Artık kaçmanın alemi yoktu, Chaeyoung'ın tüm bunları bir süredir ondan sakladığım için bana kızdığı bir dünyayı onu sonsuza dek kaybettiğim bir dünyaya elbette tercih edecektim.
Odasının kapısını sakince tıklatıp içeri girdim, kulaklığını takmış bir şeyler dinliyordu elindeki kağıtları görünce koro için çalıştığını anlamıştım. Sert bakışlarına aldırmadan yatağının ucuna oturdum. Her adımımda bileklerimdeki morluklar kendini hissettiriyordu. Yavaşça elimi kaldırıp kulağındaki kulaklığı çıkardım.
"Geri ver Jennie!"
"Konuşalım Chae, lütfen."
Memnuniyetsiz bir şekilde gözlerini kaçırsa da konuşmak istediğini bilecek kadar iyi tanıyordum onu. Her şeyi anlatacağıma dair güvence verdikten sonra cümleleri toparlamaya çalıştım."Lisa'yla sık sık birlikte bulunmamın bir sebebi var."
Tepki vermeden devam etmemi bekledi.Boğazımı temizledim, gözlerimi tavana diktim nasıl devam edeceğimi bilmiyordum. Bu konuşma bittiğinde Chaeyoung'ın ne halde olacağını kestirmek zordu, daha doğrusu ne kadar kötü durumda olacağını kestirmek zordu.
''Kaza... Lisa'nın kazayla ilgisi var.''
İlgisiz gibi görünmek için taktığı maskesi anında yüzünden düştü. Büyüyen gözleri ve şaşkınlıkla aralanmış dudakları konuşmanın gitgide daha da zorlaşacağını ilan ediyordu. Tüm bunlara rağmen hala ağzını açmış değildi.
''Chaeyoung bunu söylemek çok zor.''
Umutsuz şekilde parmaklarımla oynamaya başladım. Ağzımdan çıkacak tek bir harf bile hayati önem taşıyordu. Belki de arkadaşlığımızın kaderini belirleyecekti, hatta Lisa'nın kaderini.
''O gece bana çarpan kişi Lisa'ydı.''
Yara bandını çekmiştim sonunda, şimdi yara oluk oluk kanamaya hazırdı. Yara iyileşmeden çekilen yara bandı felakete sebep olacaktı elbette.
''N-ne?''
Kafasını ayılmak ister gibi salladı.
''Ne diyorsun sen?''
Sessizce stresten yediğim tırnaklarıma baktım. Sessizliğim karşısında çileden çıkmış gibi omuzlarımdan tutarak beni sarsmaya başladı.
''Jennie ne diyorsun sen?''
''Chaeyoung...''
Bir hışımla ayağa kalktı ve odada volta atarken söylenmeye başladı.
''Bu doğruysa eğer... bu doğruysa eğer neden hala onun yanında görüyorum seni? Daha da önemlisi o neden hala dışarıda ve istediğini yapabiliyor?''
''Chaeyoung bak, bana çarptığı doğru olabilir ama farklı şeyler de var yani onu suçlamak için...''
''Jennie sen kafayı mı yedin? Resmen karşımda oturmuş onu suçlamak için erken olacağını söyleyeceksin! Sana çarpan kişiyi suçlamak için erken olacağını?''
Ben de ayağa kalktım ve onu sakinleştirmek için yüzünü ellerimin arasına aldım. Kafasını sinirli şekilde diğer tarafa çevirdi, ellerimden kurtulamamasına rağmen yüzüme bakmamayı başarabilmişti.
''Chaeyoung bana güven olur mu? Başka şeyler var.''
''Ne gibi şeyler mesela?''
Çatık kaşlı yüzünü sonunda yüzüme çevirdi.
''Ona aşık olman gibi bir şeyler mi?''
Ellerimi şaşkınlıkla yüzünden indirdim.
''Chae sen...''
''Bu doğru Jennie. Eğer fark etmediysen söyleyeyim. Bu aptallığın tek sebebi aşk olabilir.''
Sert konuşsa da canımı yakmak için değil de beni uyarmak için söylüyor gibiydi bu cümleleri. Ona aşık olduğumu bana haber veriyormuş gibi söylüyordu. Dile getiremediğim şeyi benim yerime söylüyor, yutamadığım lokma için bir bardak su veriyordu. Ama yine de boğazım yanıyordu. Ürkek gözlerle Chaeyoung'a baktım. Bu çaresiz halim karşısında bakışları yumuşamıştı. Dolu gözleriyle gülümseyerek omzuma vurdu.
''Eğer benimle konuşsaydın bunu daha erken fark edebilirdin, aptal.''
Anlık rahatlama ve bilmediğim duyguların su yüzüne çıkmasının verdiği ağırlıkla ağlamaya başladığımda Chaeyoung tek koluyla beni sardı ve beni yatıştırmak için dakikalarca o şekilde kaldı. Tişörtünde ıslak lekeler bırakırken içimden binlerce kez şükrettim, o hala benim Chaeyoung'ımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blackout | jenlisa
RandomJennie hayatını değiştiren kazanın sorumlusuyla çoktan tanıştığının farkında değildir.