27

732 82 2
                                    

"O gece Kwan'la aranda ne geçti Lisa?"
Ondan beklediğim gibi sorumu ustalıkla duymazdan gelmişti.

"Bir anlaşma yapalım Jennie."
Yüzünü farkında olmadan yüzüme yaklaştırmıştı.

"Şimdi seni kucağımda taşımam için bana yardımcı olacaksın, yarın ifade vermeye gideceğiz ve Min Kwan ismini tamamen hafızandan sileceksin."

Öfkeyle cevapladım.
"Kafamda bu kadar soru işareti varken kendini hapse tıkmana yardım etmeyeceğim!"

Vurdumduymaz bir ifadeyle yüzüme baktı.
"İfade vermekten kastım az önce olanlar içindi."

Utançla başımı eğdim. Sanki bana hakaret etmiş gibi onu ona karşı savunuyordum. Kwan gözümde büyük bir kararlıya dönüşüyordu her an, berbat bir şeyler yaptığı ve bu olaya dahil olduğu kesindi ama Lisa ağzını açıp tek kelime etmemeye kararlıydı.

Bu düşünceler kafamdayken dış dünyanın varlığını bir anlığına unutmuştum, Lisa'nın elini hafifçe belime koymasıyla irkildim.
"Bu halde yürüyemezsin, seni arabayla bırakırım."
Yavaşça kafa sallamamla diğer kolunu da bacağımın altına yerleştirip beni hafifçe kaldırdı.
"Tutun bakalım."
Elimi uysal şekilde omzuna yerleştirip başımı da boştaki omzuna yasladım. Arabada uyuyup eve taşınan küçük bir çocuk gibiydim.

Artık onun etkisiyle yaptığım hareketleri umursamıyor, sadece yapıyordum. Başımı mı yaslamak istiyordum? İşte omzu oradaydı. Daha fazla deşmenin anlamı yoktu.
O da tüm bunlar her zaman yaptığımız şeylermiş gibi olağanüstü bir tepki vermeden kabul ediyordu yaptıklarımı, bu konuda minnettardım.

Beni sabırla arabaya kadar taşıyıp yerleştirdi. Bunu da son zamanlarda sık sık yapıyor olduğunu fark ettim. Rahat olduğumdan emin olunca yavaşça evime doğru sürmeye başlayacağını zannetmiştim. Eve giden sapağı atlayınca merakla sordum.
"Eve gitmiyor muyum?"

"Önce hastaneye." dedi basit şekilde.
"Gerek yok, birkaç morluk işte."
"Fazlası olabilir Jennie, inat etme."

Neyse ki o geceye dair tek iyi şey gerçekleşmiş ve bacağımdakilerin birkaç ufak ezilmeden öte bir şey olmadığı anlaşılmıştı. Lisa darp raporu da almamı hatırlattı. Yani aslında hastaneye her halükarda gitmem gerekecekti. Ben onun gibi ileriyi düşünemiyordum.
Eczaneden gerekli ilaçları da alıp beni ikinci kez yerime yerleştirdiğinde eve gidene kadar sıktığı direksiyonun üzerindeki kemikli ellerini ve kararlı bakışlarını izledim.

...
Başını ellerinin arasına almış sessizce bacağını sallayan Chaeyoung hiç görmediğim kadar korkunç gözüküyordu. Tüm olaylar yaşanırken saatler geçmişti ve hem endişeden dolayı ağlamaktan hem de uykusuz kaldığından gözleri çökmüştü.

Ben bir kez daha ona haber vermeden Lisa'yla birlikte eve dönmüştüm.

"Chaeyoung ben..."

Ellerini anında dizlerinin üzerine bırakıp sert şekilde ayağa kalktı.
"Tek kelime etme Jennie. Artık bilmek istemiyorum!"
Kendisi de tek kelime etmeden odasına gitti ve kapıyı sertçe kapattı.

Çıkan gürültü karşısında bir anlığına kapattığım gözlerimi sıkarak ağlamaya başladım. Tüm bu kargaşa yetmezmiş gibi, kendimi bildim bileli en yakın arkadaşım olan kişiyi kaybetmek üzereydim. Üstelik buna değecek tek bir adım yol bile kat etmemiştim.

Blackout | jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin