*4 GÜN SONRA*
Parlak güneş ışınlarının üzerime vurduğu bir güne gözümü açtım. Yanıma baktığımda hyunjin yoktu. Aşağıda olduğunu düşünerek, üzerime hızlıca birşeyler geçirip aşağıya indim. Düşündüğüm gibi aşağıdaydı. Salonda telefonunda biri ile mesajlaşarak oturuyordu. Ben içeri girdiğimi görünce aniden telefonunu kapatıp, yanına ekranı koltuğa gelecek bir şekilde koydu.
Aslında bunu birkaç gündür yapıyordu ve bu benim morelimi bozuyordu. Suratım asılmıştı, iç çekerek yanına oturdum.
"Kiminle konuşuyordun?"
"Ji-ho."
Birkaç gündür sürekli bunu söylüyor. Artık gerçekten buna inanmakta güçlük çekiyorum.
"Bugün şirkete gidecek misin?"
"Hmhm" yavaşça kafasını sallayarak onayladı beni.
"Tamam." Dedim durgun bir yüz ifadesi ile. O da pek fazla takmadı zaten. Ayağa kalktı.
"Ben gideyim. Zaten senin uyanmanı beklemiştim. Kahvaltını hazırladım. Lütfen yememezlik yapma." Dedi dudaklarımı nazik bir şekilde öperken.
Başım ile onayladım hızlıca. O evden çıktığında zaten dolu olan gözlerimde ki yaşları serbest bıraktım. Acaba çok mu duygusalım bilmiyorum ama onun beni aldatmasından korkuyorum. Elime telefonumu aldım. Hızlıca jeonginin numarasını çevirdim titreyen ellerimle. Bunu bir tek jeongin e anlatmıştım. O benim en yakın arkadaşımdı bilmeye hakkı olduğunu düşünüyordum.
Jeongin: alo
Felix: yine aynısını yaptı jeongin. Yine telaşla telefonunu kapatıp, ji-ho ile konuştuğunu söyledi.
Dedim ağlayarak. Sesim titriyordu. Aynı zamanda ellerimde benden bağımsız titriyor. Hiçbirini durduramıyordum. Onları kontrol edemiyordum.
Telefonda ki jeongin derin bir nefes aldı. Bir süre bekleyip benim ağlamamı dinledi. O konuşmayınca ben konuşmaya devam ettim.
Felix: ya beni aldatıyorsa düşüncesi aklımı kaybettiriyor. Doğru düzgün düşünemiyorum. Burda kendi kendimi yiyip bitiriyorum.
Bir derin nefes alma sesi daha geldiğinde, jeongin konuşmaya başladı.
Jeongin: yapma Felix. Onun böyle bir şey yapacağını düşünmediğini ikimizde biliyoruz. Böyle düşünceler aklına sokup kendini üzme lütfen. Yapma bunu kendine. Onun sana ne kadar aşık olduğunu görmüyor musun?
Felix: görüyorum ama eskiden olanları sende biliyorsun. Endişelenmemek elimde değil. Anla beni.
Jeongin: merak etme lixie. O seni herşeyden çok seviyor güven bana. Buna tüm kalbim ile inanıyorum.
Derin bir iç çektikten sonra konuşmaya devam ettim.
Felix: yanıma gelemez misin? En azından sana sarılıp tüm bunları unuturum.
Jeongin: üzgünüm meleğim. Bir uere gitmem gerekiyor. Yarın gelirim olur mu?
Sıkıntı ile görmeyecek olduğunu bildiğim hâlde başımı salladım.
Felix: peki. Görüşürüz o zaman.
Jeongin: görüşürüz lixie. Kendine iyi bak.
*HYUNJİN İN ANLATIMI İLE*
Karşımda duran ji-ho ya yüzümü ekşiterek baktım. Saçları dağılmıştı. Uykusunu alamadığı belliydi. Ee tabi benim suçum. Çok yükleniyorum çocuğa.
Kısa bir süre sonra kaşlarım çatışdı ve ji-ho ya sinir ile baktım.
"Her seferinde sabah sabah yazmak zorunda mısın be! Senin yüzünden Felix in o dolu gözlerine gülümseyerek bakmak zorunda kalıyorum! Kim bilir neler düşünmüştür!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
engel evliliği //hyunlix//
Teen FictionUYARI:ilk ficimdir ben yazmamışım gibi okuyun yada direkt okumayın. İçinde bolca gurur yoksunluğu bulunur. yürüyemeyen 20 yaşındaki Lee Felix'in babasının şirketinin batmaması için 23 yaşındaki magazin sayfalarının göz bebeği olan çapkın model hwang...