...birden kendimi tekrar ateş cemberinin içinde bulmuş çevremde dönen seslerden kafayı yiyecek gibi olmuştum. Neredeyse bir asırdır kullanmadığım güçlerim çok zayıfti.
Çaresiz çığlıklarım çevrede yankilanirken birden etrafimda beliren arkadaşlarımla içimde tarifsiz bir mutluluk doğmuştu. "Namjoon buraya nasıl çekildim?" Ben bağırırken çevredeki sesler de yükselmiş ateş boyunu yükselmişti. "Bilmiyoruz sadece sakin ol biz ateş cemberinin etrafına koruma çemberi oluşturacağız." Namjoon, jimin ve Hoseok el ele tutuşmuş daha kuvvetli bir çember için büyü yapmaya başlamışlardı.
Çevremdeki ateş birden çekildiğinde ise yaradığını zannettiğim adım atmış attığım adımla toprak beni kendine çekmeye başlamış aynı anda topraktaki sarmasiklar yavaş yavaş yükselmişti. "Şimdi ne oluyor?" Namjoon sözlerini daha yüksek sesle söylerken diğerleri de ona ayak uydurmuş çevredeki sesleri neredeyse bastiemislardi.
Sesler dönerken bir anda her şey susmuş endişeyle gözlerim arkadaşlarimi bulmuştu. Onlar gözlerini kapatmış ama bilmediğim bir sebepten dolayı susmuslardi. "Cadılardan yardım alacak kadar güçsüz müsün Jeongguk?" bilmediğim boguk bir ses çok uzaktan kulaklarıma dolarken boynumda pas izleri sızlamayan başlamıştı.
Ellerim istemsiz boynuma giderken artan acıdan bastırmaya başlamıştım. Boynuma yaptığım darbe kimden geldiğini bilmediğim sesin tıslamasina sebep olmuştu. O an bu izin sahibi olduğunu anlamıştım fakat sadece bana değil ona da zarar veriyordu. "Sen kimsin ve bu boynumadaki izler ne?" soğuk bir havanin yavaşça içimden geçtiğini hissetmiştim. Daha sonra az önceki ateş cemberinin çevresinde ufak bir hortum oluşmus yavaşça bir beden yükselmişti. Tanıdığım bu bedenle kaşlarım çatılmisti "Penanggalen! " bu sefer tiz çıkardığı sesiyle kocaman bir kahkaha salmış kulaklarımın çınlamasına sebep olmuştu.
Rüzgardan hızlı bedeni bedenim etrafında birkaç tur atıp kulağımın yanında durmuştu. "Hayır Penanggalen'in oğluyum." kaşlarımı çatıp yüzüne dönmüştüm bu imkansızdı onu birkaç Asır önce cehenneme hapsetmistim. "Bu imkansız onu cehenneme hapsettim-" ateş saçan gözlerini tam gözüme dikmişti. "Bu yüzden Jeongguk ruhumu cehennem ateşinden aldım." bunun gücünü bildiği için genişçe sırıtmış o an ne yapacağımı bilememistim.
Uzun tırnaklı elleri boynumda dolanmış tam pas izlerim üzerinde durmuştu. "Sakin kendine bir şey yapayım deme ama bunu düşündüm bu yüzden ruhumun bir kısmı şu an burada. Anliyor musun bensiz ölemezsin." elleri durduğu yeri hafif bastırmış acıyla inlememe sebep olmuştu. "Şimdi gidiyorum ama her zaman seni izliyor olacağım."
Az önceki çıktığı yerden geri toprağa girerken yüzüne krkunc bir gülümseme yerleştirmişti. Tamamen kaybolunca koşarak arkadaşlarımın yanına gitmiştim. "Neden sustunuz ne oldu?" Jimin korku dolu gözleriyle bana dönmüştü. "Hiç bilmediğimiz çok guclu bir büyü Jeongguk." Jimin hala endişeyle çevresine bakinirken Namjoon'un gözleri bana dönmüştu. "Bu kim?"
Derin bir nefes alıp gözümü tek tek hepsi üzerinde gezdirmistim. "Penanggalen'in oğlu."
...
Sürekli o ficten bu fice geçmek 🤝
BenBiraz da farklı bir şey denemem gerekiyor sanırım.
Hepinize kocaman sevgii🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PENANGGALAN¦|taekook
FanfictionSon köken vampir Jeongguk bundan bir asır önce yapılan bir savaştan sonra arkadaşlarıyla bir daha güçlerini kullanmamaya dair kendilerine söz verirler. Fakat bir gün jeongguk'un boynuna oluşan paslardan sonra işler değisir çünkü bunu sadece başka bi...