Biraz açık kalan perdeden sızan ışık yüzüme vurduğunda buruşturdugum yüzümle hızla daha az parlak bir yere geçmiştim. Neredeyse iki asıra yakın zamandır güneşte yaşasam da bu beni hala rahatsız ediyordu güneş bana zarar veremezdi bunun tek sebebi ömrümün neredeyse hepsini yerin altında gecirmemedi. Ömür kavramı zihnimden geçerken dudaklarım kıvrılmıştı sahi kaç yüz binlik bir ömrüm vardı.
Bulduğum yataktan hızla kalkmış üzerini düzeltmiştim. Uyumuyordum hayatım boyunca da hic uyumamıştim ama yaşadığımız bu hayat içinde garip bir alışkanlık oluşturmuştu. O an bazı şeylerin sadece alışkanlık olduğunu fark etmiştim.
Neredeyse bütün körelen güçlerimin yanında henüz körelmesine izin vermediğim hızım beni birkaç saniye içinde hazır konuma getirmişti. Buna gülümserken yine aynı hızda aşağıya inmiştim.
Namjoon sabahtan en acı şekilde yaptığı kahvesini yudumlarken elindeki gazeteye kaşlarını catmis şekilde bakıyordu. Jimin ve Hoseok ise her zamanki gibi garip renkli bir şeyler yiyor ama önlerindeki kaseden bir şey eksilmiyordu. "Günaydın."
Sabit sesimle verdiğim günaydına Namjoon garip bir şekilde "Günaydın" demiş gazetesinden gözünü ayıramamıştı. "Günaydın Jeongguk bir şeyler yemek ister misin?" jiminin teklifine küçük bir gülümseme verip yerime otururken aynı anda önümde beliren bir bardak kanla gülümsemem büyümüştü. Önümde bulunan kandan bir yudum alıp karşımda beni izleyen Jimin ve Hoseok'a dönmüştüm." Melek yılanı kanı mi? " hoseok Jimin'i dürtüp aya benzeyen gülümsemesini jimine çevirmişti. "Sana demiştim dili bütün tatları saniyede bilecek kadar gelişmiş .''
Hoseok'un cümlesine Jimin yüzünü düşürmüş bana dönmüştü. ''Bunu nasıl bilebilirsin Jeongguk bu antik bir kan .Sabah Hoseokla senin için almaya gittik ben bbilemeyeceğini düşünmüştüm .'' Üzerimden girdikleri iddiaya gülmüştüm .''Bu kan için kaç yıl gittiniz.'' sorumla ikisi de birbirine dönmüş aynı anda kahkaha salmışlardı .''Yaklaşık dört asır .''
''Siz gerçekten aptalsınız.'' aralarında sürtüşmeye devam ederken bakışlarım Namjoon'a dönmüştü .Normalde şu an bize katılıp Jİmin ve Hoseok'a kızması gerekirdi .''Neyin var senin ?''
Sorduğum soruyu dalgınlığından duymamış elimle hafif dürtmeme sebep olmuştu .''Efendim.'' normalden daha sert çıkan sesiyle yersiz yere endişe etmediğimi anlamıştım .''Neyin var dalgınsın.'' gözleri bir dakika yine önündeki yazıya gitmiş .''Sanırım ters bir şeyler oluyor .''
Bu dediğine Hoseokve ona kurbağa bacağı yedirmeye çalışan jimin de dönmüş aynı anda sessizleşen ortamda sadece nefes seslerimiz dönmüştü. ''Ne gibi şeyler joon?'' sessizliği bozan Hoseok'un sesiyle Namjoon elinde tuttuğu gazeteyi ikiye katlamış sesli şekilde okumuştu .
^Geçtiğimiz günlerde kaybolan ve öldürülen kişilere yenileri eklendi .Mation yakınlarında dün akşam bulunan üç ölü daha önceki günlerde bulunan ölülerle aynı sebepten öldüğü ya da öldürüldüğü düşünülüyor .Cansız bedenlerin vücutlarının bazı bölümlerinde rastlanan pas benzeri bir yara olayı garipleştiriyor .Ölüleri bulup haber veren kişi onları bulduğunda ortamda ağır şekilde Formaldehit kokusu aldığını ama hemen sonra bu kokunun kaybolduğunu aynı zamanda bulunan ortamda mavimsi bir toz bulutunun da olduğunu söylüyor .Bütün bunlar toplandığında akıllara sadece bilim kurgu romanları geliyor öyle değil mi?^
Bardağımdaki son kan damlasıyla okumasını bitirmiş bize dönmüştü ..Jiminin gözleri dehşetten açılırken Hoseok masaya dalmış bir şeyler düşünmeye başlamıştı .''Hadi ama çocuklar bu her yıl olan bir şey burada herkes böyle şeylere aşırı meraklı .'' kaygısız ses tonumla Namjoon bana dönmüş ciddi olduğumu tartmıştı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PENANGGALAN¦|taekook
FanfictionSon köken vampir Jeongguk bundan bir asır önce yapılan bir savaştan sonra arkadaşlarıyla bir daha güçlerini kullanmamaya dair kendilerine söz verirler. Fakat bir gün jeongguk'un boynuna oluşan paslardan sonra işler değisir çünkü bunu sadece başka bi...