1.BÖLÜM

444 13 3
                                    

İlk karşılaşma

"🎧Şebnem ferah -eller günahkar 🎧"

"Kalabalıkta yalnız olmaktansa, kimsenin olmadığı sokakta yalnız olmak daha kolaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kalabalıkta yalnız olmaktansa, kimsenin olmadığı sokakta yalnız olmak daha kolaydı."

****

Yine sessizce oturdum yatağıma hayatım sorun değildi.

Aşağıdan gelen gülme sesleri sorun değildi.

Günümün kötü geçmesine rağmen anlaşılmamış olmak da sorun değildi.

Yemek masasında edilen sohbette bir nasılsın sorusu almamış olmak da sorun değildi.

Annen tarafından önemsenmemek, hor görülmek aşağılayan bakışlar altında yaşamak da sorun değildi belki .

Ama bu odaya girdiğimde, bu yatağa yattığımda her şey bir sorundu.

Ev hissiyatı veren bir yerin olamaması sorundu.

Kendini güvende hissetmediğin bir yer olamaması da sorundu.

Ama biri sorarsa eğer, eğer birinin aklına gelirsen bir ihtimal ....
Nasılsın diye sorduğunda gözlerin dudaklarından önce konuşup kötüyüm diye bağırmasına rağmen dudaklarından çıkan iyiyim lafına inanan insan da en büyük sorundu.
Çevrem böyle insanlarla doluydu

Yavaşça yataktan kalktım üstümdeki mürdüm rengi elbiseden hızla kurtuldum banyonun kapısını yavaşça kapatıp kendimi soğuk suyun altına attım.
Soğuk iyi hissettiriyordu hep, beynimi arındırıyir temizliyor , duygularımı açığa çıkarıyor du.

Gözlerimi yakan göz yaşları sonunda serbest kaldı yüzümde oluşan gülümseme kendini acı bir kahkahaya bıraktı. Göz yaşları alev alıp yanağımı yaktı.

Soğuk suya rağmen yandım. İçimdeki burukluk geçmek yerine daha da arttı.
Benim annem bu akşam ki davette en sevdiği kızıyla partiye girerken ben o adamın yanında girmek zorunda kalmıştım.

En acısıda buydu.

O adam kameraların önünde mükemmel bir babaydı belki ama kimse kameralar kapandığında tüm hazırlık bittip kendini normal akışa bıraktığında, gerçek zaman asıl o zaman akmaya başladığında yaşananları kimse görmüyordu. Belki de göz yumuyordu.
Yüzümde ki gülümseme de silindi .
Hızla üstümü değiştirdim saçlarımı taradım ama kurmadım.
Hava fazla soğuk olmasına rağmen yine de saçlarımı kurutmadım.

Ruhum gibi onları da ben başı boş bıraktım.
Ruhum hep başı boş yalnız kimsesizdi onlara benzesin istedim bedenim galiba azda olsa başarmıştım.

Aynadaki yansımama baktım. O kilosundan şikayetçi olan kızlardan olmamıştım hiç 1.60 boyunda altmış kilo ince bir belim olmasına rağmen ince olmayan iç bacaklarım ama ben yine de sevmiştim kendimi böyle beni sevmeyen , görmeyen her insana inat sevmiştim kendimi görmüştüm.
Babamın da küçükken dediği gibi "insanların içinde konuşsan anlatsan da herşeyi aslında görünmesindir o an görmezler senin içindeki acıyı yakarışı"
O zamanlar daha altı yaşında olan kıvırcık ben anlamıştı babasının neden bahsettiğini ta ki babası gitti , dert ortağı gitti o zaman anladı işte o an büyüdü kocaman bir kız oldu yarasını kendi sardı.

Ama o kız yarasını sarmak istemedi hiç sarılsın istedi ağladığında geçer denilmesini değilde öpim de geçsin denilmesini istedi belki de çocuk ruhum hep imkansızlığı görüp bilmesine rağmen imkansızlığı seçti bilmiyordum.

Yavasca merdivenleri indim oturma odasından gelen gülme seslerine aldırmadım.

Sorun değildi ki zaten....
Alışmıştım ya ben....

Yavaş yavaş tırmandım tekrar merdivenleri yatağımın yanındaki çekmeceyi açtım işte oradaydı. Babaannemin bezden diktiği bez bebek. Siyah iple dikilen kol eklemine tebessümle baktım. Kolunu yanlışlıkla koparttığımda hıçkırarak ağladığım zaman babamın binbir uğraşla dikmeye çalışması geldi aklıma. Ten rengi kumaşta parlayan o çapraz içinden pamukları gözüken dikiş babamın sevgisiydi aslında. O iri elleriyle küçücük iğne ile diktiği o dikiş Kahramanıma olan sevgimdi benim.

Babamdı, canımdandı.

Elimle kavradığın bebeğimle tekrar indim merdivenleri kapının yanındaki aynadan yansıma mı baktım saçlarındaki bukleler belirginleşmeye başlamıştı bile kıvır kıvır olan saçlarım....

Babamın kıvırcığım diye sevdiği saçlarım...

Ayakkabılarımı hızla giyip evden çıktım mont almamıştım çünkü hava o kadar da soğuk değil di artık çünkü geçmişim beni yakmaya başlamıştı bile .
Hızla bu semti terk etmek için bir taksiye atladım. Benim yerim zengin villarinin olduğu o sokak değildi ya da süslenip gidilrn o partiler , saçma sapan iş yemekleri benim yerim yoktu bir babamın yanıydı yerim o da gitmişti.
Elimdeki bebeği daha sıkı tuttum işte her şeyim yanımdaydı benim.

Benim her şeyim bu küçük bez bebekti.
Kalabalık olmayan bir caddede taksiden indim ve kendimi küçük ara sokaklara bıraktım.

Kalabalıkta yalnız olmaktansa, kimsenin olmadığı sokakta yalnız olmak daha kolaydı.

İleride deri ceketli koşan adam dikkatimi çekti peşinden iri yapılı iki adam koşuyordu. Gözlerimi kısıp baktım. Bulunduğum ara sokağın küçük bir arasından fırlayan deri ceketli adam nefes nefese kalmıştı ne olduğunu anlamasam da yardım etmek istedim ya da bilmiyorum belki yanımda biri olsun istemiştim o an.

"Yardıma ihtiyacın var mı?" Diye sordum yanına yaklaşıp. Boş boş bakan gözleri kısıldı"senin gibi küçük bir çocuğu bana yardımcı olamaz " olamaz dedi sesinde olan bariz alay sinirlendirmeliydi belki beni sinirlenmedim aksine ben de alayla ile güldüm.

Elinden tutup karanlığa çektiğimde bir anlık hareketimle şaşırmış engel olamamıştı. Bir elinin boynuna attım diğeri ile ağzını kapatıp parmak ucunda yükseldim ve elimin üstüne dudaklarımı yasladım karanlıkta görünmüyorduk belki ama kalbimin sesi her an biz ele verebilirdi.

Sokağın başına gözüken o iki adam hızla yanımıza geldi"buradan geçen birini gördün mü deri cekette serseri bir tip" ilk başta dudaklarımı çekmeden baktım ona sonra yavaşça ayrıldım o bedenden tekrar elimle başını tutup boynuma gömdüm.

"Kimseyi görmedim işimiz var rahat bırak bizi" dedim yalancı bir sesle bana kınar bir bakış atıp ters ters yön istikametinde yürümeye başladı hıza geri çektim bedenimi fısıltıyla "demek ki çok da küçük değilmişim" dedim.
Bana baktı hızla geri çekilip yürümeye başladı"beni bekle" diye bağırdım ve arkasından koşar tempoda yürümeye başladım.

Adımları büyüktü yetişmem lazımdı ama yorulmuştum hızımı kesip ellerimi dizlerimin üstüne koyup sokulklanmaya başladım. Ona baktığımda sokağın başına ulaşmak üzere olduğunu gördüm işte ne olduysa an oldu o an iki adam sokağın başında göründü.

"Siktir" diye bağırıp koşmaya başladı. Yanımdan koşarak geçti ardından bağırdı "KOŞ"

Kilitlenmiştim sanki seni sinirli nefes alıp verdi yanıma gelip elimi tuttu birlikte koşarken ruhumda serbest kaldı sanki o an. Tutsağı olacağını bilmediğim adam özgür bıraktı beni o an.

Öyle bir koşuyorduk ki ayak tabanlarım acımaya başlamıştı elimi bırakıp cebini attı çıkardı araba anahtarının üstüne bastı. Kapı açılma siz gelin arabaya baktım Lamborghini model olan arabayla bu çocuğun gayet iyi bir maddi durumda olduğu anlaşılıyordu.

Çabucak bin dedi kendini şoför koltuğuna attığında hızla ön koltuğa oturdum tanımadığım bir adamın arabasında tanımadığım o hisle baş başa kaldım.

*******
Herkese merhaba.
Bu benim yeni kurgum eğer bir şans verip okursanız görüşlerinizi bildirmeyi unutmayın.
Yazım yanlışı anlam bozukluğu tarzın da yanlışım varsa yazarsanız düzeltmeye çalışırım.

Hoş sağlıklı ve mutlu kalın.
Hoşçakalın ♥️🍷

Bilinmeyenim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin