6.Bölüm

123 19 4
                                    

Yüzüme vuran gün ışığına uyandım. Yataktan mutlu bir şekilde kalktım, lavaboya yüzümü yıkamaya gittim ve aynada gördüğüm şeye biraz şaşırmıştım. Görünüşüm tekrardan babamın ki gibi olmuştu tabi bir gözüm hariç o hâlâ yeşildi. İlacı bıraktığım gibi her şeyin düzeleceğini düşünmemiştim. Yüzümü yıkadım ve kahvaltı etmeye gittim. Kahvaltım bitince de üstümü değiştirdim ve spor yapmaya gittim. Bu aslında gizli bir alışkanlığımdı. Babam ile tanıştığım gün bunu yapmaya karar vermiştim. Madem özgünlüğüm yok bende kas yaparım! Şuan bu düşünce bana çok saçma geliyor çünkü kaslarım olsada onları kendimi savunmak için kullanacak cesaretim bile yoktu ama artık her şey değişti! Artık herkese kim olduğumu göstereceğim! Öğlen dörde kadar spor yaptım sonrada eve gelip duş aldım ve yemek yedim. Saat altı olmuştu üstüme gri bir tişört, siyah bir pantolon ve siyah bir sweat giydim. Kapüşonumu kafama geçirdim. Çantama lazım olabilecek bir kaç şey koydum ve kapıya gittim. Annem orda beni bekliyordu:

-Görüşürüz İzukucum, kendine çok iyi bak tamam mı?

Yumuşak ama endişeli bir şekilde titreyen eliyle yanağımı okşadı. Bende dayanamayıp sarıldım:

-Merak etme anne iyi olacağım asıl sen kendine iyi bak tamam mı?

-Pekala, görüşürüz canım...

Annem beni kapında uğurladı ama ben arkama bakmak istemiyordum çünkü annemin ağladığını duyabiliyorum ve eğer arkamı dönersem fikrimin değişebileceğinden korkuyordum. Maskemi taktım ve hızlıca evden uzaklaştım. Babamın bana yolladığı mesajda ki yere geldim.

-Ah cidden burası mı? Bu bina çok eski ve yıkık gözüküyor...

Yapacak bir şey yoktu babamın beni dolandıracağı yoktu ya. Bu yıkık dökük binanın içine girdim ve bir kaç kat yukarı çıktım. Karşımdaki kapının arkasından sesler geliyordu kapıya yöneldim ve kapıyı tıklattım. Kapıyı mavi saçlı ve benden uzun biri açtı, tuhaf bir şekilde suratında kocaman bir el vardı:

-Kayıp mı oldun ufaklık? Burası senin gibiler için değil bir karakola falan git.

-Ah hayır doğru yere geldiğime eminim.

Olabildiğince kendimden emin bir şekilde konuşmaya çalıştım ama onun için yeterli olmadı galiba:

-Öyle mi? O zaman neden buradasın?

-Beni ekrandaki adam çağırdı.

-SEN DE KİMSİN BE?!

Yakamdan tuttu ve beni havaya kaldırdı. Birden sinirlenmesi beni korkuttu. Bende kendimi korumak için onu ittim ama istediğimden daha fazla bir güç kullandım ve o odanı diğer ucuna gitti:

-Eh... P-pardon daha özgünlüğümü kontrol edemiyorum...

Hareket eden bir karaltı benimle konuşmaya başladı:

-Ah sen patronun bahsettiği çocuk musun?

-büyük ihtimalle oyum...

-Senin geleceğine dair haber vermişti. Hoş geldin.

Bir şey demek istemiyorum ama benimle konuşan bu gölgemsi kişi beni bir az ürpertmişti. Sonra mavi saçlı kişi öfkeli bir şekilde ayağı kalkıp gölgemsi kişiyle konuşmaya başladı:

-Niye benim böyle bir şeyden haberim yok Kurogiri?!

-Patronu dinlemediysen bence bu senin sorunun Tomura.

-Şimdi ben seni-

Gölgenin Tomura dediği kişi avcunu açıp ona yaklaşmaya hazırlamıştı ama odanın duvarındaki ekranın cızırdamasıyla Tomura durdu. Ardında odaya tanımadığım bir kaç kişi daha geldi ve bana tip tip baktılar tam bir şey diyecektim ki ekrandan bir ses geldi:

-Ah görüyorum ki yeni ekip arkadaşınızla tanışmışsınız.

-NEĞH?!

-YAŞASIN!

Tomura anlam veremeyen bir şekilde ekrana ve bana baktı ve az önce mutluluk nidası atmış olan sarı saçlı kızda bana çok tuhaf bir bakış attı ama yanlış görmediysem göz bebekleri kalp şeklini aldı... Yüzünde dikişler olan adam bana şüphelindiğini belli edecek şekilde baktı ve ona suartında maske olan biri daha katıldı. Ardından televizyondaki ses tekrardan yükseldi:

-Pekala Kurogiri benim yanıma bir portal aç ve onun yanıma gelmesini sağla.

-Pekala efendim.

Bir portal açtı ve bana içeri girmemi söyleyen bir hareket yaptı bende onun dediği gibi içeri girdim. Portalın arkası karanlık bir odaya çıktı. Sonra içeri biri girdi bu kişi bana çok tanıdık geldi ve bana seslendi:

-Bu taraftan lütfen genç efendi.

Bu sesi biliyorum! Bu küçükken bana ilaçları veren doktordu. Onu takip ettim ve kapının arkasında bir sürü ekranın önünde büyük bir koltukta oturan takım elbiseli biri vardı. Bu babamfı! Babam sandalyesini benim olduğum tarafa çevirdi:

-Merhaba evlat! Geldiğine sevindim.

.
.
.
.
.
.
.

Bu bölümün gelmesi bir az geçiktiği için üzgünüm.

Okuduğunuz için teşekkürler...

Yeni Bir BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin