*HYUNJİN'İN ANLATIMIYLA*
Şirketteydim. Birkaç dakika önce bir toplantıdan çıkmıştım. Geri odama dönüp derin bir nefes aldım. Ne kadar çapkın biri olsam da işim benim için önemliydi. Masamda duran telefonum görüş alanıma girdiğinde aklıma Felix geldi. Ne kadar umrumda olmasa da onunla ilgilenmek zorundaydım. Sırf onunla ilgilenmediğim için ölüp gitmesini ve bir aptal için ömür boyu ızdırap çekmek istemiyordum. Evin hizmetlisini aradım.
(Hizmetliyi telefon konuşmasında "H" olarak göstericem. Hyunjini ise "Hyun" şeklinde.)
H: Buyrun hyunjin bey!
Hyun:Felix yemeğini yedi mi? Yada herhangi temel ihtiyaçlarını karşılamasına yardım ediyorsunuz değil mi?
H: efendim Felix bey az önce bir arkadaşı ile dışarı çıktı ve sizin haberinizin olduğunu söyledi.
Hyun: ne dedin sen? Ne dedin sen? BANA NEDEN HABER VERMİYORSUNUZ HA?
H: Efendim dediğim gibi Felix bey haberinizin olduğunu söy-
Hyun: BAŞLATMA FELİXİNE ŞİMDİ.
Derin bir nefes aldım. Sakinleşene kadar biraz bekledim.
Hyun: nerede o?
Benim sinirlenmemden oldukça korkan kadın titreyen sesi ile cevap verdi.
H: bilmiyorum efendim.
Hiçbir şey demeden telefonu kapattım. Telefon rehberine girip felix'i aradım.
...
Birkaç kez çaldıktan sonra aramam meşgule atıldı. Sinirim iyice tepeme çıkmıştı. Masamda duran herşeyi yere fırlatmamak için zor duruyordum. Sakin kalmaya çalışarak bir kez daha aradım. Telefonumun her açılmayan çalışında daha çok sinirlenip tırnaklarımı avcuma batırıyordum.
"Aradığınız kişi şuan meşgul"
Bir kere daha aradığımda telefonunu kapatmıştı. Telefonumu sertçe masama bırakarak hayır fırlatarak odamdan ayrıldım.
*FELİXİN ANLATIMIYLA*
"Sence bu fazla olmadı mı jeongin?"
"Saçmalama! Hak ettiğini yaptık. Merak etsin biraz."
"Bu işin sonu umarım hayırlı olur."
İç çekerek konuştuğumda jeongin bana göz devirdi. Benim gibi düşünmediği belliydi. Açıkçası ben deli gibi korkuyordum. Hakkında hiçbir şey bilmediğim ve benden şu durumumda oldukça güçlü olan biriydi hyunjin. Hem ben kimsin de onu kıskandırmaya çalışıyordum. "Saçmalık" diye düşündüm içimden.
"Baksana Lix bara gitmeye ne dersin? Uzun zamandır gitmiyorduk."
Üzerimdeki cropu ve tekerlekli sandalyeyi işaret ettim.
"Bunlarla mı?"
"Neden olmasın? Ben sana yardım ederim. Kimse alay edemez. Ayrıca o crop bir bahane değil."
Son cümlesine göz devirdiğim anda kafama bir tane geçirmesi bir oldu.
"Göz devirme bana!"
Şaşkınca ona baktığımda o arkama geçip arabaya doğru yönelmişti bile.
*25 DAKİKA SONRA*
Bir barın önüne gelmiştik. Jeongin beni içeri soktu. Benim yanıma oturdu. Barmenden bir şişe içki istedi ve arkasına yaslandı. Ben ona tedirgin bir şekilde bakarken o çok rahattı. Şimdi gelip hyunjin bizi bulsa bize kızsa haksız mıydı?
"Merak etme herşey iyi olacak" bana bakarak şu söylediği sözle beni rahatlatmaya çalışıyordu.
"Umarım. İçimde çok kötü hisler var."
"Lix lütfen ama, o aptalca hisleri boşver bana güven."
Ona sahte ama gerçekçi bir gülümsemeyle baktığımda tatmin olmuştu. Rahatlamak adına önümüze gelen içki şişesinden kendime doldurup kafama diktim. Ağzıma gelen hafif mayhoş tatdan dolayı yüzümü buruşturdum.
"Yaa içersen öyle hızlıca olacağı bu"
"Pff jeongin. Annem gibi konuşmayı kes!"
Kafamı masaya yatırdım ve gözlerimi kapattım. Biraz olsun sessizce dinlenmek istiyordum. Tabi bu mümkün mü? hayır. Saçlarımı karıştıran bir el ile kafamı hızlıca masadan kaldırdım. Bunun en hoşlanmadığım şey olduğunu bildiği halde jeonginin bunu yapması hoş değildi.
"Kes şunu je-"
"Sakin ol Lix. Haha, değişmemiş olduğunu görmek güzel. Hâla en hoşlanmadığın şey bu mu?"
"Changbin!"
Yüzümde aniden bir gülümseme oluştu. Onu liseden beri görmüyordum.
"Seni görmek çok güzel!" Dedim.
"Lix sakin ol biraz herkes bize bakıyor." Jeonginin uyarısı ile changbin kıkırdadı."
"Seni de görmek oldukça güzel yongbok" diyerek yanaklarımı sıktı. Gözlerimi devirdim.
"Bir insan hiç mi değişmez? Liseden beri aynı gıcık binnie." İkisi birden kıkırdadı.
"Sen sanki çok değişmişsin gibi." Dedi changbin ve bana sarıldı.
"Seni o kadar çok özlemişim ki binnie. Hâla bana güven veriyorsun. Bir abi güveni." Changbin gülümseyerek benden ayrıldı.
"Ee nasıl gidiyor uzun zamandır görüşmüyorduk?"
"Doğrusu bende pek değişiklik yok ama Felix için aynısını söyleyemem."
Changbin sorgulayıcı bakışlarını üzerime getirdi.
"Pek bir değişiklik yok aslında sadece...."
"Evlendi."
"Ne!"
Jeongin e ters bir bakış attım. Yüreğine iniyordu çocuğun resmen.
"Öyle işte" diye mırıldandım."
"Felix daha çok erken değil mi? Ya sana iyi bakmazsa! Ya sana kötü davranırsa!"
"Of annem gibi konuşuyorsun. Annemde bunları söylemişti. Oldu bitti işte."
Biz bu muhabbeti yaparken çoktan barın boşaldığını görmemiştik bile.
"O annen gibi konuşuyor olabilir ama ben ailen gibi konuşmuycam! DERDİN NE SENİN FELİX?!"
Arkamdan gelen ses ve boynumda hissettiğim sıcak nefes ile arkamı döndüm.
*****
Umarım beğenilir. Yazım hatası vb. Varsa şimdiden özür dilerim.
Yb yakında gelicek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
engel evliliği //hyunlix//
Teen FictionUYARI:ilk ficimdir ben yazmamışım gibi okuyun yada direkt okumayın. İçinde bolca gurur yoksunluğu bulunur. yürüyemeyen 20 yaşındaki Lee Felix'in babasının şirketinin batmaması için 23 yaşındaki magazin sayfalarının göz bebeği olan çapkın model hwang...