Jungkook ve Taehyung, Jungkook'un odasında oturmuş, ödevleri bitirdikten sonra marketten aldıkları atıştırmalıkları yiyorlardı. Gülerek konuşurken, Taehyung günlerdir aklında dolanıp duran konuyu açmak için yeterli cesareti bulduğunda, bütünüyle Jungkook'a dönerek gözlerini gözlerine dikti. "Sana bir şey sorabilir miyim?"Jungkook gerildi, ne soracağını bilmiyordu, Taehyung bilinmezlerle doluydu, üstelik en ufak detayları ve değişiklikleri fark eder, söylemeyip çözene kadar üzerinde düşünürdü, zekiydi. "Örümcekciğimle ne zaman tanıştın? Nasıl oldu? Anlatırsın diye bekledim ama adım atacağın yoktu, biliyorsun merak ediyordum,"
Jungkook kurumuş gibi hissettiği dudaklarını yaladı. Aklına belirli bir yalan gelmediği için şimdi bittim ben, diye geçirdi, ama sonra kafasının üzerinde ampül belirmiş gibi bir heyecanla sırtını dikleştirdi. "Beni kurtarmıştı! evet, şeyde, ben nehrin yakınlarında dolaşıyordum, sarhoştum biraz da, bu yüzden dengesizlikle az kalsın düşüyordum, ama o yetişti,"
Taehyung gözlerini kıstı. Şüpheli kısımlar vardı onun için, Jungkook sarhoş olmaz, üstelik ne zaman içmeye gitsek halası alıyor onu, diye düşündü, fakat sorgulamadı. Jungkook, Taehyung'un sessizliği yüzünden iyice gerilirken kalp atışları hızlandı, yutkundu. Taehyung bu konuyu daha da açmak istiyordu ama arkadaşı belli ki tam anlamıyla anlatmayacaktı. "Jungkook," diyerek söze gireceği sırada, Jungkook aniden sözünü kesti. "Hani halamın arabasına vurmuşlardı ya geçen haftalarda, o gün işte araba da tamirdeydi, biliyorsun ya benim Stark şirketinde burs işlerim var, onlarla yemeğe gitmiştik sonra içelim dediler, öyle öyle-"
"Jungkook," diyerek sözünü kesti Taehyung. Hafifçe gülümsedi, arkadaşı ne zaman doğru söylemeye başlasa ardı ardına karışık cümleler kurardı, şimdi inandığı için tebessümle saçlarını karıştırdı karşısındaki bedenin. "İnandım ya, sormuştum sadece, sorguladığımı düşünmedin değil mi?" diyerek tek kaşını kaldırdı Taehyung.
Jungkook derin bir nefes alarak gülümsedi. Karşısında, saçlarını daha yeni sarıya boyatmış, grip olacağı için hafif kızarık burnuyla oturan küçük, ama kalbi kocaman en yakın arkadaşı, bütünüyle bir sanat eseri gibiydi. Taehyung ve Jungkook çok küçükken olmasa da, oldukça erken zamanlarda tanışmışlardı, birbirlerinin her davranışını, her tepkisini biliyorlardı ve bu artık Jungkook için tehlikeli olmaya başlamıştı.
Gizlice girdiği bilim fuarında, hiç tanımadığı bir odada kitli kalmasının ardından saatlerce orada aç ve susuz beklemiş, sonrasında ensesinde bir acı hissetmesiyle irkilerek kendine gelmişti. Her şey o günden sonra değişmiş, Jungkook hayatına oldukça büyük bir ekibin en küçük süper kahramanı olarak devam etmişti.
Fakat, bu sırrı çevresindeki kimseye söylememişti.
Eskiden beri onu tanıyan fazlaca kişi vardı, fakat bu çoğunluğun düşmanlarından, hırsızlardan, sokak çetelerinden oluştuğunu düşündüğünde, halasına ve Taehyung'a örümcek adam olduğunu söylemeyi yıllar sürecek şekilde ertelemiş, zamanla yalanlarının altında ezilmeye başlamıştı. Taehyung'un küçük çığlığıyla kendine geldi Jungkook, Taehyung olduğu yerden tavana kadar zıplayarak ayaklandı. "Hamam böceği!" diye bağırıp Jungkook çoktan iyileşmiş sırtına atladı ve sımsıkı doladı bacaklarını. "Jungkook!" diye tekrar bağırarak başını Jungkook'un sırtına yasladı.
Jungkook kahkaha atarak yerdeki böceği aldı, sürgülü penceresini açarak böceği yangın merdivenine bıraktı ve pencereyi tekrar kapatıp, kitledi. Sırtındaki çocuk meraklı bir şekilde başını kaldırıp omzunun üzerinden baktı. "Gitti mi? kocamandı ya, kafam kadardı," diyerek bacaklarını yere indirse de kolları hala Jungkook'un omuzlarındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
spidey
Fanficmahallenin dostu örümcek adam, taehyung'un en yakın dostuydu. spiderkook ! au