2 ay sonra
Yoongi'nin gitme vakti gelmişti. 2 ayın ardından Yoongi geri dönücekti ailesinin yanına. Kalmasını söylediğimde şuan olmaz diyerek reddetti. Onunla birlikte yaşamak istiyordum ama o ailesinin yanına dönmek istiyordu bu yüzden bir şey demiyordum. Şuanda ise Yoongi'nin otobüse binme saatinin gelmesini bekliyorduk. Bir yerde oturmuş kahve içiyorduk. Gideceği için üzülüyordum. Ne zaman döneceği belli değildi. Bende onunla gelmek istediğimde ise işimi bırakmayacağımı söyledi. Haklıydı.
İkimizde konuşmadan kahvelerimizi içiyorduk. Minik köpeği severek etrafı izliyordu. Köpeğin bir sahibi olmadığını anladığımızdan beri Yoongideydi. Arada birbirimize bakıp yeniden önümüze dönüyorduk. İlk konuşan Yoongi oldu.
"Hadi ama sevgilim yapma böyle"
"Bende geleyim işte yoksa çok özlicem ben seni"
Dudaklarımı büzüp yavru köpek bakışları atmaya başladım. En sonunda pes edip yanına yaklaştım. Elimi uzattığımda önce bana bakıp sonra ellerimizi birleştirdi. Bilekliklerimiz anında birleşti.
"Sürekli konuşuruz"
Öyle olmayacağını ikimizde biliyorduk. İlk başta konuşsak bile işlerimiz vardı ve yorulacaktık. Belki de aramayı bile unutacaktık. Bunları düşünürken morelim bozuluyordu. Yoongi'nin saati gelene kadar konuşup sarıldık. Saati geldiğinde otobüse doğru gitti. Arkasını dönüp bana baktı ve el salladı. Ağlamak istemiyorum. Otobüse binip cam tarafına oturdu. Hâlâ el sallıyordu. Otobüs dolduğunda hareketlenmeye başladı. Bir an olsun gözümü ondan ayırmadım. Otobüs gidene kadar baktım ve gözyaşlarım aktı. Yoongi'den ayrı kalmak istemiyordum. Gittiğinde aramasını söylerek mesajı yolladım ve taksiye binip eve geldim.
Bir yanım yokmuş gibi hissediyordum. Yoongi'ye fazlasıyla alışmıştım. Onunla birlikte çalışmaya, uyumaya, evde olmaya, gezmeye... Onu şimdiden özlemiştim. Bir süre böyle idare etmemiz gerekiyordu. Jungkook'un açılışına kesinlikle geleceğini söyledi. O zamana kadar dayanmalıydım. Yatağa kendimi attığımda Yoongi'nin cevap verdiğini gördüm. Gülümseyip cevap verdim ve iyi yolculuklar dileyerek yatağıma girdim. Onu düşünerek uyumaya çalıştım.
Uyandığımda esneyip saate baktım. Çoktan 12 olmuştu bile. Yoongi'den birkaç arama ve mesaj vardı. Eve vardığını ve beni sevdiğini söylüyordu. Günaydın mesajı yazarak yolladım. Fazla oyalanmadan yataktan kalkıp yatağımı topladım. Elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı için aşağı indim. Canım pek bir şey istemesede bir şeyler hazırlamaya başladım. Kahvaltı etmeye başladığım sırada telefonun çaldı. Baktığımda Yoongi'nin görüntülü aradığını gördüm. Telefonu hemen açtım.
"Günaydın Hoba'm"
Gülümseyerek cevap verdim.
"Günaydın bebeğim"
Daha yeni kalkmış olmalı ki yanağında yastık izi vardı. Yataktan kalkıp kahvaltı hazırlamaya başladı. Bu sırada yolda yaşadığı olayı anlatıyordu. Ben ise sadece onu dinliyordum. Arada mırıltılar çıkartarak onaylıyordum. Yoongi' de kahvaltısını hazırladıktan sonra oturdu. Hem kahvaltı edip hem de Yoongi'yi dinliyordum. Yarın işe başlayacağını söylüyordu. İşe gitmem gerekiyordu ama Yoongi ile de konuşmak istiyordum. Yoongi'nin ısrarıyla telefonu kapatıp hazırlanmaya başladım. Onsuz ev çok sessizdi. Yoongi ile birlikte uyanıp, hazırlanıp vakit geçirmeyi özlemiştim şimdiden.
Daha 1 gün bile olmamıştı gideli ama şimdiden özlüyordum. Jungkook sergisini açmak için hazırlık yapıyordu o yüzden artık yoktu. Zaten sadece 4 ay çalışacağını söylemişti. Hazırlanıp evden çıktım. İsteksiz adımlar ile kafeye girdim. Herkes her zamanki gibi işini yapıyordu. Tezgaha geçip Yeji ile sohbet etmeye başladık.
Gün boyunca yoğun geçmişti. Akşam olmak üzereydi. Kafeyi Taehyung'a bırakıp dışarı çıktım. Gördüğüm mağaza ile içeri girdim. Peluş oyuncaklar ve yastıklar türlü türlü şeyler vardı. Yoongi'nin hoşuna gidebilecek bir şey var mı diye ararken gözüme çarpan ile ona doğru ilerledim. Bir kumamon yastığıydı. Yoongi'nin bunu sevdiğini biliyordum. Bir tane kumamon peluşu vardı. Bunun hoşuna gidebileceğini düşünerek almaya karar verdim. Alıp mağazadan çıktım. Kargoya vererek adresi yazdım. Yoongi'nin evini Jungkook'tan öğrenmiştim. Önceden gittiğinden bahsetmişti. Elimde olsa bende giderdim ama tek yapmam gereken biraz sabır.
Eve giderken gördüğüm gitar ile bakakaldım. Bir gün Yoongi'ye gitar öğreteceğime söz vermiştim. Onun için bu gitarı alabilirdim. Buraya geldiğinde öğretip birlikte çalabiliriz diye düşünürken bile mutlu olmuştum. Mağazaya girip göz gezdirdim.
"Merhaba hoşgeldiniz"
"Merhaba"
"Nasıl yardımcı olabilirim?"
"Ben bir gitar bakıyorum"
Eliyle gitarlar göstermeye başladı. Hoşuma giden siyah gitarı elime aldım. Bunu sevebileceğini düşünüyorum. Gitarı almaya karar verdiğimde kadın ile konuştum. Parasını verip gitar çantasına koydum ve sırtıma yerleştirdim. Teşekkür ederek mağazadan çıktım. Eve geldiğimde gitarı dolabımı yanına koydum. Üzerimi değiştirip duş aldım. Yoongi'nin müsait olup olmadığını bilmiyordum o yüzden aramadan önce mesaj attım. Şuan işte olduğunu birazdan çıkacağını söylediğinde tamam diyerek mesaj yolladım.
Saçlarımı kurutarak mutfağa girdim. Dolabı açtığımda önceki günden kalma yemekler vardı. Dolaptan çıkarıp ısıtmaya başladım. Yemek ısınırken telefonumdan şarkı açarak söylemeye başladım.
Secrets I have held in my heart
(Kalbimde tuttuğum sırları)Are harder to hide than I thought
(Saklamak düşündüğümden daha zor)Maybe I just wanna be yours(Belki de sadece senin olmak istiyorum)
...
Bu Yoongi ile şarkımızdı. Her dinlediğimde onu düşünüyordum. Telefonumun çalması ile yemeğin altını kısıp telefonumu elime aldım. Yoongi görüntülü arıyordu. Telefonu açıp oturdum.
"Hoba~"
Diyerek açtı telefonu. Araba kullanıyordu. Araba kullanırken ona kızmış olsam da onu gördüğüm için mutluydum. Eve gittiğinde araba kullanırken beni aramamasını söyledim. İtiraz etmeden tamam dediğinde telefonu kapattı. Aklıma gelen yemekle oturduğum yerden kalkıp yemeğin altını kapattım. Karıştırdığımda bir şey olmadığını gördüm. Tabağa koyup oturdum yemeye başladım. Kapı açılma sesini duymam ile kafam kapıya döndü. İçeri Taehyung girdi.
"Ooo Taehyung bey görmeyeli nasılsınız?"
Jungkook ile sevgili olduğundan beri fazla görmüyordum desem yalan olmazdı. Bu benim için sıkıntı değildi ama arada Taehyung ile konuşmak istiyordum.
"Hyung ne yapıyorsun bu saatte?"
Önümdeki tabağı gösterdiğimde kafasını salladı. Jungkook sergi için hazırlandığından Taehyung arada ona yardım ediyordu. Çizdiği resimler hazırdı ama aklına gelen birkaç ekleme yapmak istediğini söylemişti. Bunun için çalışıyordu. Ne olduğunu kimse bilmiyordu. Masayı toplayıp odama çıktım. Aldığım gitarı çıkarıp akorlarını ayarlamaya başladım. Telefonumun çalması ile gitarı kenara bırakıp telefonu elime aldım ve açtım.
"Sevgilim"
Yarı uykulu şekilde bakıyordu.
Gülümseyerek konuşmasını dinledim. Arada gözlerini ovuşturuyordu. Yorulmuş olmalıydı. Biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattık. Onunla konuşmayı özlemiştim. Telefonumu şarja koyarak gitarı çantasına koydum ve yatağa uzandım. Uykum gelmiyordu. Sürekli yatakta döneliyip duruyordum. Bilgisayarımı açıp dizilerden biri açtım. İzlemeye devam ederken gözlerimin yavaş yavaş kapandığını hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Summer Holiday | Sope
Fiksi PenggemarHoseok ve Taehyung Seul'de mekan yöneten iki arkadaştır. Yoongi ise tatil yapmak için Seul'e Jungkook'un yanına gelmiştir.