Minho
Jisung'un ellerinden çekip salona götürdüm. Konuşup her şeyi halledecektik.
"Seni dinliyorum Minho."
"Nerden başlasam bilemiyorum. Aslında o gün sen uyuduktan sonra gitmiyecektim. Aileni bekleyip onlardan telefon numaralarını alıcaktım, gerçekten miniğim inan bana."
Derin bir nefes aldım.
"Henüz sen uykuya yeni dalmışken, büyükannem geldi. Onu görünce şaşırdım tabii, ne yapacağımı bilemedim. Arkasından kardeşlerim de odaya girince iyice kaybettim kendimi. O an o kadar sevinmiştim ki ne yaptım, onlara ne kadar sarıldım, seni nasıl atladım bilmiyorum.
Büyükannem hastanede olan her şeyin hastanede kalması hakkında annelerimi uyarmış. Yaşadıklarım her şeyi silmeliymişim. Yoksa beni yatılı bir okula verip kardeşlerimi tamamiyle yanına alıcakmış.
Onlarla küçüklükten beri hiç ayrılmamışken böyle bir saçmalığın olmasına izin veremezdim. Aklım hep sendeydi yoksa. Bir yolunu bulup yanına gelmeye çalıştım sürekli. Her seferin de yakalanınca sonunda pes ettim.
Sana açılan tüm yollarımı kapatmışlardı."
Gözlerinin içine bakarken sözlerimi bitirdim.
"Yani beni hiç unutmadın mı?"
"Hayır miniğim, sen hep benim aklımın en süslü köşesindeydin."
Oturduğu yerde biraz bana kayıp karnının izin verdiğince boynuma sarıldı.
Miniğime artık tamamen kavuşmuştum.
"Üzgünüm Minho, seni dinlemeden tavır almayı bırakmalıyım."
"Üzgün olmanı, özür dilemeni gerektirecek bir durum yok minişim. Asıl özür dilemesi gereken benim, her şeyi en başta sana anlatmalıydım."
Dudaklarıma kelebek gibi hafif bir öpücük bırakıp geri çekildi. Birkaç defa daha kendini tekrarlayınca nefes nefese geri çekildi. Elimi tutup karnının üstüne koydu.
"Hissediyor musun?"
Elimin altındaki hareketle şaşkınca kafamı kaldırıp gözlerimi büyüterek gözlerine baktım.
"Tırtılımız babasına tekme mi attı?"
Gözlerimin dolmasını engellemeden eğilip Jisung'un üzerini sıyırıp karnına öpücükler bırakmaya başladım. Kıkırdayıp yanaklarıma ellerini koyup yüzümü çekmeye çalıştı.
" Yapma Minho gıdıklanıyorum."
"Durur musun minişim, tırtılımızla iletişimimi engelliyorsun."
"Asıl sen durur musun Minho, gıdıklanıyorum ve birazdan altıma kaçırcam."
Gülerek geri çekildiğimde hızla benden kurtulup lavaboya koştu. Çıktığında önce mutfağa gitmiş sonrasında elindeki kurabiye tabağıyla gelmişti.
Kurabiyeleri yerken serbest kalan mutlu feromonları burnuma ulaştığında huzurla gülümsedim.
Onun çilek kokusu, bebeğimizin yanık şeker kokusu mükemmel bir uyum halindeydi.
•••
Jisung karnını okşayarak merdivenlerden inmeye çalışırken yanında durup elini tutarak ona destek oluyordum.
Doğum için son iki buçuk hafta kalmışken sancılar iyice artmıştı Jisung da. Şimdide hem sancısı hemde çilek krizi birlikte ortaya çıkmışken gecenin bir yarısı evimize çok da uzak olmayan bir markete gitmek için evden çıkıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Omeganı Bul||MinSung ✓
FanfictionMinho, Jisung'un hatırlamadığı geçmişinin kahramanıydı. Güçlü alfası, dedoşu, kocası ve iki çocuğunun babasıydı. Yanında bulunduğu her an iyi hissettiği güvenli limanıydı. [MPREG] [MinSung] [ChanMin/ChangLix/Hyunİn] #1-omega²²¹⁰²² #1-bangchan⁰⁶¹¹²² ...