"Rüya hadi geç kalıyoruz kalk artık." Muratın sesi gözlerimi açmama ve nereye geç kaldığımızı düşünmeme sebep oldu. "Nereye geç kaldığımızı sorabilir miyim acaba?" diye sordum dolabımın önünde bana kıyafet seçen arkadaşıma. Murat ve ben 6 yaşında yetimhane de tanışmış kısa sürede birbirimizin her şeyi olmuştuk, onsuz ne yaparım nasıl yaşarım hiç bir fikrim yok. Onu kaybetmem benim ölmem demekti. Bunları düşünürken o konuşmaya başladı "Ah bilmem farkında mısın ama ağustos ayına resmen girdik ve bizim bi iş görüşmemiz var güzelim" dedi, tabi ya bu gün o gündü aynı yerde iş bulmuştuk yetimhanedeyken her şey çok güzeldi. Bize anlatılanlar, duyulanlar gibi kötü bi yer değildi ya da biz iyi bir müdüreye denk gelmiştik, bilmiyorum. Ama oradayken bilgisayar başında vakit geçirdiğimiz günleri hatırlıyorum, o kadar çok ailemizi bulmak istedik ki bilgisayarlarla gerçekten çok iyi olmuştu aramız o küçük yaşlarda. Ve şimdi bunun artısını kullanıp bir iş bulmuş, aynı yere başvuruda bulunmuştuk. Başvuru onaylanmıştı ve gelen mail de tam bu gün ağustosun 1'inde gelmemiz belirtilmişti. Daha fazla oyalanmadan yataktan kalktım ve dolabın yanına Muratın olduğu yere geçtim. Bana siyah dar diz üstü bir etek ve beyaz bir gömlek verdi. "Sence de böyle çok resmi olmadı mı?" diye sordum yüzümde gülümsemeyle onu böyle heyecanlı görmek beni çok mutlu ediyordu, "Saçmalama Rüya ilk iş günü böyle olursak gözlerine gireriz, hadi ama çok güzel değil mi ikimizde aynı işi aldık artık birbirimizi aramak yerine moladayken yan yana oluruz" dedi hevesle. Benden bir yaş büyüktü, 23 yaşındaydı dün tam 23 olmuştu. Benimse doğum günüme 25 gün vardı, ama bana göre daha çok çocuk ruhluydu yani yalnız kalınca öyleydik ama dışardan ağır başlılığını koruyordu. Kocaman sulu bir öpücük kondurdum yanağına "Tamam canım bir şey demiyorum ama gidip giyinmezsen geç kalırız bana derken seni beklemeyelim sonra" diyip göz kırptı, bu yaptığımla saçlarımı karıştırıp güldü ve o da aynı şekilde beni öpüp odasına geçti. Arkasından baktım ve tüm yaşadıklarımız gözümün önünden geçip gitti, ne çok şey yaşamıştık öyle o ağlamıştı ben ağlamıştım, birbirimize iyi gelmek için her şeyi yapmıştık, yapmaya da devam ederdik, bunları düşünerek oyalanmaktan vazgeçtim ve hemen yüzümü yıkayıp kısa bir duş aldım, Muratın bana çıkardığı kıyafetleri de üstüme geçirdim omuzlarımın biraz üstünde olan kısa saçlarımı düzleştirdim ve makyajımı yapmaya başladım. Kahverengi gözlerimi ortaya çıkarmayı seviyordum yine öyle yaptım, dudaklarıma biraz renk verip işimi bitirdim telefonumu ve kartımı alıp odadan çıktım. Salona geçtiğim zaman Murat giydiği siyah gömleği düzeltmekle meşguldü. Bir dakika siyah gömlek mi giymişti? Yine ilk iş günü tüm kızlar ona asılacaktı ve ben bunu izlemek zorundaydım, o gerçekten çok yakışıklıydı. 1,85 boylarında siyah, dağınık saçları olan ve yemyeşil gözlere sahip bir şaheser gibiydi. Her kızın hayalinde ki erkeklerden, ama onu kimseye vermezdim çünkü bir gün onsuz ve yalnız kalmaktan deli gibi korkuyordum. O yüzden üzgünüm kızlar ama ona sadece bakmakla yetinmelisiniz. Yaslandığım kapıda hafifçe öksürdüm, bana doğru döndü ve kollarını iki yana açıp " Nasıl olmuşum miniğim?" diye sordu,"Her zaman ki gibi, bu siyah gömleği giymek zorunda mıydın. İlk iş günü katil olma potansiyeline sahip bir çalışan izlenimi vermek istemiyorum. Gerçekten nefes kesici görünüyorsun koca oğlan." diye bir konuşma yaptım ve o gülerek bana doğru geldi, gamzesini bana bahşetmişti her zaman ki gibi. "Senin gibi bir güzellik yanımdayken bana bakmalarına imkan bile yok ama sana bakan davarlara karşı nasıl davranırım bilemiyorum. Sanırım sana bu kıyafet seçimlerini yaparak kendimi katil ilan ettim" dedi kendimi tutamayıp gülmeye başladım saate baktım ve çıkmamız gerektiğini fark ettim, "Koca oğlan şimdilik yemeği unutmalısın çünkü geç kalıyoruz orda atıştırabiliriz belki hadi çıkalım" dedim ve koluna girip evden çıkmamızı sağladım. Tabi ki de beni arkasında bırakıp motorunun yanına doğru ilerledi ve onu çalıştırıp kaskını bana uzattı, "Atla bakalım miniğim bu sefer hız yok" dedi hız yapmasını sevdiğimi biliyodu onunla rüzgara meydan okumayı çok seviyordum ama iş görüşmesine gittiğimiz için bunu şimdilik ertelemiştik, "Peki madem ama bana borcun var unuttum sanma koca oğlan" bunu demem onu gülümsetmişti onun gülmesini çok seviyordum o gülüşün sonsuza kadar yaşamasını istiyordum. Koca oğlan onun benden, miniğinden uzak kalmasını istemiyordum bunlar yetimhanedeyken birbirimize taktığımız isimlerdi benden çok uzun olduğu için ona koca çocuk derdim o da bana minik... Şimdi o benim koca oğlanım ben ise onun miniğiydim. Benim koca oğlanım hep yaşamalıydı. Ben bu düşüncelere daldığım sırada çoktan şirketin önüne gelmiştik birlikte motordan indik ve bu büyük binaya baktık. KOZLUDAĞ HOLDİNG.
Hiç bir şeyden haberimiz olmadan yüzümüzde ki o gülümsemeyle yürümeye başladık her şeyin başlangıcı olan o yere adımlamıştık. Benim kıyametim olan o yere KOZLUDAĞ HOLDİNGE gelmiştik.Neler oluyor, bizi neler bekliyor bilemiyorumm. Devamını sizlere bir kaç gün sonra atmayı düşünüyorum bana destek olur musunuz?
:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞTÜĞÜM KİŞİ:BİR İNTİKAM HİKAYESİ
Genç KurguDoğru olan neydi? Ben kimim? Kime dönüşmüştüm? Daha doğrusu kim olmak istiyorum? Ben Rüya geçmişinde acının bol olduğu yaşadıklarıyla "Bayan R" olan, acının acımasızlaştırdığı Rüyayım, herkesin tabiriyle "Bayan R" Bana yaşatılan her acıyı yaşamaları...