24 🕸 terrible things

6K 857 272
                                    

Parlak ışıklar.


Jungkook'un gözleri, Taehyung'un kızarmış yanaklarında dolandı bir süre. Duyduğu şeyler, yıllardır hayalini kurduğu insanın da onun gibi hissettiğini gösteriyor olsa da, Jungkook bundan emin olmak ister gibi, elindeki kağıdı tekrar okudu. "Jungkook,"

Taehyung'un seslenmesine aldırmadı, bir şey yapacaksa bunu insanların ortasında yapmayacaktı bu yüzden esmer parmakların arasından geçirdi kendininkileri, sımsıkı tutarak çıkış kapısına doğru ilerlemeye başladı. "Jungkook, cevabın ne olursa olsun bu değişmeyecek, üzgünüm."

İkisi de soğuk havaya rağmen dışarı çıktıklarında, nefesleri havada minik bulutlar bırakarak belirginleşirken, Jungkook Taehyung'u spor salonunun arkasına doğru çekti, etrafta kimse kalmayıncaya dek bekledi.

Taehyung, Jungkook'un bu tepkisini anlayamamıştı, ona çok sinirlendiği için ya da tam tersi, hayal kırıklığına uğradığı için de olabilirdi, ama bunu anlayamamak onu çıldırtmaya başlamıştı. "Lütfen bir şey der misin?" Taehyung'un isyanına karşılık, Jungkook gülümsedi. "Bir şey demeyeceğim, yapacağım."

Parmaklarını Taehyung'unkilerden ayırıp, bu sefer elini beline yerleştirdikten sonra, vücutları birbirine yapışana dek yaklaştı ona. Küçük olanın sırtı duvarı bulurken, yüzleri arasında santimler kalmıştı. "Jungkook..." Taehyung konuşmak için öne atılsa da, Jungkook başını salladı. "Konuşma, bana sevgini göster."

Taehyung bir anda kalp atışlarını vücudunun her yerinde hissetmeye başladı. Jungkook'un konuşmak yerine sevgisini göstermesini istemesinin tek bir sebebi olduğunu biliyordu, Jungkook da ona aşıktı.

Taehyung gülümsedi. "Emin misin?" diye sordu dudakları hala kıvrıkken. Jungkook, küçüğünün bu ifadesini daha önce hiç görmemişti, Taehyung onunla resmen flört ediyordu. "Hiç bu kadar emin olmamıştım,"

Taehyung öne atılamadan Jungkook, dudaklarını kıpkırmızı, sıcak dudaklara bastırdı. Parmakları altında gerilen beli daha da gerilirken, Jungkook dudaklarını aralayıp öpüşüne farklı bir yön katarak, sıcak nefesini Taehyung'a bıraktı.

Taehyung'un vücudundan minik bir titreme geçti, buna karşılık Jungkook, "Üşüdün mü?" diye sordu dudaklarını hafifçe aralayıp. Taehyung kesik nefeslerini toparlayamadan konuştu. "Aksine, sanırım sıcaktan bayılacağım."

"Taehyung, bunu bana neden yapıyorsun?" zorlukla çıkan kelimeleri ardından gözlerini yumdu sımsıkı. "Bir şey yapmıyorum, sana istediğin sevgiyi gösteriyorum sadece, Jungkook." minik bir 'hah' sesi çıktı büyük olanın dudaklarından. "Ama yetmedi, ne yapacağız?"

Taehyung yutkundu, yapacağı şeyler onu o kadar yeni, o kadar farklı hissettiriyordu ki, elleri titriyordu. Bunun önüne geçmek için, elini Jungkook'un ensesine atarak başını sertçe kendine çektikten sonra, dudaklarına yapıştı. Jungkook daha dudaklarını bile oynatamadan, Taehyung, ince dudaklarını sertçe eziyor, onlarla resmen oynuyordu. Acıması yoktu, Jungkook'un da onun gibi, onu seviyor oluşu karşısında bir dakikanın bile ellerinden kayıp gitmesine tahammülü yoktu.

Parmaklarını yavaşça yumuşak saçlara çıkartarak bir yandan onları okşarken, bir yandan da üstünde dans ettiği dudakları ısırarak ısınmasını sağlamıştı. yavaşça geri çekildi, "Jungkook," demeden önce. gözleri kapalı bir şekilde kalmış en yakın arkadaşına.

"Bebeğim," gözlerini açmasının ardından dudaklarından çıkan tek kelime buydu. Taehyung gülümsedi, "Bunu senden, bu şekilde duymak çok güzel." dedikten sonra diğer elini de yasladı Jungkook'un ensesine. "Ne zamandır?"

Jungkook kalp atışları yüzünden onu zorlukla duysa da, cevapladı. "Çok uzun süredir Taehyung, ben bile bilmiyorum ne zamandır böyle olduğumu. beni mahvettin,"

"Bunun için özür dileyemeyeceğim, mahvolmuş halin bile... Mükemmel gözüküyor çünkü." Jungkook başını yavaşça Taehyung'un başına yasladı, canını acıtmayacak şekilde. "Bir anda böyle şeyler söyleme, kalbim hiç iyi durumda değil Taehyung,"

Yıllardır kalbinde büyüttüğü aşkı, sonunda tomurcuklarını toprak üstüne çıkartmış, yüzünü güneşine dönmüş olsa da, Jungkook bu durumu hala sindirememiş, sevdiği çocuğun dudaklarını öperken kaybolmuş oluşunu atlatamamıştı. "Kalbine iyi bakacağım, söz veriyorum. ben sözümü tutarım, biliyorsun bunu,"

Gülümsedi. "Çok iyi biliyorum, sevgimi göstereceğim dedikten sonra arsızca dudaklarıma asılmandan anladım zaten, merak etme." gözlerini açarak Taehyung'a baktığında, yanaklarının daha da kızarmış olduğunu görmek onu keyiflendirmişti. "Utandın mı? Daha bir dakika önce ellerin saçlarımda geziyordu halbuki, modun çok hızlı değişiyor,"

Dudaklarını yaladı Taehyung, hızlı hızlı nefes aldığı için kurumuş gibi hissetmişti. "Utandığım doğru, ama bunu yaptığım için pişman da değilim. Yanı başımda duran insanı fark edememek ne büyük aptallıkmış, şimdi anlıyorum."

"Senden acısını çıkartacağım çok şey var Taehyung, ama hepsini bir kerede yapamam. bana uzun bir zaman vermelisin, bir insan hayatı kadar olsa iyi olur," dediğinde, Taehyung da gülümsedi. "Neymiş o şeyler?"

"Bana arkadaşım dediğin her sefer, duygularımı anlamadan yanaklarımı öptüğün her saniye, gardımı düşürmeme sebep olduğun her an için, ayrı ayrı öpeceğim seni. Ama sadece dudaklarını değil." Taehyung gözlerini yukarı doğru kaldırarak ona baktı. "Örnek ver,"

Jungkook dilini yanağında gezdirdi. "Bilemiyorum, aklıma nedense ilk boynun geldi, daha önce hiç orada dinlenmemiştim." Taehyung uzanıp, Jungkook'un burnuna minik bir öpücük kondurdu. "Ben dinlendim ama, sen fark etmeden."

Jungkook'un kaşları çatıldı. "Ne zaman oldu bu?"

Taehyung dudaklarını kıvırdı hafifçe. "Sana aşık olduğumu anladığım ilk gün, gecesinde size gelip bir saat boyunca ağladım ya. Sen uyuduktan sonra dayanamadım, öptüm boynunu. Çünkü bunu yaparsam, seni benim kılacakmışım gibi hissettim, on dakika öncesine kadar beni sevdiğini bile bilmiyordum aslında, sanırım o kadar da zeki değilim,"

Jungkook gülümsedi. "Zekisin, sadece tahmin edemedin o kadar. Sana anlatmak istediğim çok şey var bununla ilgili, ama şimdi sırası değil, balodan kaçtık, üstelik herkes bize bakıyordu o sırada. Ayrıca içimde garip bir his var, içeri gidelim mi? Balo bitince de bize geçeriz,"

Jungkook Taehyung'dan ayrılırken, Taehyung sahte bir şaşkınlıka kaşlarını kaldırdı. "Beni eve mi atacaksın? Jeon Peter Jungkook, ne kadar da ayıp."

"Gel buraya," diyerek Taehyung'un omzuna yasladı elini, sonrasında kendisine çekti. "Utandığın karanlıkta pek belli de olmadı, seni öyle kıpkırmızı görmek isterdim bana aşkını itiraf ederken," elini Jungkook'un belinin yanına yasladı ve gülümsedi Taehyung. "Dayak yemek istemiyorsan lütfen sus Jungkook,"

"Tamam tamam, susuyorum. Ama konuşacağız bunu tekrar," tekrar içeri girdiklerinde, insanların çoğu, kapıya dönmüştü.

Projeksiyonun soluk ışıkları, duvara yansıttığı Jungkook'un resmini gösteriyordu. ve salonda, gürültülü bir konuşma yankılandı.

"Hepinizin favorisi, mahallenin dostu Örümcek Adam, aslında kim biliyor musunuz?" Taehyung, gelecek olan şeyi tahmin ettiği için, koşarak elektrik paneline gitse de, adımları yavaş kalmıştı. "Jeon Peter Jungkook!"

final öncesi son kaosu patlatmasam içimde kalırdı,

son üç ☹️

spidey Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin