¹⁰ yia! Lee Jisung!!

2K 237 107
                                    

Jisung

Yatakta uzanırken içimden gelen dürtüyle derin bir Of çektim. O sırada odanın kapısı açıldı ve içeri elinde iki kupayla Minho geldi.

Ayy, lütfen sütlü kahve yapmış olsun!!

"Sütlü kahve yaptım. Sever misin?"

TANRIM O AN NE İSTESEYMİŞİM KABUL OLURMUŞ.

"Teşekkür ederim. Sevmek ne kelime bayılırım."

"O zaman afiyet olsun."

Yatakta doğrulup bağdaş kurarak oturdum. Elime kupayı verdiğinde hızlıca bir yudum aldım. Sonrası fiyasko.

Keşke şekerli sütlü kahve dileseymişim.

Yüzümü buruşturup kupayı ağzımdan uzaklaştırdım. Tuzlu kahve içtim az önce resmen!!

"Ne oldu, kötü mü yapmışım?" Dedi endişeyle.

Ya ya kötü ne kelime, berbat olmuş bu.

"Yani tuz yerine şeker koysaymışsın daha güzel olurmuş."

"Tuz mu?" Şaşkınca suratıma baktı, sonrasında elindeki kupadan bir yudum aldı. Yüzünü buruşturması çok da uzun sürmemişti.

"Tanrım nasıl böyle bir hata yapmış olabilirim?!!"

Kendi kendine kızarken onun bu haline kıkırdadım. Ayol ne kadar tatlış bir şey bu yiaa!

KENDİNE GEL JİSUNG.

NE DİYORSUN SEN?!!

Onun elindeki kupayı alıp, kendi elimdeki kupayla birlikte komidinin üzerine bıraktım.

"Boşver, düşünmen bile yeterli."

"Özür dilerim, sen kahve için sevinince ben de kötü yaptığıma kızdım. Ama hemen şimdi gidip sana şekerli bir kahve yapıcam."

Bileğini tutup onu durdurdum.

"Yapmana gerek yok, hem içersem uykum açılır."

"O zaman sen uyu ben aşağıda olurum, bir şey lazım olursa seslen."

Gidecekken bileğini daha da sıkıp tekrar durmasını sağladım.

"Imm... Saçma olucak hatta belki de çocukça bulucaksın ama, bana hikaye anlatır mısın?"

Minik bir kıkırdama sunup önce beni yatağa yatırmış sonrasında kendisi yanıma yatmıştı. Kafamı göğsüne yaslarken kalp atışlarını duyabiliyordum.

En güzel şarkının melodisi gibi...

Elini saçıma atıp okşamaya başladı. Bir süre sustuktan sonra -sanırım ne anlatacağını düşünmüştü- anlatmaya başladı.

"Çok eski zamanlarda delta kralın herkesten sakladığı kokusuz olmakla lanetlenen omega bir prens varmış. Lanetin kalkması için prensin gerçek aşkı bulması gerekirmiş. Kral onun gibi bir deltanın kokusuz çekinik bir omega oğlu olduğu için ondan utanır onu sevmezmiş. Saraydaki odasından da çıkmasına izini yokmuş omeganın.

Kral bir gün amansız, ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Durumu o kadar kötüymüş ki, bırak ayağa kalkmayı ağzını açıp da iki çift laf söylemeye gücü yokmuş. Saraydaki cariyeler bunu birbirlerine anlatır, dedikodu yaparken haber prensin kulağına da gitmiş.

Fırsatı bulan prens hiç durur mu, babası nasılsa ona karışamaz diye düşünürek gizlice sarayın dışına çıkmış. Uzaklaşmış da uzaklaşmış. En sonunda ayaklarında güç kalmayınca karşısına çıkan ilk evin kapısını çalmış.

Omeganı Bul||MinSung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin