğumuz tüm o zaman boyunca. Zihnimi daha fazla zorlamak istemiyordum. Zaten toplantıda odağımı toplayabilmek için yeterince zorlamıştım. Rimeli akmış makyajımı ve dağılmış üstüm başımı toparlayıp direkt evime gitmek istiyordum. Bir dakika daha onunla aynı bina içerisinde kalmaya tahammül edecek gücüm yoktu. Onun burada olduğunu bilmek, koskoca şirketin dar gelmesine sebep oluyordu.

Kendimi toparladığıma ikna olduktan sonra hızla koridora çıktım. Topuk seslerim boş koridorda yankılanıyordu. Sanırım herkes öğlen molasına çıkmıştı. Beni bu haldeyken görmelerini de istemezdim açıkçası. Adımlarımı odamın olduğu koridora yönlendirdim. Odama varır varmaz içeri geçip askılıkta asılı duran çantamı ve birkaç dosyamı toplamaya başladım. Elimden geldiğince hızlı olmaya çalışıyordum. Tam bu esnada arkamın dönük olduğu kapı tıklatılmadan açıldı, ben arkamı dönmeden de tekrar kapandı. İrkilerek arkama döndüm. Görmeyi en son umduğum kişi karşımdaydı. 'Hayır, hayır, hayır! Yeni topladım kendimi. Şimdi nasıl güçlü rolü yapacağım ben yine ?' Kalbim yerinden çıkacakmış gibi küt küt çarpıyordu. Sinirden mi, korkudan mı, heyecandan mı olduğunu çözemediğim bir kalp çarpıntısıydı.

Göz göze gelir gelmez kaşlarım çatıldı. Odama buraya geldiğim ilk günden beri hiç kimse tıklatmadan girecek saygısızlığı göstermezdi. 'Hoş! Sen de yalancılıkta mastır yapmış birinden çok şey bekliyorsun Feride.' diye geçirdim içimden.

Üzerine tam oturmuş, omuzunda göz alıcı yıldızlar bulunan üniforması ile iki elini cebine koymuştu. Ona parçalayacakmış gibi bakan bakışlarıma tezat oldukça sakin bakıyordu kahveleri. Bana doğru bir adım attı. Bu adımı, benim de bir adım geri gitmemi sağladı. Ondan uzaklaştığımı fark ettiğindeyse adımlarını durdurdu.

"Genel müdür yardımcısı olmuşsun. Tebrik ederim." Kalın sesi kalp atışımın sesinden başka bir sesi duyamayacak olan kulaklarımı doldurdu. Kendimi patlamamak için kontrol altında tutmaya çalışıyordum. Sinirle soludum:

"Defol git odamdan! Seninle zorunlu olmadıkça aynı havayı solumak istemiyorum!" dedim işaret parmağımla kapıyı göstererek. Tepkimi izledi kısa bir süre.

"Konuşmak istiyorum sadece Feride."

İnadıma sanki delirtecek bir sakinlikle söylemişti bunları. İsmimi onun sesinden duymak kalp atışlarımı daha da hızlandırmıştı.

"Neden bahsediyorsun sen! İstemiyorum anlıyor musun?! Seninle konuşmak falan istemiyorum Yavuz! Ya da adın her ne haltsa!" dedim elimi havaya doğru savuşturarak.

Onun çıkmayacağını anladığım için masanın üzerinden çantamı aldığım gibi yanından geçip odadan dışarı attım kendimi. Arkamdan geldiğini fark ettim. Bir hışımla arkamı dönüp:

"Sakın! Sakın peşimden gelme!" dedim işaret parmağımla tehdit eder gibi. Bakışları yayvan bir yavaşlıkla önce ona doğrulttuğum parmağımı sonra gözlerimi buldu. Yine kudurtucu bir sakinlikle:

"Beni dinlemediğin sürece evine kadar bile gelirim Feride ve inan bana bunu yaparım." Sabır diliyordum şu an.

"Neyini dinleyeceğim be senin gibi yalancı birinin! Ha? Neyini dinleyeceğim! Kusura bakmayın ama yalanlarınıza yeterince doydum Yavuz Bey! Pardon Özgür Bey mi demem gerekirdi?" sabrını kontrol altında tutmak ister gibi göz kapaklarını kapattı birkaç saniye. Tekrar göz teması kurup tam söze girecekti ki sözünü kesip:

FERİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin