Bölüm 11: Bir Avuç İntihar

38 2 48
                                    

Bölüm 11: Bir Avuç İntihar

Kalbimden vazgeçmeden önce tatlı bir his gibi gelen tüm duyguları öldürmüştüm.

Duygularımı içimde infaz ettiğimde eskiden olduğum kişiyi özleyeceğim tahmin bile etmemiştim çünkü o an yalnızca herkese öfke doluydum. Bu kadar öfke doluyken herhangi bir hissi içimde besleyemeyecek kadar yorgundum ve bu yüzden önce öfke duyduğum herkese karşı merhametimi katlettim.

Kalbimi kıran ilk insan Efsa'ydı. O anı, şimdi  ona bakarken içimde herhangi bir nefret duygusu olmasa bile her an hatırlıyordum. O benim kalbimi kırabilecek birkaç insandan biriydi ve sanki bunu biliyormuş gibi başarmıştı.  Elinde bir silahı tutup tam kalbimin ortasına yaslamıştı. Tetiğe basıp kalbime bir oyuk açtığında haberi yoktu fakat ben o acıyla ona içten içe hep kırgın olacaktım.

Küçük bir çocuk değildim, yine de onun sözlerinin ağırlığı beni karanlığa hapsetmişti. Bunu yaptığını görmedi, fark etmedi, ertesi gün çok sevdiğim kız kardeş haline geri döndü. Özür dilemedi ama onu affettim. Çünkü haklıydı, beni kırmasının tek nedeni geleceğim için umursamaz hareketlerimdi. O bundan nefret ediyordu çünkü kendi eğitimi için elinden gelen her şeyi yapmış, çok başarılı olmuştu ve kız kardeşinin de böyle olmasını istiyordu.

Fakat bana biraz kör olacak ki beni daha kötü bir duruma sokacağını görmeden kendi eğitimi için beni peşinden bu kasabaya sürüklemişti.

Ona kırıldığım ilk an hayatımı alt üst edecek kararı alıp kendi için güzel ve sorunsuz hayatımızı geride bırakıp buraya sürgün etmekti.

Onun bencilliğine karşı nefretim içimde doğup büyümeye başlasa da sonunda sessizce yanıma gelip bana sarıldığında o nefretim bile yok oldu ve Efsa benim hayatın her anında en çok sevdiğim insan oldu.

Elimde tuttuğum siyah çerçevenin içindeki fotoğrafa bakarken Efsa'nın yüzüne çok uzun bir süre inceledim. Onunla yanak yanağa çekildiğim en iyi kız kardeş fotoğraflarından biriydi ve ikimizin yüzünden de o kadar büyük bir tebessüm vardı ki en son ne zaman bu kadar sahici bir  şekilde gülümsediğimi hatırlamayacak kadar uzun zaman olmuştu. Gülümseme çizgilerimin bile yok olacağı kadar çok uzun zaman geçmişti belki de.

"Anne," diye mırıldandığımda yatağımın diğer ucunda oturmuş ve eski eşyaların olduğu karton kutunun içindeki resimleri çıkaran anneme doğru başımı çevirdim, "Prag'a gidebilir miyiz?"

Kolinin içinden birkaç çerçeveyi çıkarmış olan annemin elleri bir anda donuklaştığında kahverengi gözlerinin bir noktada durduğuna şahit oldum. O durgunlaştığında aptalca sorduğum sorunun cevabını almıştım fakat yine de onun ağzından bir cevap duymak için bekledim, "Anna," dedikten hemen sonra derin bir nefes aldı ve iri gözlerini bana çevirdi, "Birkaç günlüğüne evet," dediğinde ardından gelecek cümleyi biliyordum, "Temelli olarak ise, hayır."

Sonucunu bilmeme rağmen onun kesin bir dille reddetmesine, "Neden?" diye yükseldim. "Babamı aylardır görmüyorum anne. O benim babam, siz ne kadar boşanma aşamasında olsanız bile." Çerçeveyi uzanıp komodinin üstüne bıraktığımda çerçeve devrildi fakat umursamadım. Tüm bedenimi ona çevirdiğimde sertçe kaşlarımı çattım ve gözlerimi anneme diktim.

MEDUSA AKADEMİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin