1. BÖLÜM - ACI

75 13 1
                                    

Gökyüzünün önderlik ettiği sonsuzlukta kaybolup gitmişti gözleri koyu bakışlı kızın. Nereden ve nasıl geldiğini bilmemek epey acıtıyor olmalıydı. Şaşkınlıkla karışık ne yapacağını bilmezliği, öfkesi, merakı, özlemi yüzünden açıkça okunabiliyordu. Ağzını açıp bir şey fısıldayacak gibi oldu, fakat sonra aynı şekilde geri kapattı. Cümleleri bir anda kayboluvermişti aklında, çıkamamıştı dışarı. Duruma açıklık getiremezken duyduğu tek şey odayı inleten kalp atışlarıydı. Tüm hormonları atağa geçmiş olmalıydı, ama o kendini boşluktaki içi boş bir cisimden farklı hissetmiyordu.

Sonra uçsuz bucaksız gökyüzünü pencerenin ardından izlemek ona yetersiz geldi, yatağının üzerine fırlatmış olduğu ceketini geçirdi sırtına. En rahat ayakkabısını giyip kapıyı açtığında, derin bir nefesle içine çekti gecenin serin havasını. Kapıyı yavaşça kapattı ceketinin yakalarını kavuşturmadan önce. Göl kenarına doğru yürürken kafasını yalnızca rüzgarın uğultusuna ve böcek seslerine vermeye çalışıyordu. Oysa ki anlamsızdı bu yaptığı. O da biliyordu ki, asıl istediği şey doyasıya haykırmaktı.

Neden olmayacaktı ki? Çıktığı evin pencereleriyle buluşturdu daha da koyulaşmış gözlerini. Işıklar yanmıyordu, kimse gelmemiş olmalıydı. Telefonunu o an için gereksiz bulup, tamamen doğayla iç içe kalmak istemişti. Bununla bağıntılıdır, yanına aldığı vazgeçilmezi olan kulaklığını bile kullanmak istememişti cebinde bulundurduğu müzik çalarının üzerinde. Bağırmak istedi yeniden. Penceredeki gözlerini yola çevirip yutkundu. Acı bir yutkunuştu bu. Çaresiz bir yutkunuş. Göle doğru giden yolu bir kez daha süzdü kısaca. Yerdeki taşlara baktı, bu durumda zerre kadar umrunda değildi. Bacaklarını bir anda hızlandırdı, gecenin karanlığına koşar adımlarla gömülüyor; kayboluyordu görünüşte. Ama o kaybolmuyordu aslında. O, kendini bulmaya gidiyordu.

17Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin