Uzun bir aradan sonra merhabaaa
İnstagram:cerisellaa🌹 hesabımdan bana ulaşabilirsiniz ayrıca takip ederseniz yaptığım açıklamalardan geri kalmazsınız
Satır arası yorum istiyorumm
İyi okumalarr 🖤
Çan sesinin ardından kurt uluması gelince saraya koşmaya başladık. Uzak olduğu için koşarak kısa sürede varamayacağımızı anlayınca kanatlarımı açarak kralın omuzlarından tutup ormanın içine girerek hızlı bir şekilde ilerlemeye başladım. Ales’te kurt formunda ağaçların arasından görünmeyecek kadar hızlı bir şekilde bize yetişti. Orman sınırında durarak kralı indirdikten sonra ağaçların arasında kendimi saklayacak bir açıya yerleşip beklemeye başladım. Ales ve kral saraya vardıklarında savaşçılar etraflarını sararak hem bir şeyler anlatıyor hemde saraya doğru temkinli adımlarla ilerliyorlardı. Ales’in zihnine girerek ne olduğunu öğrenmeye çalıştım. Kasırga şehrinin kraliçesi gelmiş ve toplantı odasında kral Victor’u bekliyordu. Kralın sarayda olmadığını bildikleri için de en kısa yoldan çanı çalıp haber vermek istemişler aslında bunlar için çanı kullanmaları büyük sıkıntıya yol açabilirdi sonuçta savaş çanı da olabilirdi ve biz buna göre gelmiştik. Yine de bir şey olmadığı anlayınca derin nefes alarak kanatlarımı sırtıma topladım ve dallardan birine ayaklarımı sarkıtarak oturdum. Kanatlarımla saraya giremeyeceğim için en iyisinin beklemek olduğunu düşünerek etrafı izlemeye başladım. Saatler geçmesine rağmen kimsenin dışarıya çıkmamasıyla buradan zor olacağını bilsem de Ales’in zihnine girmeye odaklandım. Bana yakın olmadığı için zor olsa da başarmıştım. Hiçbir şey duymayınca kaşlarımı çatarak ne olduğunu anlamaya çalıştım ama ne yaparsam yapıyım bir değişiklik olmadı. Kalbimde endişe tohumları yeşermeye başlamıştı. Ağaçtan inerek ormanın içinden tepeye doğru çıktım. En azından bu şekilde krallığı bir şekilde görebileceğimi düşünüyordum. Tepeye vardığımda sarayı görmeye başlamıştım ama kral ve prense dair hiçbir şey yoktu. Derin nefes alarak sakin olmaya çalıştım. Tepeden inip ormanın sağ tarafına ilerledim. Büyücülerin olduğu kısma geldiğimde ağaçların arkasına saklanarak Kayra’nın evine ulaştım. Kapıyı çalarken etrafta kimsenin olmadığından emin olmaya çalışıyordum. Kapı açıldığında Kayra’nın beni görmesine fırsat bile vermden içeri geçtim ve kapıyı kapattım. Sırtım kapıya dönük şekilde dururken Kayra’ya bakarak
“bana yardım et” dedim. Kaşlarını çatarak ne olduğunu çözmeye çalışırken
“ ne oldu?” diye sordu.
“kral ve prens kasırga ülkesinin kraliçesiyle saraya geçti ama ikisine de ulaşamıyorum. Ayrıca saraya girmem için senin bana yardım etmen lazım.”
“tamam sakin ol ve bana ne gibi bir yardım istediğini söyle.” Dedi.
“bunun kesinlikle aramızda kalması gerektiğini unutma. Bir gün önce kanatlarım çıktı onları saklamam için bana örtü gibi bir şey vermelisin.” Dedim. Kayranın gözleri sırtıma kaydı ardından kafasını iki yana sallayarak
“şuan bunu sorgulamıyorum sana yardım edeceğim ama daha sakin olduğun bir zamanda kesinlikle bana anlatacaksın.” Dedi.
Arkasını dönerek içeri ilerlerken bana salonu göstermişti. Kayra gözden kaybolunca salona geçerek pencereden ormana doğru baktım. Saray buradan görünmüyordu ama bir şey olursa çanları çalacakları için biraz da olsa rahattım.
“büyük bir cübbe bulabildim sadece bununla kanatlarının kapanacağını düşünüyorum.”dedi. Arkamı dönerek Kayra’nın elinde tuttuğu altın işlemeleri olan siyah cübbeye baktım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM(KAN)
FantasyYıllar önce savaştan kaçan insanları Dünya'dan yaşadıkları gezegene Septün'e getiren TILSIM ve arkadaşları. Peki ya Dünya'da kraliçe ve prenste varsa onları kurtarıp Septün'ü düşmanlardan arındıra bileceklermi gelin ve görün.