14

860 80 30
                                    

Lisa'nın kolunda Kai'ın heyecanla koşuşunu izlerken garip bir sıcaklık bulutu etrafımı sarmış gibi hissediyordum, soğuk havaya rağmen üşümüyormuş gibi hissediyordum.

Yolu uzatmak için elimden geleni yaptığımı fark etmiş miydi bilmiyorum. Sonunda oturmayı teklif ettiğinde rahat bir nefes aldım.

Soğuk banka oturmama yardım etti ve Kai da yanımıza oturdu. İkimiz de boynunu okşadığımızda oturmak için Lisa'nın kucağını seçti.

"Göründüğünden farklısın Lisa."
Şaşırmış bir ifadeyle yüzüme baktı. Sessizliği bozan ilk cümlenin bu olmasını düşünmüyordu.

"Nasıl?"
Merakla bakıyordu şimdi. Gerçekten ne diyeceğimi kafasında tarttığı belli oluyordu.

"Gerçekte daha sıcak birisin. Okulda yanına yaklaşmayı bile düşünmezdim ama şimdi, burada olduğum için memnunum."
Kelimeler kontrolüm dışında ağzımdan dökülmüştü.
Ama Lisa sanki duyduğundan mutlu değil gibiydi. Ağzında ekşi bir tat varmış gibi yüzünü buruşturdu.
Söylediklerime zorla gülümseyip yutkunmakla yetindi.

"Okulda gözüktüğümden fazlası olduğumu sanmıyorum..."

"Ama öylesin."
Garip şekilde onu ikna etmeye çalışırken buldum kendimi.

"Bu konuyu kapatalım mı?"
Yüzüme adeta yalvarır gibi bakıyordu. Yüzümün istemsizce düştüğünü görünce tekrar söze girdi.
"Ben de... ben de yanında olmaktan memnunum."

Gülümsedim. Kendine olan düşmanlığına anlam verememiştim ama sanırım herkesin içinde ona karşı olan bir ses vardı, onun bile. Bu kırılgan yönünü gören sayılı kişiden biri olduğumu düşündüm.

"Üşüdün mü?"
Sanki anlayabilecekmiş gibi elleriyle omuzlarımı ovuşturdu, ya da ısıtmak için.

"Biraz."

"Gidelim öyleyse."
Neredeyse uykuya dalmak üzere olan Kai'ın başını okşadı ve yavaşça yere inmesini sağladı. Her hareketi o kadar nazik ve hassastı ki kendini okulda gösterdiği kişiden ibaret sanması bir türlü aklıma yatmıyordu.

Kai yere inince bu sefer girmem için kolunu kendisi uzattı. Gülümsememe engel olamayarak koluna girdim.

Rüzgardan uçuşan sarı saçları, yuvarlak ve derin gözleri ve burnuma gelen kendine has kokusuna yıllardır aşinaymış gibiydim. Ona baktığımı fark ettiğinde dudağının hafifçe kıvrıldığını gördüm ama başını çevirip bana bakmaya cesaret edemiyor gibiydi.

Eve ne zaman geldiğimizi fark etmedim bile. Ama pencerelerdeki tanıdık perdelerimizi görünce içimden lanet ettim. O da buruk bir şekilde bakıyordu karşıya.

İçeri davet etmeli miydim? Ya rahatsız olursa? Ya reddederse?
Bunu yapamayacağım açıktı, boş yere umutlarımı kırmak istemiyordum.

"Görüşürüz o halde..."
Bir anlığına yüzümde donakalan bakışlarını hemen kaçırdı. Elindeki tasmanın ucunu elime verdi.

"Görüşürüz"
Gülümsüyordu, ilk defa yüzüme direkt bakarak ve kaçmadan gülümsüyordu.

Gülüşünden cesaret alarak içimden geleni yaptım hem de hiç düşünmeden, başım Lisa'nın göğsüne gelecek şekilde tek kolumla ona sarıldım. Parmak uçlarımda durmak benim için zordu bu yüzden kollarımın boynunu bulması mümkün olmadı.

Bir anda bedeninin kaskatı kesildiğini hissettim. Ne yapacağını bilemiyordu. Bir süre hareketsiz kaldığında yaptığım hareketten pişman olmak üzereydim. Tam utançla geri çekilecekken temkinli şekilde ellerini saçlarıma koydu ve okşar gibi yaptı. Elleri hafif titrer gibiydi. En sonunda iki elini de sırtıma yerleştirip beni hafifçe kendine çekti.

Orada, o halde saatlerce durabilir gibi hissettim.

Başımı kaldırdığımda Lisa'nın güzel gülümsemesini bir kez daha görmeyi ummuştum. Ama tersine, gözünden bir damla yaş akıyordu.

Blackout | jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin