-16-

268 35 5
                                    

Bir süre görmediler birbirlerini. İkisinin de derdi başından aşkınken birbirlerine yardımcı olamıyorlardı. Zaten Beomgyu, kendisine yardım edebilecek son kişinin Soobin olduğunu biliyordu.

Soobin, kendisine bir türlü yediremiyordu. Başka birisinin ,üstelik bir kızın, ona tercih edilmesi gerçeği günler birbirini kovaladıkça adeta kalbine saplanan bir bıçak gibi daha da derine iniyordu. Hiçbir şey olmuyormuş gibi davransa da herkes onun neler hissettiğinin farkındaydı.

Huening Kai yanında durdu bu süreç boyunca. Beomgyu'nun iyi olmadığını zaten biliyordu, nedenini de öğrenmeyi çok isterdi fakat önündeki kalp kırgınlığı engeli bir türlü gitmiyordu. Yanında olamadığı için kendisini de suçluyordu. Fakat onun da bu süreçte yanında olmasını isterdi.

Kederle geçen günleri arasında en azından Huening Kai'ın da olması onu biraz daha iyileştiriyordu. Aksi takdirde kafayı filan yerdi. Bekaretini verdiği Yeonjun'a bela okudukça ona olan nefretiyle beraber aşkı da artıyordu. Üstelik ona gelip 'onunlayken bile seni düşündüm' demesi onu daha da kırıyordu.

Yine de affetmeyi planlıyordu. Yeonjun'un pişman olduğu ve onu ne kadar sevdiği belliydi, hiçbir günü aksatmadan kapısının önünde yalvarıyordu. Fakat biraz daha beklemek istiyordu Soobin, belki de böylece yaptığı şeyin canını ne kadar yaktığını anlardı diye düşünüyordu. Ne kadar fazla anlasa o kadar iyiydi.

Eğer affetmese bile o kıza tekrar dönmeyeceği zaten kesindi. O kızı da düşündü Soobin, yüksek ihtimal çoktan Yeonjun'u unutmuştur diye düşündü. Sadece yazı eğlenceli geçirebilmek için sevgilisini kullanan bir fahişeden başka hiçbir şey değildi ve en çok da ondan tiksiniyordu. Onunla aynı havayı soluğu için bazen kendi vücudundan bile tiksindiği oluyordu. Onu öğrenmeyi, öğrenmemek kadar istiyordu ama eğer bir gün öğrenirse onu sağ bırakmayacağını biliyordu. Ve Yeonjun da bunu yapabileceğini biliyordu.

"Kai, sen olsan ne yapardın?"

"Neyi ne yapardım?"

"Eğer o kızın kim olduğunu öğrenseydin..."

"Bilmem. Hiç düşünmedim."

"Düşün öyleyse."

"Peki. Sanırım hiçbir şey yapmazdım."

"Hiçbir şey yapmaz mıydın?"

"Evet."

Bir süre sessizlikten sonra Huening Kai tekrar konuştu:

"Kim olduğunu biliyor musun?"

"Hayır ve öğrenmeyi isteyip istemediğimden emin değilim."

"Bence önemli değil. Yeonjun pişmansa bir pişmanlığı öğrenmenin lüzumu yok."

"Haklısın. Sadece bir pişmanlık."

Pişmanlıklar, yine de bir gerçektir. Bazen geceleri uyumadan önce birden aklınıza gelir ve asla uyuyamazsınız. Ama bazı pişmanlıklar vardır ki asla hatırlamazsınız bile, çünkü değersiz görürsünüz. Değersiz görmenizin nedeni ise zaten siz değilsinizdir, onu size öyle gösteren insanlardır. Pişmanlığın gerçekten pişmanlık olup olmadığını sadece siz bilebilirsiniz.

Fakat eğer insanların size pişmanlık olarak tanıttığı şeyleri siz öyle görmüyorsanız, ama buna rağmen insanların dediklerine kulak veriyorsanız ve o şeyi pişmanlık olarak görmediğinizi unuttuysanız, o bir gün gelip sizi kemirir ve gerçek pişmanlığı ortaya çıkarır, bu pişmanlıktan ise asla geri dönemezsiniz çünkü artık her şey için oldukça geçtir.

Sonra o pişmanlık, odasının bir köşesinde ailesinden gizlice maddeler çeker ve eski hislerini geri hissetmeye çalışır. Çünkü o pişmanlık lakabını kazanmadan önce "aşk" hissidir. Aşk hissi giderse hiçbir renk kalmaz ve renk aramak için başka yollara başvurur. Çünkü siyah-beyaz hayatın hiç getirisi yoktur.

Beomgyu ise Yeonjun'u ve Yeonjun'dan önceki Soobin ile olan tatlı hayatını kazanmak için daha önce Yeonjun'la gittikleri bir barda gördüğü çözüm yöntemini çoktan kullanmaya başlamıştı bile. Belki gerçek değildi ama hayali bile güzeldi. Çünkü bu kadar pişmanlık ve değersizlik içinde yardım almadan bunun hayalini bile kuramıyordu.

Ailesinin bitmek bilmeyen işi zaten üstündeki dikkati azaltıyordu. Uzun süren işleri yüzünden evde geçirdikleri uyumak dışındaki birkaç saatse zaten dinlenmekle geçiyordu. Bu yüzden Beomgyu'nun kafası oldukça rahattı, zaten asla bilmeyeceklerdi.

Madde kullanmaktan gözlerinin altındaki morluklar belirginleşmeye başlamıştı. Ders saatlerinde uyukluyor ve sonra bir şekilde hastayım diyerek evine geri dönebiliyordu. Bu uyuşturucuların aynı hissi vermediğini bilse de asla durmuyordu.

Cebinde bir not defteri taşırdı her zaman. Herhangi bir yerde aklına bir şeyler gelirdi ve hemen not defterini çıkarır bunları yazardı. Belki bir gün bu güzel aşk şiirlerini Yeonjun'a okurum diye düşünür, kelimeleri birleştirirken daha çok özenirdi.

Yeonjun'sa böyle bir şey yaptığı için belalar okurdu kendisine. Her salise Soobin'in onu affedebilmesi için bir çare arar ve her seferinde olduğu gibi yine bir şey bulamayıp kapısına ne diyeceğini bilemeyerek giderdi.

Üçü de aşktan mahrum kalmıştı fakat birisinin kederi ebediyen sürecekti. Her zaman olduğu gibi yine en çok hor görülen karakter tükenecekti.







folklore - beomjunbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin