14 🕸 stitches ⅓

8.7K 1.1K 244
                                    

Taehyung ve Jungkook, bavullarını yanlarına koymuş, okul bahçesinde bekliyorlardı. Almanya gezisi için ikisi de heyecanlıydı fakat, Jungkook bir yandan gecelerini görevde harcayacağı için gergindi, bir yandan da Taehyung'tan gizli odadan çıkmasının, saatlerce kaybolmasının zor olacağını biliyordu, bu yüzden hiç istemese de fiziksel önlemler almak zorunda kalmıştı.


Bruce Banner'ın becerikli ellerinden çıkan, insan vücuduna zararı olmayan uyku ilacı, her gece belirli saatlerde Taehyung'un bedeninde göreve girecek, Jungkook'un ayrılma zamanlarında etki ederek odadan sızmasının zorluğunu sıfıra indirecekti. Ama Jungkook bunu yapacak olmasından o kadar korkmuştu ki, geziden önce bir hafta boyunca ilacı kendi üstünde denemişti, buna mecburdu.

"Çok heyecanlıyım, elim ayağım titriyor! bak," diyip ellerini Jungkook'un önüne getirip gösteren Taehyung, tıpkı bir çocuk gibi yerinde kıpırdanıp duruyordu. Jungkook ise onun bu hallerine hayranlıkla bakarken, okula doluşan insan sayısı her dakika artıyordu. Bir buçuk, iki saate uçakları kalkacaktı, yaklaşık on dakika sonra da otobüsle havalimanına gideceklerdi.

"Görüyorum, Taehyung, burnun da kızarmış senin. Üşüdün mü?" Taehyung hızlıca iki yana salladı başını, "Yok ya, üşümem ben. Beş kat giydirdin beni, deli. İçimde iki tane kazak var, pişecek gibi hissediyorum," dedikten sonra oflayarak geriye yaslandı. "Uçakta çıkartırsın üstünü, bir şey olmaz," dedi Jungkook.

Fakat Taehyung bunu o kadar yanlış anladı ki, kocaman gözlerle ona döndü. "Ne? HAYIR! BÖYLE BİR ŞEY MÜMKÜN DEĞİL!" diyerek ellerini göğsünde birleştirdi, olayı dramatize etmek istermiş gibi oyuncu bir havayla, "Ben o tarz erkeklerden değilim Jeon Peter Jungkook, beni kullanamazsın." dedi ve güldü.

Jungkook, yanındaki bedenin saçlarını karıştırıp kolunu attı omzuna, Taehyung ise hiç çekinmeden omzuna yaslandı. "Beni, arada yalnız bırakacaksın, değil mi?" Jungkook üzgün bir şekilde ona baktı, usulca başını salladı. Taehyung yavaştan alışmaya başlamıştı bu duruma, bu yüzden bir şey demeden omuz silkti. "Ne yapayım, ben de odada bilgisayarınla oynarım."

Kocaman bir otobüs, okul binasının bahçesine girdiğinde, geziye katılacak nerdeyse bütün öğrenciler çoktan toplanmıştı. Kalabalık hızlıca otobüse doğru ilerlerken, Taehyung ve Jungkook en arkada kaldıkları için, herkes yerleştikten sonra binmek durumunda kalmışlardı.

Yerlerine oturup, kısa süre sonra inecekleri için bavulları da koridorda bırakmışlardı. Taehyung, mavi kotunun ön cebinden minik bir kağıt çıkarttı. "Bak, orada yapacaklarımızı listeledim."
diyerek Jungkook'a uzattı kağıdı. Yüzünde sevimli bir gülümseme vardı, Jungkook'un seveceğine çok emindi. "Bir, gece dışarı çıkıp Almanya sokaklarında sarhoş olacağız. İki, beraber normalde asla yapmam dediğimiz herhangi bir şeyi yapacağız, nasıl olsa burada bizi kimse tanımıyor. Üç, beraber uyuyacağız, dört- ama bu boş," Taehyung Jungkook'un anlamsız bakışlarına karşın kağıdı elinden alıp, ters çevirdi. "Dördüncü şey ise, buraya gezi sonunda hissettiğin şeyleri yazmak olacak. Okul yılının bitiminde, senden alacağım bu kağıdı, bana yazdıklarını okuyacağım. Hatta, aynı kağıttan bende de var, dördüncü maddeye ben de sana bir şeyler yazacağım, anlaştık mı?" gülümsedi, başını deminki gibi Jungkook'un omzuna yaslayıp gözlerini yumdu.

"Geldiğimizde beni kaldır, gece uyuyamadım pek heyecandan, azıcık dinleneyim," dedi, saniyeler içinde ağırlığını daha çok bıraktı Jungkook'un üstüne.

Yaklaşık kırk beş dakika sürdü yol, fakat Jungkook yıllar sürmesini diledi, birbirinden farklı göz kapakları, kızarmış burnu, pembe dudaklarıyla Kim Taehyung, yine Jungkook'un en güzel manzarası haline gelmişti, onu tablolaştırmak istedi Jungkook, ama kimse görmesin diye kendi yatağının karşısına asacak kadar da kıskançtı, hem özlerdi onu, gözden uzak olsaydı eğer.

spidey Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin