Güneş ışıkları camından içeri girerken, huzursuzca oturduğu yerde kıpırdandı. Sevgilisini günlerdir görememesi içindeki alevi daha da körüklüyor olsa da sakin kalmaya çalışıyordu, ama bunda pek başarılı olduğu söylenemezdi.
Jeon Jungkook'u deli gibi özlüyordu.
Okuldaki herkesin onun aslında kim olduğunu öğrenmesinin hemen ardından, Tony ve ekibinin spor salonuna girip bütün öğrencileri toplaması bir olmuştu. Jungkook'un kimliğini medya henüz bilmiyordu, bunun için ne kadar Bay Stark'a minnet hissetse de hissettiği minnet, özlemi aklına geldiğinde geçip gidiyordu.
On üç gün, ilk defa ondan bu kadar uzak kalmıştı, yüzünü görmeden, sesini duymadan, sarılmadan, ve artık dayanamayacak gibi hissediyordu. Bu yüzden aklına gelen ilk planla kapıyı açtı, odasından firar eder gibi çıktı.
"Hey, nereye?"
Kızıl olanın sesi mutfaktan geldiğinde, Taehyung dudaklarını birbirine bastırdı. "Markete gidiyordum," Natasha elindeki havluyu kenara bırakıp salona girdi ve koltuğa attı kendini. "Bunu yapamayacağımızı biliyorsun, Strange ve diğerleri bir çözüm bulana kadar evden çıkamazsın Taehyung, "
Taehyung omuzlarını düşürdü önce, sonra usul usul başını salladı. "Sadece onu çok özledim, günlerdir görmüyorum, ve o benim se-" birkaç saniye duraksadı. Sanki kimse bilmiyormuş gibi paniklemiş olsa da, hafifçe gülümsedi ve devam etti. "Sevgilimi özledim, ne zaman geleceğini bilmiyor musun?"
Natasha, Taehyung'un bu surat ifadesine gülmeden edemedi. "Hayır Taehyung, ama öğrendiğimde ilk sana söyleyeceğim. Merak etme, tamam mı?" Taehyung, yine başını salladı, günlerdir yaptığı gibi, olur diyip odasına gitmeden önce konuştu. "Ben biraz uyuyacağım, yorgun hissediyorum," Natasha kafasını salladı.
Bu süreçte ailesinin uzun bir iş gezisinde olması onun için büyük kolaylıktı, çünkü babası evde dolanan kızıl bir Rus ajanı görse kalp krizi bile geçirebilirdi.
Üstelik sadece bu da değil, yaklaşık iki üç önce, Bruce Banner, Taehyung'un başını kontrol etmek için eve gelmişti, o sırada Natasha ile yaşadıkları küçük gerginlik, yeşil devin ortaya çıkmasına ortam hazırlamıştı ve Taehyung'un evi, bunun için pek müsait değildi. Araya girip ikisini de sakinleştirdiğinde kendini anne gibi hissetmişti bu yüzden.
Odasına girip kapıyı kapattı, dolabına ilerleyip Jungkook'un kalırken bıraktığı hırkalarından birini giydi, Tony Stark'ın kendisine yeniden hediye ettiği gözlüğü de gözlerine taktıktan sonra, odasındaki yangın merdivenine doğru ilerledi.
Olabildiğince sessiz bir şekilde camdan çıktı, kilidi kapatmadan ucuna minik bir kağıt sıkıştırıp geri dönüşü için sağlam bir yol yaparak, merdivenleri dikkatli bir şekilde inmeye başladı. En uca ulaştığında, aşağı atladı, bir metrelik bir mesafe olduğu için yere sert düşmemişti ama, üstünü tozlardan temizleyip koşmaya başladı.
Gördüğü ilk boş taksiye bindi, biraz heyecanlanmaya başlamıştı çünkü normalde kuralların dışında çıkan biri değildi, evde otur dendiğinde otururdu, ama bu sefer ucunda biricik sevgilisi Jeon Jungkook vardı. Taksiciye Stark binasını söyledikten sonra arkasına yaslandı, yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk sonrası parayı verip hızlıca taksiden indi.
Stark binasına gelmiş olması sorun değildi, ama içeriye girmesi bir hayli zordu, bunun için ne yapacağını düşünürken, aklına gözlüğü geldi. Binanın etrafındaki ağaçların birisinin arkasına geçti, "Edith, içeri en güvenli şekilde nasıl girebilirim?" diye sorduğunda, "Gözlüğün cam kısmını girişteki turnikelerde okutman yeterli," cevabını almayı beklemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
spidey
Fanfictionmahallenin dostu örümcek adam, taehyung'un en yakın dostuydu. spiderkook ! au