"Evet, çocuklar, elinizdeki senaryolar son hali, balodan iki gün önce yapılacak olan tiyatro gösterimiz için iki ana oyuncu olmak üzere toplamda on dört kişi arıyoruz, ilgileniyorsanız beşinci dersin başında konferans salonuna seçmelere gelebilirsiniz," diyerek selam verdikten sonra sınıftan çıkan drama öğretmeni Bayan Min, sınıfı büyük bir uğultuyla bırakmıştı.
Taehyung bedenini hızlıca yanındaki bedene döndürdü. "Katılsak mı? Nasıl olsa her başrol için iki yedek de seçiyorlar, birimizden biri seçilip diğeri seçilmezse bırakırız, ne dersin Jeon?" diyerek heyecanla sırtını doğrulttu. Taehyung, çocukluğundan beri farklı rollere girmeyi severdi. kendi benliğinden, öz düşüncelerinden çıkıp bir başkasıymış gibi davranmayı, özellikle bunu Jungkook'la yapmayı çok severdi. Jungkook da ona ayak uydurmaya başlamıştı, bu yüzden elini bir prens edasıyla hayali şapkasını çıkartmak için başına attı.
"Bilemiyorum, prensim. İki erkeğin aşık başrolleri oynamasına izin verirler mi? Krallığımızın bu düşünceye pek açık olmadığını biliyoruz," dedi ve sırasında geriye yaslandı. Taehyung dudaklarını büzdü, başını sallayarak mırıldandı. "Doğru, ama birbiriyle bağlantısı olan iki rol mutlaka vardır. En azından bakıp anlaşalım, öyle katılırız seçmelere, olmaz mı?"
Jungkook bir süre düşündükten sonra başını salladı. "Haklısın, hemen bırakmak da olmaz. Sözlü notu için de iyi olurdu," Taehyung ve Jungkook aynı anda başlarını sıraya yasladı, birbirlerine baktılar bir süre. Almanya tatilinden döneli iki gün olmuştu, balo da birkaç sorundan dolayı ertelenmiş, bu yüzden drama kulübü isyan çıkartınca da ortaya tiyatro yapma fikri atılmıştı. Tüm okul bununla çalkalanıyordu, bir kısım bu fikri çocuksu bulurken diğer kısım, Taehyung gibi heyecanlanmıştı.
"Diyelim ki katıldık, seçildik, bir de başrol olduk, sahne korkumuz olmadığını nereden bileceğiz?" diye bir soru attı Taehyung ortaya. Jungkook'un sahne korkusu olmadığı belliydi, birkaç ay önce Bay Stark ve ekiple beraber bir programa katılmışlardı, orada gayet aktif ve korkusuzca konuşabilmişti.
"Sanmıyorum Tetem, bence gayet cesur ve sahneye uygunsun." diyerek yüreklendirir gibi konuştu Jungkook, Taehyung buna karşılık gülümsedi. "O bahsettiğin özellikler sana ait bence Jeon Peter Jungkook, ben daha çok hikayenin temizlikçi kız kısmındaydımdır, sen başrolsün,"
Jungkook sıradan doğruldu ve kaşlarını çattı. "O ne demek?" Taehyung omuz silkerek gözlerini kapattı. "Beşinci derste uyandırır mısın?" Jungkook onaylar anlamda mırıldanıp geriye yaslandı, öğretmenleri derse başlayınca dinlemeye başladı.
********
Sonunda dördüncü dersin bitiş zili de çaldığında, Jungkook belini gerdirdi hafifçe. Taehyung uyuduğu için sınıftan çıkmamışlardı, ayağa bile kalkmadıkları için beli ağrımıştı, bir süre öyle kaldıktan sonra Taehyung'a doğru uzandı yavaşça.
"Taehyung..." kaşları çatılı çocuk ilk baş tek gözünü açtı, ne olduğunu anlamaz gibi karşısındaki çocuğa bakıyordu. "Hm?" sessiz mırıldanmasını sadece Jungkook duymuştu, iyi ki de öyle olmuştu, çünkü o kadar tatlı bir ses çıkmıştı ki, Jungkook birkaç saniye afallamış, yutkunduktan sonra Taehyung'un yanından uzaklaşmıştı.
"Kalk hadi, seçmelere ineceğiz, beşinci ders oldu bile," diyerek ayağa kalktı, kitapları çantasına koyduktan sonra ferumarı kapattı. Taehyung de homurdanarak ayağa kalktı, "Tam da uykumun tatlı yerindeydim, acaba eve gidip uyusak mı Jungkook?" dedi şansını dilemek istercesine. Ama büyük olan, kaşlarını kaldırıp başını iki yana salladı. "Konuştuk ve anlaştık, sonra pişman olmanı istemiyorum." Taehyung da tıpkı Jeon gibi defterlerini çantasına koyduktan sonra elini beline yerleştirdi. "Benim için mi katılıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
spidey
Fanficmahallenin dostu örümcek adam, taehyung'un en yakın dostuydu. spiderkook ! au