25

704 69 6
                                    

Defterlerimi dolabıma kilitleyip çantamdan telefonumu çıkardım, ek derse kaldığım için saat geç olmuştu. Her ne kadar artık çok daha rahat yürüyor olsam da Chaeyoung ile dönmek bugün için daha iyi bir seçenek gibi gözüküyordu.
Numarayı tuşlayacakken dolapların bulunduğu geniş koridor bir anda karanlığa büründü.

Ne olduğunu anlamaya çalışıp telefonun ışığıyla etrafımı kontrol ederken bir anda ensemde hissettiğim nefes korkuyla elimdekileri yere düşürmeme sebep oldu.

Kime ait olduğu hakkında en ufak bir fikrimin bulunmadığı bu nefesin sahibi sessizce arkamda beklemeye niyetli değildi. Sorun yaşadığım bacağıma sert bir tekme savurmasıyla yere yığıldım.

Sanki emin olmak istermiş gibi diğer bacağıma da sertçe vurmayı ihmal etmemişti.

Acı şekilde cenin pozisyonu alırken bana bunu yapanın kim olduğuna bakmak aklıma gelen son şey oldu.

Yaşaran gözlerimi korkak şekilde kaldırıp başımda bekleyen silüete baktığımda yüzünü seçmem mümkün değildi. Sadece geniş omuzları göze geliyordu, bu karanlıkta bu kadarını görmem bile mucizeydi.

"Sen..."

Lafımı bitirmeme izin bile vermeden tıslarcasına konuştu. Ses kesinlikle bir erkeğe aitti.
"Min Kwan'dan ne istiyorsun? Min Kwan hakkında ne biliyorsun?!"

"Hiç..hiçbir şey..."

" onu neden sorguya çektin? Bu zavallı halinle kimi tehdit ettiğini sanıyorsun?"

"Kimseyi... Kimseyi tehdit falan etmiyorum..."

Tuttuğum bacağıma ayak ucuyla hafifçe bastırınca acıyla inledim.
"Ondan uzak dur sürtük."
Ayağını sertçe çekti. Yere düşürdüğüm telefonumu ben daha elimi kaldıramadan aldı ve kıkırdayarak konuştu.
"Duracak mısın yoksa telefonunu paramparça etmemi ve tüm geceyi sürünerek geçirmeyi mi istersin?"

"Duracağım...uzak duracağım..."
Telefonu aniden yere bıraktı, kırılmadığını ummaktan başka bir şey yapmam mümkün değildi.

"O aptal Lalisa'ya da anlatmaya kalkacağı taciz hikayesine kimsenin inanmayacağını hatırlat. Artık babasının bile yok saydığı zavallı bir kız o."
Neyden bahsediyordu?
"Kwan ikinizi de mahveder!"

Duyduklarımı sindirirken cevap vermem mümkün olmamıştı. Ayağının ucuyla sırtımı hafifçe dürttü.
"Anladın mı beni zavallı?"

"Anladım."

Cevap vermeden sert adımlarla yürümeye başladı.
Dakikalar sonra ışıklar tekrar yanmıştı. Zorla yerimden doğrulup acıdan kontrolsüzce akan göz yaşlarımı zapt etme gereği duymadan telefona ulaşmaya çalıştım.

Ekrandaki ufak bir çatlak dışında bir sorun yok gibi gözüküyordu.
Dış kapı olduğunu düşündüğüm kapının sertçe kapandığını duyunca ellerim titrerken numarayı tuşladım.

Lalisa aranıyor...

Blackout | jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin