"Provaları aksatmadığınız için teşekkür ediyorum hepinize, son kısmı da tekrarladıktan sonra serbestsiniz," diyerek geriye yaslandı Bayan Min. Sahnedeki grup dekorları hızlıca değiştirmek için hareket ederken, Jungkook ve Taehyung son kez replikleri içlerinden okudular. "Sahne sizin çocuklar,"
Bayan Min'in izin veren sözleriyle Taehyung dizleri üzerine çöktü. Sahte kanla süslenmiş gömleğini tuttu bir eliyle, son sahnesi ölümü üzerine olduğu için, acı dolu bir ifade vardı yüzünde.
"Miles, sana yemin ederim ki savaştım, çok direndim, canım her acıdığında, her pes ettiğimde yüzünü getirdim aklıma..." zorlukla çıkan sesi, Taehyung'un rolüne ne kadar iyi hazırlandığını Jungkook dahil herkese sunarken, Miles kılığındaki Jungkook da dizleri üzerine çökerek Taehyung'un belini tuttu, kendisine yasladı.
"Benim güzel Delilah'm, sana bunu yapanları, sen iyileşir iyileşmez bulup canlarına okuyacağım, yanlarına kalmayacak,"
Taehyung, kendini tamamiyle yere bıraktı ve birkaç kez öksürdü. "Kırmızı, senin rengin... Seni ilk gördüğüm an üstünde kırmızı vardı, cebinde de minik bir beyaz gül... Ne kadar güzel... Değil mi, sevgilim?" öksürüklerinin arasından zorlukla konuşurken, Jungkook senaryoda yazdığı gibi ağlamaya başladı.
"Hayır... Hayır, bu bir veda konuşması değil, bizim hiçbir cümlemiz 'hoşçakal' ile bitmeyecek, bitemez, Delilah, ne olursun dayan," Taehyung gözlerini kapattı, birkaç saniye soluklandıktan sonra gözlerini açtı, senaryonun sonundaki şarkıyı mırıldanmaya başladı.
"Mevsimler değiştiğinde, yanımda duracak mısın?" artık Delilah'ın ölmesi gereken yer nerdeyse gelip çatmıştı, bu yüzden Miles rolündeki Jungkook, ayağa kalkıp Taehyung'u kucağına aldı, sonrasında dekor yatağın üzerine bıraktı, cebindeki gülü Taehyung'un ellerine yerleştirdi.
"Beyaz gül, gökyüzündeki bütün ışıkları yapraklarında topladı Delilah, güneşine ulaştırmak için, sen güneşimsin," dedikten sonra, Delilah'ın alnına bir öpücük kondurdu, sonrasında Taehyung elini yatağa düşürdüğünde, Jungkook daha şiddetli ağlamaya başladı.
"Hayır, hayır! ölemezsin! Sen ölmek için doğmadın Delilah!" sahnedeki tek ışık Jungkook ve Taehyung'un üzerinde yanarken, sahne gittikçe loş bir havaya büründü, Jungkook'un haykırışları arasında perdeler yarıya kadar kapandıktan sonra, Bayan Min'in bağırması ile herkes durdu.
"Harika, işte her şey olması gerektiği gibi!" Taehyung heyecanla gözlerini açtıktan sonra ayaklandı, perdeyi iteleyip Jungkook ile beraber Bayan Min'in oturduğu yere indiler.
"Mükemmeldiniz, Taehyung, özellikle ölüm sahnesi müthişti. " Taehyung başını hafifçe eğerek, "Teşekkür ederim, fakat sonunda Delilah ölmek zorunda mıydı Bayan Min? Çalışırken çok ağladığım için Jungkook ile yaklaşık yirmi tekrar yapmak zorunda kaldık, şikayetçi değilim, çalışmak güzel ama, Miles'a üzülüyorum,"
Bayan Min dudaklarını yaladı, "İyi karakterler ölmeye, daha iyi karakterler de ölümü tatmaya mahkumdur Taehyung, bu her zaman böyledir, unutma. " Taehyung dudaklarını büktükten sonra başını salladı, üzüldüğü her halinden belliydi. Jungkook buna dayanamadı, Taehyung'un elinden tuttu, tiyatro salonundan çıkmak üzere ilerledi.
Dışarısı hafif serindi, rüzgar Taehyung'un artık karamel renginde olan saçlarından kayıp giderken, Jungkook boş bulduğu bir banka doğru ilerledi, beraber oturdular.
"Sence de haklı değil miyim? Delilah ölmek için çok masum ve gençti, ona sırf hikayeyi etkileyici kılması için kıymaları çok kırıcı, eğer cidden Delilah olarak doğsaydım öleceğimi anladığımda bu kadar sakin olamazdım," Jungkook gülümsedi, Taehyung'un her zaman böylesine masum ve hayata bağlı olması onu da canlı tutan tek şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
spidey
Fiksi Penggemarmahallenin dostu örümcek adam, taehyung'un en yakın dostuydu. spiderkook ! au